Üstadım Gourmont'un dediği gibi aşk ile evliliği karıştırmamalı. Aşk yabani bir hayvandır . Kanunlar dışında, isyan ve ihtilal dağlarında yaşar. Ancak gece, karanlıklar basınca, gizli yollardan şehre girer ve bahçelerin tarhını, ağaçlı caddelerin kanepelerini alt üst eder. Ibadethanelerde her gün lanetlenen aşktır. Hükümetler, polis ve jandarmayı ona karşı silahlandırır. Halbuki evlilik, bir şehir müessesesi, bir emniyet tertibatıdır. At cambazhanelerinde musiki çalan ve fokstrot oynayan, dişi sökülmüş, tırnakları eğelenmiş, zararsız arslan, orman canavarına göre ne ise, aşka kıyasla da evlilik odur.
Aşk geçici, evlilik ise daimidir. Evliliği aşkın devamı zannetmiş nice safdil çiftler, üç ay geçmeden dudaklarda ateşin söndüğünü görmüşler ve bir akşam kendilerini karşı karşıya esner bulmaktan hayret etmişlerdir. Aşk değişmeyince ölür .
Yorulduk Üstadım. Çalışıp koşturarak değil, öylece oturarak yorulduk, bir tutam şefkat aramaktan, zerrece vefa yoksulluğundan, insanları seyretmekten ve insanlığı gözlemekten yorulduk. Çok severek haddimizi aşıyoruz üstadım. Ya yanlış zaman insanlarıyız, ya da; İnsanlık için yanlış bir zamandayız...
Ben yazmanın ölülerimi bu dünyada tutmanın en iyi yolu olduğunu öğrendim acıyla .Yazmasaydım , Hatice gerçekten ölmüş olacaktı .Bir şiirimde , "Ölüler dünyayı sevemez ama ölüler olmadan yaşayanlar da sevemez dünyayı dedim .
Kırılan kalp yine sever mi?
Üstad "evet" demiş. Yine sormuşlar üstadım siz hiç kırılan bardaktan su içtiniz mi? Üstad yine cevap vermiş: Peki sen hiç bardak kırıldı diye su içmekten vazgeçtin mi?
Herkes hayatta iken zorlu geçen günlerle onları da üzüyordum.Herkes öldü üstadım güzel günler yaşamaya başladım.Keşke güzel günlerime şahit olsalardı iş işten geçti gibi bir his var içimde.
Sorumluluk sahibi ve uzman yöneticiler, çalışanlarından ilgi alakayı esirgemeyen müdürler, herkesin huzur ve mutluluğuna karşı duyarlı amirler istisnadır. Oysaki tiran ruhlu ustabaşıların ve beceriksiz hakimiyet meraklılarının (Peter İlkesi) her tarafta gittikçe çoğaldıklarını görürüz. Tamahkârlık ve güç düşkünlüğü kuralın kendisidir. Ekonomik ve politik düzlemde kötü tutkular zincirleme sıralanır; baskın gelme açlığı, zorbalık içgüdüsü, zenginliğe karşı duyulan ölçüsüz iştah.
● Bu senin üstâdım olduğun bir ilimdir. Ben senden yararlanıyor ve sana öğrencilik yapıyorum. Öğrencinin hocasının önüne oturması ilim edebindendir.
Sayfa 127 - Azîzuddin isminde hakkında bilgi edinemediğim birisi ile Âlim Fahruddin Râzi arasında geçen bir hususta Fahruddin Râzi, öğreten iken talebe durumuna geçmekte tevâzû göstermiş ve yukardaki sözleri söylemiştir.Kitabı okuyor