JACHARIUS USTA - ÖZET
Kitap 49 sayfadan oluşuyor.
Jacharius usta, saatleri ile dünyanın pek çok yerinden ilgi görmüş ünlü bir ustadır. Cenevre'de Yaşar. Yaptığı her saat kusursuz işlemekte ve çalışmaktadır. Saatleri bir yana, usta; egolu, kibirli ve inançsızdır. Bir kızı vardır; Geranda. Bir de hizmetçisi. Ek olarak bir de çırağı vardır;
Duydum ki Cimri’nin oyunu sahnelenecekmiş. Daha önce indirime denk getirip, nasılsa sırası gelir ve okurum, diyerek aldığım Cimri’nin tiyatro metnini heyecanla ve keyifle okudum. Gel gelelim grip sebebiyle oyuna gidemedim. Sağlık olsun efenim, nasipte varsa başka zaman izleriz.
Cimri, bir baba, evlenme çağlarında bir kız ve bir erkek çocuğu ve onların sevdikleri, uşakları etrafında cereyan eden dört perdelik komedi tiyatrosu. Komedi ama alt metninde çokça eleştiri barındırıyor. Dikkatli okurların gözünden kaçmayacaktır.
Kısacık bir kitap zaten, tiyatro oyunu olduğu için de rahat okunuyor. Dileyenler YouTube’dan radyo tiyatrosunu da dinleyebilir.
Oyunu okuyanlar, izleyenler ya da dinleyenler benden Jacques Usta’ya selam söylesin, sen bu kitabın en güzel detayıydın Jacques Usta ;)
CimriMolière · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202222,1bin okunma
Hemen hemen her cenazede bu uygulamaya tanıklık ediyorum Muhammed. Bu çok saçma değil mi? Nasıl yapabiliyorsunuz? Anne, baba veya herhangi biri... Ortada ölüm varken yaşamak için en temel ihtiyacın peşine düşmek nasıl bir ironidir? Ölene nispet yapar gibi? Dininizde "oruç" gibi bir olgu yokmuş gibi. Yoksa bu bir nevi, evde çalışan ustaya yemek hazırlayan ev sahibiymişçesine bu cenazeyi taşıyıp üzerine toprak atan insanlara amele muamelesi yapmak mı? İki senaryoda da sıkıntılı bir uygulama değil mi? Bu sandığın gibi bir şey değil. İslâm ile değil Türk olmakla alâkalı. Evine gelen misafire ikram yapmamak ayıp bir şey değil mi? Anan baban ölünce de ikram yapma bir zahmet. Milletin aklında yemek olduğundan dolayı dikkatlerini olaya veremiyorlar ki.
Sizin bahsettiğiniz ölçüler geçmiş zamanda kaldı. Onlar; hani şu demin söylediğiniz, ustadan ustaya mektuplardı. Şimdi artık o klasik devirde değiliz..
Gündüz olduğu halde,şoför direksi
yonun başında uyukluyor.Bsşını direksiyona bir çarpıyor,sonra kendine gelip hemen toparlanıyor.
Şoför muavini sarı saçlı bir çocuk.
Neşeli…Cin gibi bir oğlan.Ustasının uykusunu kaçırabilmek için türlü şaklabanlıklar yapıyor.Fakat bu ustaya hiç tesir etmiyor.O,uykusun
da,perişanlığında berdevam…Yolculardan bir kısmı da durumu anladı.Ama ağız açamıyor.Otobüs
yoldan çıkıyor.Oraya buraya yalpa vuruyor.Bizlerdeki yürek titremesi.
Otobüs halkı durumdan haberdar…
Homurtular aldı yürüdü.Ama kimse,hala şoföre tek bir şey söyleye
medi.Makina her çukura geldiğinde,tepemiz tavana değip de
ğip iniyor.Şoför hiç oralı değil.Uyuyup
da uyanıyor.Gözler korku içinde.Ha şimdi devrileceğiz,ha birazdan…
Şoför muavini şaklabanlığını o kadar artırdı ki,camları yalıyor,gülüyor,sıçrayıp otobüsün önüne biniyor.Türlü oyunlar.Ne yaparsa yapsın,usta oralı değil.