Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Şevkini kırmayım ya deli oğlan" dedi. "Bu zor bir iştir. İki kürekte, iki kazma sallamada kolların durur. Hele sabahtan ak­şama kadar, mahvolursun. Bilmem ama, dayanabilir misin?" Ustaya: "Dayanırım" dedim. Usta Emiş Bacıyı işaret etti, usulca: "Duymasın, üzülür" dedi. "Duyurmayalım" dedim. Yatsıya doğru Ustalardan ayrıldım. Anama nasıl söyleyece­ğim, ark işinde çalıştığımı? Kıyameti koparır. Koca Saclığın oğlu ark amelesi de olur muymuş, diye basar çığlığı. Söylemerneğe karar verdim. Bir iş buldum derim ama, işçi­lerin başında katiplik işi. Gece, anam uyumamış beni bekliyordu. "İş buldum" dedim. "Bir katiplik işi. Çete Mustafa ark kaz­ dırıyor. Çok işçi geliyor dağlardan. Onların hesaplarını tutaca­ğım." Anam sevincinden ağlamaya başladı. "İşte," dedi, "bu katiplikten kazandığını hiç eve getirme. Hepsini hepsini fıkaralara ver. Ben sana hiçbir şey der miyim? İşte fıkaralara böyle yardım edilir."
Sayfa 23 - Yapı Kredi Yayınları
Canım yumurtayı hiç sevrniyor. Ama yernezsern yumurta­yı anarn kıyarneti koparır. Kalktırn, giyindirn, dışarı çıkıp yüzümü yıkadım. Sofraya oturdurn. Anarn boyuna konuşuyor. Ben aglarnaklıyırn. Lokrnalar bagazırndan gitmiyor. Zorla yiyorurn. Bitse, bitse de şu kahvaltı, kendimi bir Pehlivan Ustaya atsarn. İnsanların zulmünden, kötülügünden, güzelliginden, iyiliginden konuş­sak... Can kurtarıcım Pehlivan Usta. Ustanın yanında çalışsarn... Çoktan beri bunu kuruyorurn. Eskiden, Ortaokula gitmeden Ustanın yanında çalışrnıştırn. Korkuyorum söylemeye. Ustanın işi az. Çok az da kazanıyor. Biliyorum buna çalışma denrnez. Sonraçalışınamakarşılıkparadaverir. Amaonunazolanka­ zancını paylaşmış olurum. Ama bana bir iş gerek. Yoksa kah­rırndan, bu her günkü anarnın halinden çatıayıp ölecegirn.
Sayfa 20 - Yapı Kredi Yayınları
Reklam
Büyük pilot olduğunu bilirim. Ama sakın motoru zorlama, hız yapma, düşmanla dalaşma. Ayağını öpeyim. İki kurban yeter." Fazıl gözleri dolan ustaya sarıldı: "Merak etme, sağ döneceğim.
Sayfa 318Kitabı okudu
Meraklı bir keşiş bir ustaya “Yol nedir?” sorusunu sordu. “Hemen gözünün önündedir,” dedi usta. “Niye kendi başıma göremiyorum?” “Çünkü kendini düşünüyorsun.” “Ya sen: sen onu görüyor musun?” “ ‘Ben görmem,’ ‘sen görürsün’ diyerek çift gördüğün sürece gözünün önünde perde olur,” dedi usta. “Ne ‘Ben’ ne de ‘Sen’ olmadığı zaman biri onu görebilir mi?” “Ne ‘Ben’ ne de ‘Sen’ olmadığın zaman onu görmek isteyen kimdir ki?”
FALİF RIFKI'NIN MABEDSİZ ŞEHRİ: ÇANKAYA...
Babam bir gün Ahmed Ustaya sordu: "Ne var, ne yok Ahmed Usta?" - "Efendim, Falih Rıfkı'nın bir makalesi var. Babası hocaymış. Bir hocazâdenin böyle yolunu şaşırmasına ne denir? - "Ahmed Usta, Hazret-i Nuh'un oğlu, babası peygamberken kurtulamadı. Allah muhafaza buyursun, çok dalgalı günlerdeyiz... Ne yazıyor Falih Rıfkı?.." - "Efendim makale uzun, ben gazeteyi okudum; vereyim alın götürün. yalnız yazdığını kısaca söyleyeyim. Diyor ki: Ankara'da yeni yapılan Çankaya'da mabed yoktur. Burası tarihte, mabedsiz kurulan ilk şehirdir... Ve böyle olasıyla iftihar ediyor!"
Sayfa 80 - 1.Kısım, (Konya, Çocukluk ve İlk gençlik Yıllarım), -Babam Hacıveyiszâde İbrahim Efendi-, Mabedsiz Şehir!, Kaynak YayınlarıKitabı okudu
İnsan, Allah tarafından "yeryüzünün halifesi" olarak atanmıştır. Halifeliğini hakkıyla eda edebilmek için, önce bir ustaya çırak olması lazımdır. O usta vahiydir. İnsan yeryüzünün ustası olmak istiyorsa, önce vahyin çırağı olmalıdır. Vahiy tarafından eğitilmeli, vahyin terbiyesinden geçmelidir. Bunun olmazsa olmaz şartı vahyi anlamaktır.
Reklam
Daima yapabildiğinizin en iyisini yapın; yaşamınızda, her koşulda ve anda. Acısını aşmak isteyen bir adam, kendisine yardım etmesi için Budist tapınağındaki bir Ustaya gider. Adam, ustaya sorar: “ Usta, eğer günde dört saat meditasyon yaparsam, yüksek bilince ulaşmam ne kadar sürer?” Usta adama bakar ve yanıt verir: “Eğer günde dört saat meditasyon yaparsan, belki on yılda yüksek bilince ulaşabilirsin.” Bundan daha iyisini yapabileceğini düşünen adam yine sorar: ”Usta peki günde sekiz saat meditasyon yaparsam yüksek bilince ulaşmam ne kadar zaman alır ?” Usta adama bakar ve yanıt verir: “ Eğer günde sekiz saat meditasyon yaparsan, belki yirmi yılda yüksek bilince ulaşabilirsin” Adam şaşırır ve sorar: “ Ama daha çok meditasyon yaptığımda, neden daha uzun zaman alır ?” Usta tebessüm eder: “ Sen bu dünyaya hazzı ve yaşamı feda etmek için gelmedin. Yaşamak, mutlu olmak ve sevmek için buradasın. Eğer iki saatlik bir meditasyonda yapabileceğinin en iyisini yapabildiğin halde, sekiz saat meditasyon yapmaya kalkarsan yorgun düşersin, amacından saparsın ve yaşamdan haz alamazsın. Yapabildiğinin en iyisini yap. O zaman meditasyonun süresinin değil, yaşamanın, sevmenin ve mutlu olmanın önemli olduğunu anlarsın.”
Dönüp İsmail'e baktı. İsmail neler olduğunu anlamıyordu. İsmail, içinde çıkan yangından habersizdi. Söylesen de anlamazdı. Parasındaydı o. Bir an önce işi bitirmek istiyordu. Muhtemelen başka bir iş daha almıştı akşamdan önce. "Ev yanar, yosma taranır, demişler." Ne diyeceksin ki, ekmek parası, diye düşündü. Yeniden kömürlüğe döndü. Elleriyle yavaş yavaş eşyaları kenara ayırmaya başladı. Küçük bir formika dolabın içinden sararmış zarflar, kırmızı şeritlere sarılmış kağıtlar düştü. Dokunduğu kağıt tomarlarının dağıldığını görüyor, hey gidi Remzi heyy, diyordu. Kırk senelik Şeker mahallesinin hesabını görmek Kemal ustaya, Remzilerin evinin defterini dürmek kendisine mi düşecekmiş! Kadere bak!
Sayfa 20
Ustaya sormuşlar: "Nasıl usta oldun? " "Yaşadıklarım... " Demiş usta "yaşadıklarım."
''Tanrı’ya inanmıyorum,” dedi. “Ama sen ustaca yapılmış bir saatin parçalarıyla oynarken, bu saatin ne işe yarayacağını anlamadığı için onu yapan ustaya inanmadığını söylemeye cüret eden küçük bir çocuktan daha aptal ve akılsızsın.”
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.