Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Yasacı
“Uluslara uygun gelecek en iyi toplum kurallarını bulup çıkarmak için,insanların bütün tutkularından geçtiği halde hiçbirine kapılmayan,insan doğasını adamakıllı bildiği halde,onunla hiçbir ilişkisi olmayan üstün bir zeka gerekir. Öyle bir zeka ki, mutluluğu bizimkine bağlı olmamakla birlikte,mutluluğumuz için çalışmayı istesin ve zamanın akışı içinde,uzak bir onur payıyla yetinsin, bir yüzyılda çalışıp,bir başka yüzyılda keşfedebilsin. İnsanlara yasalar vermek için tanrılar gerek.”
Sayfa 37
Bir komutan kendi başına görmeli, bilmelidir Bunun anlamı, komutanın başkalarının göremediğini görmesi, başkalarının bilemediğini bitmesidir. Başkalarının göremediğini görmek parlak zeka başkalarının bilemediğini bilmek üstün zekadır ilk kazanan parlak, üstün zekalılardır. Çünkü sadece onlar saldırılması olanaksız yerlerde savunma yapabilir, direnilmesi imkansız yerlere saldırabilirler.
Reklam
"Hayatta yüksek konum edinmiş ki­şiler kral ve kraliçeler gibidirler. Bulundukları konumda güvende ol­mak ve çevrelerindekilerden zeka, kurnazlık ve çekicilik açısından üs­tün olduklarını hissetmek isterler. Beceri ve yeteneklerinizi sergileye­rek ve aşırı överek efendinizin sevgisini kazanacağınıza inanmak ölümcül ama yaygın rastlanan bir hatadır. Takdir eder gibi görünebilir, ama ilk fırsatta sizin yerinize daha az zeki, daha az çekici, daha az tehditkar olan birisini getirecektir..."
Sayfa 23 - Altın KitaplarKitabı okuyacak
Bu nedenle haklı haksız fikri, bana göre, onlar açısından elzemdir; zira hepsi de harekete geçip akıl yürütebildikleri andan itibaren bu konuda uzlaşmıştır. Demek ki bizi yarat­mış olan üstün zeka, dünya üzerinde belli bir süre yaşaya­ bilmemiz için adaletin var olmasını istemiştir. Aksi takdirde, kanımca, ne hayvanlar gibi kendi kendimizi besleyebilme iç­ güdümüz ne de onlar gibi doğal silahlarımız olduğuna ve her türden tehlikeye açık bir çocukluğun savunmasızlığı içerisin­ de yıllarımızı geçirdiğimize göre vahşi hayvanların, açlığın ve sefaletin pençesinden kurtulabilen bir avuç insan bir parça yiyecek ve post uğruna birbirlerine girmekle meşgul olur ve silah kullanacak duruma gelir gelmez de, tıpkı Kadmos'un ejderhasından çıkan çocuklar* gibi kısa sürede birbirlerini yok ederlerdi. En azından insanlar bütün toplumların temeli olan adalet kavramını tasavvur edememiş olsalardı tek bir toplum bile olmazdı.
İlk gençlik döneminde kızların zekâ ortalaması erkeklerinkinden biraz daha yüksek bulunmaktadır. Kızlar dil gelişmesiyle ilgili sözel testlerde daha başarılı olmaktadır. Erkeklerin zekâ testi sonuçları ise kızlara göre daha oynaklık göstermektedir. Ancak ergenlikten sonra erkekler aritmetik yeteneğinde öne geçmektedir. Terman'ın, üstün zekâlı çocukları 25 yıl boyunca izleyerek vardığı sonuç erkeklerin kızlara göre üstün zekâ düzeylerini daha iyi korudukları biçimindedir. Bu ayrım büyük bir olasılıkla, toplumda kızların daha geri bir konumda olmalarıyla, zekâlarını işleyecek olanaklardan yoksun kalmalarıyla açıklanabilir.
Sayfa 44 - İnkılâp YayınlarıKitabı okuyor
“Zihnin en üstün güçleri anlayış, zekâ ve içgörüdür. İnsanın üç bedeni vardır-fiziksel, zihinsel ve nedensel. Fiziksel beden onun varlığını, zihinsel beden onun biliş halini, nedensel beden ise onun haz dolu yaratıcılığını yansıtır. Tabii tüm bunlar bilinçteki formlardır. Fakat onlar kendilerine has nitelikleriyle ayrıymış gibi görünürler. Zekâ bilme gücünün zihindeki yansımasıdır. İnsanı bilgili ve zeki kılan odur. Zekâ parlaklaştıkça, bilgi daha geniş, daha derin ve daha gerçek olur. Nesneleri bilmek, insanları bilmek, kendini bilmek, zekânın fonksiyonlarıdır; sonuncusu en önemli olandır ve önceki ikisini içerir. Kendini ve dünyayı yanlış anlamak sahte fikirlere ve arzulara yöneltir ki bunlar da insanı bağımlılığa, tutsaklığa götürür. Kendini doğru anlamak ise illüzyonun tutsaklığından kurtula bilmek için gereklidir.”
Reklam
Bizzat insanın yeryüzünde bulunuşu ve onun zekâsının üstün belirtileri kâinat yaratıcısının yürüttüğü programın bir parçasını teşkil eder. Burada Osborn'un sözlerini nakletmeyi uygun buluyorum: Kainatta anlaşılması mümkün olmayan şeylerin başında insan gelir. İnsanda idrak edilemiyecek en zor şey de onda bulunan beyin, zekâ, hafıza, temayüller, ilmi araştırma ve keşif kabiliyeti ile güçlükleri yenme kudretidir.
VAR MI SİZİN DE BÖYLE CİNNETLERİNİZ? “Deliler ile benim aramdaki tek fark, onların bunu kabullenmemesidir. Oysa ben biliyorum deli olduğumu.” diyor, sürrealist ressam Salvador Dali. Dünyanın büyük çoğunluğu onun deli olduğuna, geri kalanıysa dahi olduğuna inanıyor. Hem deli olmak, dahi olmaya engel mi? Ya da tam tersi; dehalar da bir gün
İbn Sînâ’nın çok zeki, çalışkan, velûd olduğu, zekâ ve bilgisine aşırı derecede güvenmenin yol açtığı hırçınlığı yanında mağlûbiyete tahammül edemeyen bir kişiliğe sahip bulunduğu kaydedilmektedir. Alâüddevle’nin huzurunda dil âlimi Ebû Mansûr el-Cübbâî ile yaptığı bir tartışma onun bu karakterine işaret etmektedir. Cûzcânî’nin anlattığına göre Cübbâî, bu tartışma sırasında İbn Sînâ’ya dil konusunda bilgisi bulunmadığını söylemiş, bunun üzerine İbn Sînâ üç yıl boyunca çalışarak dil alanında üstün bir seviyeye ulaşmış ve konuyla ilgili kitaplar kaleme almıştır. Sonunda Cübbâî ile tekrar görüşerek onu kendisinden özür dileyecek bir durumda bırakmıştır.
Muhammed Nurullah Yiğit

Muhammed Nurullah Yiğit

@amphetazolam
·
13 Nisan 22:29
Ibn Sina made full use of his deep knowledge of human psychology in curing patients. Once, a young woman suffering from paralysis of the arms was brought to him for treatment. When he came to know that she did not respond positively to the earlier treatment given to her, he applied a psychological device and asked her to stand in the presence of the people assembled about him. He suddenly removed her evil and caused her to blush deeply. Then he proceeded further and raised her clothes over her head. The young lady instinctively lifted her arms to pull down her garments and was cured.
Sayfa 132Kitabı okudu
Reklam
Çocuklarla İletişimde Ailelere Tavsiyeler • Çocuğunuzun kronolojik yaşını unutmayın. Sizinle ne kadar yaşının çok üstünden konuşsa da o hala çocuk! • Çocuğunuzun duygularını önemseyin, duyguları iyi ve kötü duygular olarak sınıflandırmayın. Hepsini kabul edin. Çocuklarınızla sadece bilişsel aktiviteler yapmayın. Sizinle hatıra biriktirmesine, hatıra havuzunu sizinle doldurmasına izin verin. • Çocuklarınızla güç çatışmasına girmeyin. Hepimiz aynı geminin içindeyiz. Unutmayın çatışma varsa bir kazanan bir de kaybeden olur ki her ikisinin de sizi mutlu etmeyeceğinden eminim. Çocuklarınızı, diğer üstün potansiyelli çocuklarla kıyaslamayın. Her çocuk özel ve biriciktir. Onları farklı kılan üstün potansiyelli olmaları değildir. • Çocuğunuzun büyüme sürecinde sizin de hatalarınız, yanlışlarınız olmuştur. Bununla ilgili kendinizi suçlamayın. Bunun ne size ne çocuğunuza faydası olur. Hepimiz hata yaparız. Önemli olan yaptığımız hataları fark edip bir daha yapmamaktır. • Çocuğunuzu iyi gözlemleyin. Sizin çözemediğiniz bir durum fark ettiğinizde uzman desteği almaktan çekinmeyin.
BEYAZ LÂLE Hudutta bozulan ordu iki günden beri Serez’den geçiyordu. Hava serin ve güzeldi. Ilık bir sonbahar güneşi, boş, çimensiz tarlaları, üzerinde henüz taze ve korkak izler duran geniş yolları parlatıyordu. Bu gelenler, gidenlere hiç benzemiyorlardı. Bunlar adeta ürkütülmüş bir hayvan sürüsüydü. Hepsinin tıraşları uzamış, yüzleri pis ve
... yaşanan sorunların kaynağının bir yapay zeka olduğuna dair kanıtlar sunuyorum. Biz insanlardan çok daha üstün ve ciddi anlamda tehlikeli bir yazılım.
Sayfa 213Kitabı okudu
İnsanda, hayrete şayan bir «umumî kabiliyet», üstün bir zekâ ve idrak ile hiç de küçümsenmeyecek bir «irade» ve «tercih gücü» vardır. İnsan, bunlarla hem « hayra», hem «şerre» yönelebilmekte... Böylece «çatallı bir yol ağzında bırakılmış» olan insanoğlu, elbette tercihlerinden sorumlu olacaktır ve günü gelince hesap verecektir. Yüce ve mukaddes kitabımız Kuran-ı Kerim'den öğrendiğimize göre: «(Allah) ona (insana), hem kötülüğü, hem (de ondan) sakınmayı ilham (eder)». (Bkz. Eş-Şems Sûresi, âyet 8) Elbette, Allah, insandan iyi ve doğru yolu tercih etmesini ister. Nitekim şöyle buyrulur: «Emrolunduğun gibi dosdoğru yürü». (Bkz. Hûd Sûresi, âyet 112) Çünkü: «İyilik de, kötülük de bir olmaz». (Bkz. el-Fûssilet Sûresi, âyet 34) | Seyyid Ahmet Arvâsî, İlm-i Hâl, Bilgeoğuz Yayınları, Haziran 2016, s. 54.
Sayfa 54 - Bilgeoğuz Yayınları, Haziran 2016Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.