Kitap karıştırmıyorsa düşünmez de. Düşünürken bir uyarıma (okunmuş bir düşünceye) yanıt verir. Yalnızca tepki gösterir artık. Bilgin bütün gücünü evet ve hayır demeye, çoktan düşünülmüş olanları eleştirmeye harcar, kendisi düşünmez olur.
Dostoyevski'yi çizgi romana uyarla, bak o zaman nasıl bir solukta okunuyor. Bin sayfa okuyarak zaman kaybedeceğime, bir saatte aynı sonuca ulaşabiliyorum.
Hepsi ona dünyada her şeyin özgürlükten ibaret olmadığını, yaşamda bazı sınır ve kısıtlamaların olduğunu göstermişti. Bu sınır ve kısıtlamalar da kurallardı. Bunlara uyarsa acıdan kurtulup mutlu olabilirdi.
“Dinliyorum, ama gönlümün sözünü,
Aklım da gönlüme uyarsa, aklım başımda demektir.
Uymazsa, o zaman çılgınlıktan daha çok hoşlanan duygularım,
Hoş geldin der çılgınlığıma.”