Toplu Alıntı
Her şeyin bittiği, umudum da, aşkın da tükendiği düşünülen zamanlarda, yardım çığlıklarına cevap gibi yeni bir söz yetişir. Allah'ın rahmet ve merhametidir bu yeni söz. Rahmani. "büyür kulum" demesinin bir yolu. Sinemanın, hakikatle temas ettiği yer, bu yitirilmiş zamanı yeniden edinmekteki kabiliyetidir. Maddi uygarlık, özne
Bizi bizden değil,bir de onlardan dinleyelim...
Nitekim Fransız tarihçi E.Morel "Eğer Türkler onları zorla İslâmlaştırmış olsalardı ,bugün ne Ermeni, ne Sırp ,ne Bulgar ,ne de Yunan meselesi olurdu. Ama Müslümanlar Avrupa'nın Hristiyan kanı döktüğü yıllarda bile bunu yapmadılar. Onlara göre gayrimüslimler vadiatullahtırlar(Allah'ın Emaneti).Bir süreden beri Türklere karşı kudurganlık derecesinde bir saldırıya ve kör bir gareze şahit olmaktayız. Onların bugün zayıf olmaları büyüklüklerini unutturamaz .Türklerin uygarlık adına bulundukları yerlerden atılması uygarlığa sövmek demektir .Çünkü uygarlığın en büyük onuru güçlere karşı güçsüzleri korumak ,haklarını güven altında tutmaktır. Müslümanlar hiçbir zaman paganlar gibi kıyıcı olmadılar. Zira onlar dinlerinin gücüne inanıyorlardı ve zalimleşecek kadar küçülmediler" der.
Sayfa 199Kitabı okudu
Reklam
dikizcilik kültürü
Octavio Paz, daha dilimize çevrilmemiş olan bir kitabında, çağımızın düşkünlüğünü "imge tapıncı" diye niteliyor. "İmge" sözcüğü ile anlatmak istediği de sinema, televizyon, afiş... gibi gözle ilişkili sanatlar ya da becerilerdir. Bu bakımdan çağımız, keyfine düşkün bir çağ sayılabilir. Bu keyif düşkünluğüne
... Yeni Osmanlıları izleyen Jön Türklerin ve lttihadı Terakki'nin ideolojisinde, dinsel öğe, imparatorluğu kurtarma önerilerinde eski yerini yitirmiştir. Türkiye gibi yüzyıllar boyu İslam ideolojisinin egemen olduğu bir ülkede bu ideolojiden uzaklaşmak, toplumun hayatında yerleşmiş değerlerden, geleneklerden, yaşayış biçimlerinden uzaklaşmak demektir. Yöneten ve yönetilen sınıflar arasında Batılılaşma hareketinden önceki kopukluk, yukarıda da işaret ettiğimiz gibi, temelde yatan lslam ideolojisinin ve bunun günlük yaşamdaki pratiğinin bütünleştirici rolü dolayısıyla önemli ölçüde kapatılabiliyordu da. Oysa Batılılaşma, temelde yatan bu ideolojik bütünlüğü bozmak, pratiğine yansıyan cemaat (toplum) hayatını sarsmak suretiyle, toplumun üst ve alt tabakaları arasındaki kopukluğu daha da derinleştirdi diyebiliriz. Bu, işin bir yönü. Çünkü Batılılaşmanın yaygınlaşmasına karşın üst tabakaları da ne tüm Batılı ne tüm Osmanlı idi. Aydınların siyasal ve felsefi görüşleri ne olursa olsun, genelde iki uygarlık arasındaki bir bocalama söz konusuydu... ...... Aydın sınıfın kendi bu değerler arasında bir denge bulmada bocalar hale gelmişti; ne tam olarak Batı değerlerini kabul edebiliyor ne de eski değerlerle yetinebiliyordu. Birinci Dünya Savaşı, Mütareke, Kurtuluş Savaşı ve onu izleyen Atatürk devrimleri Türkiye'de Batılılaşma karşısındaki tutumu daha da karmaşık bir düzeye çıkarmış ve sürekli olarak gündemde tutmuştur.
Sayfa 20 - İletişim Yayınları, 10. Baskı, 2001, İstanbulKitabı okudu
Bir insana tavsiyeler
1. Utanç bir prangadır. Kendini azat et. 2. Yeteneklerin hakkında endişelenme. Sevme yeteneğin var. Bu yeter. 3. Diğer insanlara karşı nazik ol. Evrensel boyutta onlar sensin. 4. İnsanlığı teknoloji kurtarmayacak. İnsanlar kurtaracak. 5. Gül. Sana yakışıyor. 6. Meraklı ol. Her şeyi sorgula. Şimdinin gerçeği gelecekte bir hikaye olacak sadece. 7.
Sayfa 261Kitabı okudu
Eski çağ dünyasının bilimini çok aştık. Fakat bilim tarihine ilişkin bilgilerimizde büyük çukurlar var. Bunları doldurmak olanaksız. Günümüzde bir kitaplık okuyucusunun hangi kitabı okuduğunu gösteren kart gibi o zamanki bir kart elimize geçse kimbilir ne bilgiler edinebiliriz? Biliyoruz ki, Berossuz adında Babil’li bir rahibin yazdığı üç ciltlik
Reklam
155 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.