Sır olup gitmiş ya da varolmalarına asla izin verilmemiş kütüphanelerin sayısı bugün ziyaret edebildikleriınizden katbekat fazladır, hepimizi suçlayan ve kınayan döngüsel zincirin parçalarını oluşturur.
Kütüphane sürekli büyüyen bir varlıktır; anlaşılan hiç yardımsız çoğalır, satın alma, çalma, ödünç alma, armağan verme, ilişkilendirmeyle yer açma yoluyla, kitap türlerinin tamamlanmasını talep ederek kendi kendine ürer.
Tutkusunu gerçekleştirmek adına Kral Ptolemaios'un uyguladığı bir başka önlem de İskenderiye !imanına gelen herhangi bir kitaba, özgün kopyanın iade edileceğine dair kral sözü verilerek el konulması ve kopyasının çıkarılması konusunda verdiği hükümdü (ancak kralların verdiği çoğu sözler gibi bu da her zaman tutulmamış, çoğu kez aslı yerine kitabın kopyası iade edilmişti). Bu zorba önlem nedeniyle Kütüphane'de toplanan kitaplar "gemi koleksiyonu" diye ünlenmişti.
Eğer söz konusu olan ikinci el bir kitapsa, bütün işaretlerini, daha önceki okurlarının, yaptıkları karalamalada geçtikleri yolu kayda alan, bir sayfayı işaretiemek için araya küçük not kağıtları, bir otobüs bileti iliştiren yoldaşların izlerini olduğu gibi bırakırım. İster eski olsun ister yeni, kitaplanından uzak tutmaya çalıştığım tek işaret türü uğursuz satıcıların kitapların arka kapaklarına yapıştırdıkları fiyat etiketleridir (ama bu konuda pek başarılı olamam). Bu musibet beyaz kabukları söküp çıkarmak hiç kolay değildir, cüzam yaraları bırakıp yılların tozunu ve tüyünü üzerlerine çekerek bende onları icat edenlerin zamk cehenneminde cezalandırılması isteğini uyandırırlar.