"Nereden gelirse gelsin dağlardan, kuşlardan, denizden, insandan, ottan, böcekten, çiçekten. Gelsin de nereden gelirse gelsin! Bir hişt sesi gelmedi mi fena. Geldikten sonra yaşasın çiçekler, böcekler, insanoğulları.
Oysa toprak insana kibri değil tevazuu telkin eden elementtir. Sonunda koynuna girip onunla bütünleşeceğimiz yerdir. Çünkü o bize, hâl diliyle büyüklenmek değil, başını yere indirmek gerektiğini anlatır durur. Tohum bile başını toprağa koyunca büyüyüp gelişmekteyken insanoğluna ne oluyor ki ayağının altındaki toprağa karşı kibir taşıyıp kendini unutabiliyor!?..
O gün şuuruna vardı her şeyin. Katıldığı sohbet toplantısının ve istifa gerekçesinin. Mutluydu Süheylâ... Engin'i nasıl sevdiğini de anlamıştı. Engin'i, yani o donmuş fotoğrafta beliren dünya-yı.