İnsan unutabilir bazen her şeyi; geçmişinden başlayarak, çocukluğundan ilerleyerek, hayallerinden tüketerek, bugünlerinden ümidi keserek, geleceğinden soğuyarak. İnsan unutabilir bazen her şeyi; kendini unutmadan öncesinde varlığının değerini, can sızısını, can acısını, tükenişini ve en büyük hakikati. Bazen de unutmak için hatırlamak gerekir.
Sana yazılan bir insanı doğduğunda hissedebilir misin? Yaydığı enerjiyi kilometrelerce uzaktan alabilir misin? Kalbinde çalan müziği duyabilir misin? Midene düşmeden kelebekleri önceden yakalayabilir misin?
Çok sonraları, kadınların sevgilerini açıkça belli eden erkeklere itibar etmediklerini öğrendim; uzaktan hayranlıkla izlediğim ve yüreğimi sonuna kadar açacağım, onun için fedakârlıkları, işkenceleri göze alacağım pek çok kadının, yüzlerine bile bakmayacağım ahmaklarla birlikte olduğunu gördüm.
Sayfa 84 - İş Bankası Yayınları, IX. BasımKitabı okuyor
~
Kahramanlar yürür gider ölüme karşı, Bir sevgili gibi onu basar bağrına!
Bak, uzaktan çalınıyor bir zafer marşı, Yürüyelim şu doğmakta olan yarına...
~
Seni
yalnızca bir defa olsun görmek, yalnızca bir defa sana rastlamak, yalnızca bir defa daha bakışlarımla
uzaktan olsun yüzünü kucaklayabilmek, tek arzumdu.
Hiçbir zaman hiçbir şeyi tamamiyle bilemezsin. Hiçbir zaman dünyanın her yerini gezemezsinz göremezsin. Her insanla tanışamazsın. Her dili konuşamazsın. Yarım kalan aşklar güzeldir. Çünkü hep, tamamlansaydı mutlu olacağına inanırsın. Tamamını bilmediğin şarkılar, hep ezberlemek istediğin ama bir türlü ezberleyemediğin şiirler güzeldir. Hep yarım olan ve yarım kalacak olan, hep tamamına sahip olmadığımız ve olamayacağımız şeyler güzeldir. İnsana bilmediği, yaşamadığı tatlı gelir, arzular. Uzaktan güzeldir her şey. Davulun sesi uzaktan hoştur. Sana bulaşmayan yılan bin yaşasın istersin. Bu hiç bitmeyecek bir döngüdür. Bütününü göremediği her şey güzel gelir insana. İşte hayat da bu yüzden güzeldir.
-Sümeyye Borozancı
Sesin nerde kaldı, her günkü sesin,
Unutulmuş güzel şarkılar için
Bu kar gecesinde uzaktan, yoldan
Rüzgâr gibi tâ eski Anadolu'dan
Sesin nerde kaldı? Kar içindesin!
Ahmet Muhip Dıranas
Hem düşünüyor, hem de bekliyordum. Bu, kumar masasının önüne gelip de henüz elinizdeki kâğıdı ortaya koymadan önce duyulan duyguya benziyordu. Kendimi elindeki bütün varlığını kumar masasına yatırmaya gelmiş bir kumar düşkünü gibi görüyordum. Bu arada da: “İstersem koyarım, istemezsem koymam, irade benim” diye düşünürsünüz. Bu sırada kalbiniz henüz öyle hızlı hızlı çarpmaz ama hafif hafif sızlar, titrer. Hoşa giden bir duygu doğrusu! Ama bu arada kararsızlık sizi birdenbire ezmeye başlar, siz de sanki bu anda kör olursunuz. Elinizi uzatır, kâğıdı alırsınız ama bunları bir makine gibi, hemen hemen kendi iradeniz dışında yaparsınız. Sanki bu sırada başkasının yönetimindesinizdir. Sonunda kararınızı verip kâğıdı koyarsınız, o zaman duyduğunuz şey büsbütün başka, anlatılamaz bir şeydir. Bu yazdıklarım açık artırma ile uzaktan yakından ilgisi olmayan bir duygudur. Bunlar yalnız bana ait düşünceler, başkasını bağlamayabilir de.
Stephen King, “okunmasını şiddetle tavsiye ederim” dediği bu kitabı gerçekten okuyup beğendi mi yoksa yazar kitapta kendisini öve öve bitiremediği için ona bir güzellik mi yapmak istedi diye bir süre düşüneceğim. İnanılmaz basit, tahmin edilebilir ve mantık hatalarıyla dolu bir kurguydu.
Zaten o kadar az karakter var ki yazarın ÇOK GİZEMLİ diye
"Asla aşk acısı çeken birine aşık olmayın. O kişi yaralıdır ve yara bandı olarak sizi kullanır." alıntısını gördüm ve aklıma belki ben de öyleydim onun için yıllarca . O yüzden beni uzaktan izlemeyi tercih etti kelimeleri döküldü dudaklarımdan.