1940'lı yıllar, bir Çingene vatandaşımız, Roman da diyebiliriz, Tekirdağ'ın orta yerinde at arabasının üstünde elinde bir bez çıkın, bağırıyor: "Parasını kim düşürdüüü, parasını düşüren çıksııın!" Kimse de çıkmıyor "Para benim" diye.
Birazdan ağlaya ağlaya yaşlı bir amca geliyor. Emekli olmuş. Emekli parasıyla ev almaya giderken ev parasının olduğu torbayı düşürmüş. Yana yana, hayatı boyunca biriktirdiği o parayı arıyormuş.
Roman vatandaşımıza sarılıp, hüngür hüngür ağlıyor.
– Üzülme amca sen beni bulamasan da ben seni bulurdum zaten.
– Oğlum layık değil ama şuradan para al lütfen.
– Amca biz dilenci miyiz? Ayıp edersin vallaha,
deyip almıyor adam. Elbiseler yırtık pırtık, arabası dökülüyor.
DESEM Kİ
Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır,
Rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor,
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini,
Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,
Senden kopardım çiçeklerin en solmazını,
Toprakların en bereketlisini sende sürdüm,
Sende tattım yemişlerin cümlesini.
Desem ki sen benim için,
Hava kadar
1940'lı yıllar , bir Çingene vatandaşımız , Romanda diyebiliriz .Tekirdağ'ın orta yerinde at arabasının üstünde elinde bir bez çıkın , bağırıyor :'' parasını kim düşürdüüüüü,parasını düşüren çıksıııın !''Kimse de çıkmıyor para benim diye ..
birazdan ağlaya ağlaya yaşlı bi amca geliyor. Emekli olmuş , emekli parasıyla ev almaya giderken ev parasının olduğu torbayı düşürmüş ..Yana yana hayatı boyunca biriktirdiği o parayı arıyormuş ..
Roman vatandaşımıza sarılıp , hüngür hüngür ağlıyor ..
-üzülme amca sen beni bulamasan da ben seni bulurdum zaten .
-Oğlum layık değil ama şuradan para al lütfen .
-Amca biz dilenci miyiz ?Ayıp ederisn vallaha , deyip parayı almıyor adam .. elbisesi yırtık pırtık , arabası dökülüyor ..
1940 yılların çingenesine bakın ,2000 li yılların bakanına . Anladınız mı ülke niye bu halde ?
Bugünlerde hep, yıllar önce gördüğüm bir kâbusu hatırlıyorum. 1960'lardaydı. Bir gece, ateşim de çıkmış, baygın gibi uyuyakalınca bir kâbus gördüm. Korkulu rüyamda kendimi 40 yıl sonra İstanbul'da buldum. Zaman değişmiş, sokakta yürüyorum, tüm dükkân isimleri İngilizce. Girip bir dükkâna sordum:
Hayrola, bu dükkân kırk yıl evvel de vardı, ne
“Üzülme be hoca, diyordu. Ben düşünmem, üzmem kendimi ha öldüm ha öleceğim diye. Yaşadığım sürece beni ilgilendiren tek şey, yapabileceğimi yapmaktır.”
DESEM Kİ
Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır,
Rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor,
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini,
Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,
Senden kopardım çiçeklerin en solmazını,
Toprakların en bereketlisini sende sürdüm,
Sende tattım yemişlerin cümlesini.
Desem ki sen benim için,
Hava kadar