Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Anladığım
Platon'dan Sokrates Diyalogları Çoğunlukla hiçbir yere varmayan diyaloglar bizi belli bir yolda yürümeye zorluyorlar aslında... Sokrates, bu diyaloglarda bizi, zorla belli bir felsefe yapma biçimine sürüklüyor. Öncelikle felsefe yapmanın esasen bir temellendirme etkinliği olduğunu, -Sokrates’in sorularına verilen yanıtlar monolog
İdam üzerine düşünürken Sokrates'in savunması kitabı aklıma geldi ve şöyle bir yazıyla karşılaştım... Ahlak felsefesi derslerinin belki de ilk okulda verilmeye baslaması gerekir?.. Sokrates, zamanın en ünlü şehri Atina’nın altın çağı döneminin ortasında, M.Ö. 470 yılı civarında doğdu ve Atina’nın en büyük zaferlerinden acı sonuna kadar olan tüm
Reklam
Vergilius'un Ölümü, Ahmet Cemal'in zaferi
Hermann Broch'un Vergilius'un Ölümü’nün çevirisi hiç kuşkusuz 2012 yılının en önemli edebiyat olaylarından birisidir. Ahmet Cemal'in çevirmenlik macerasının başlarında karşılaştığı ve çok etkilenerek hayatının en önemli etkinliği haline getirip kırk yıl üzerinde çalıştığı bir roman bu. Vergilius'un Ölümü, bırakın sıradan okuru, zor metinleri
Persona (1966)
Ingmar Bergman'dan müthiş bir başyapıt! Ne zamandır erteleyip durduğum Persona'yı sonunda izledim ve uzun zamandır izlediğim en acayip, en beyin gıcıklayıcı film olduğunu söylemeliyim. Çekimler mükemmel, sembolik biçimler çarpıcı. Siyah beyaz olmasına rağmen hiç sırıtmaması gerçek sanatın ölümsüz olduğu savını destekliyor, 1966 yahu 52 yıl önce!
Şurada dursun...(Rakı adabı)
1. Sarhoş olunmaz. 2. Masada konuşulan masada kalır. Kayıt, not tutulmaz. 3. Fotoğraf çekilmez. Dışarıdan çekene kızılmaz. 4. Telefonla konuşulmaz. Çalarsa açılır, “Rakı içiyorum” denir, kapatılır.
1000Kitap İstanbul 15. "Bolişması" Gerçekleşti
Bu bir buluşma iletisi değildir, zira
Miguel de Unamuno
Miguel de Unamuno
böyle olsun istemezdi. O yüzden bu bir buluşma "ilote"sidir. Havaların iyice ısınmaya başladığı bir mart ayında, fiilen İspanya'ya gitme imkanı olmayanlar için onlarca değerli okur arkadaşımızın ayağına İspanyol Edebiyatı'nı ve
Reklam
'Konuşma Narsistleri’ :)
"Bir kişi karşısındaki insanı esir almış, uzun süreler boyunca monolog halinde konuşuyor. Bu tip insanlara ‘konuşma narsistleri’ deniyor. Kendi sesine hayran ama muhatabını dinlemeye gönülsüz. Halbuki, ‘Allah insana iki kulak bir ağız vermiştir, iki işitip bir söyleyesin diye’." Kemâl Sayar
“Konuşmak bir sanatsa dinlemek de bir sanat..”
Günümüzde çok konuşuyor ama daha az dinliyoruz. Herkes konuşmak istiyor ama kimse dinlemek istemiyor. Herkes kendi avazının gök kubbeyi dolaşmasını diliyor, kendi hikâyesini dillendirmek istiyor ama bir başkasının hikâyesini dinlemeye gönülsüz. Bir sohbeti, biz konuştuğumuz zaman gerçekleşmiş zannediyoruz. Oysa dinlemek, bir tepki değil bir bağlantıdır. Bir sohbeti veya hikâyeyi dinlerken, karşılık vermekten ziyade ona katılırız, ortak bir eylemin parçası haline geliriz. Hakiki bir sohbet, masada bulunan herkesin kendini ifade edebilecek bir zemin bulabildiği, karşılıklı anlaşma duygusuyla oradan ayrılabildiği bir sohbettir. Dikkatle dinleyen kişinin ödülü, kendini de daha iyi anlamış olarak oradan ayrılmaktır. Ama hep ben konuşur ve karşımdaki insanı adeta kendi sözlerimle boğarsam, bu artık sohbet değil monologdur. Bazen restoranlarda rastlıyorum; bir kişi karşısındaki insanı esir almış, istisnasız uzun süreler boyunca monolog halinde konuşuyor. Psikoloji bilimi bunlara ‘konuşma narsistleri’ diyor. Konuşma narsisti, kendi sesine hayran olan, dinlemeye razı olmayan kişidir. Kendi sözünün iğvasıyla baştan çıkar bu insanlar, oradaki aksinde boğulur. Kendilerini dinlemeye doyamayan vaizler.. Kemal Sayar
40 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.