Bana öyle geliyor ki, insan yaşamı, Zaman'ın üzerine, uzun boylu düşünmeden, özenip bezenmeden karalanmış anlamsız çizgilerden başka bir şey değildir. İnsanlar irade gücü ve sıkı bir çalışma ile içinde bulundukladı çıkmazdan sıyrılıp başlarını kolayca dinçleştirebilecekleri halde niçin yok yere sıkıntı çekerler, bir türlü anlamıyorum.
Hepsi göçüp gittiler. Toza toprağa karışmış olan şeylere insan kızabilir mi hiç?
Reklam
Lisede okuyan edebiyat beğenisi biraz daha yükselmiş genç kızlar arada bir Kerime Nadir ve Barbara Cartland okusalar da, tercihleri klasiklerdi. Jane Eyre, Uğultulu Tepeler, Goriot Baba, David Copperfiel, Vadim O Kadar Yeşildi Ki, Siyah Lale, Parma Manastırı gibi “klasikler”, onların biraz da etrafa caka satarak okudukları ve kütüphanelerinde önemli bir yer ayırdıkları kitaplardı.
Sayfa 201 - Yapı Kredi Yayınları - 14. BaskıKitabı okudu
Aşk üzerine birçok saçmalık söylenip duruyor ve bu konuda fikir yürütenlerin çoğu da aşkı ömürlerinde tatmamış ya da bunu başkalarında yaratacak ruhu kendilerinde bulamamış olan kimselerdir.
Onlar adına konuşacak kimselerin kürek gibi dilleri vardır, kafaları da bomboştur.
Aslında bakılacak olursa, ne mutluluk ne de saygı bir işe yarar. Bunların her ikisi de samimi temellere dayanmadıkça birer yalandan başka bir şey değildirler.
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.