"Ben sana kızamam... Kırılırım belki, küserim ama kızamam Sen, sevgimin yeşerdiği o yersin. Sen, kalbimin en çirkin yerlerindeki o küçücük umutsun. Ben, yıllar sonra çıkıp gelsen kapısı sana hep açık olacak evinim. Senin ihtimalin bile güzel. Sorarsın belki ama anlatamam..."
Sultân’ül Vâizîn Tahir Büyükkörükçü Hocaefendi Rahmetullahi Aleyh
O cemaatini çok severdi… “Sizler benim gözbebeğim, ruhum ve kalbim mesafesindesiniz.” Korkutmazdı; ümit verirdi… “Hocalar cemaatını korkutmaz eğer korkutursa allah korkutur, hocalar ümit verir!” Bazen efkarlanırdı… “Efkarlıyım bazı şeyler de aşırı gidiyorsam kapu caminin muhterem cemaati aziz kardeşlerim beni affedin!” Daima birlik çağrısı
Reklam
Geçmişteki gençlikle şimdiki gençlik arasında bir fark yok. O günlerde de şiddet ve vahşet varmış, şimdi de.
Sayfa 240Kitabı okudu
Osmanlı’da ''KİM GELDİ PENCERESİ''
Kapı çaldığında evin hanımı bu kafesten bakarak kendisi görünmeden kimin geldiğini görürdü. Böylece namahrem birisi geldiğinde kapıyı kendisi açmayarak yabancıya da görünmemiş olurdu. Ecdadımızın mahremiyet hassasiyeti mimariye de tesir etmişti. Yine kapı tokmaklarından bir ince bir de kalın ses çıkaranı vardı ki gelen misafir kadın ise ince tokmağı çalarak kapıyı bir erkeğin açmaması sağlanırdı. Hey gidi yitirilen büyük medeniyet. Bu inceliği yeniden bahşet bize Allahım. Eski Türk evlerinde, dışarıya görünmeden kimin geldiğine bakmak için kullanılan, dışarı doğru çıkıntı yapan, sık ahşap kafesli pencere. Eski Türk evleri genellikle iki katlıdır. Üst katta "Kim geldi penceresi" vardır. Kimin geldiğine buradan bakılır, kapı ona göre açılır. Kim geldi pencereleri sık kafesli bir üslûpla genellikle ahşaptan yapılır. Böylece içeriden bakan görülmeden, eve kimin geldiği görülebilir. Bugün Anadolu kentleri, Türk yaşama biçimine uymayan, en azından yarısı iklimsel açıdan yanlış yönlendirilmiş konutların yan yana, üst üste yığılmalarıyla oluşan çok katlı apartman bloklarıyla dolmuştur. Bütün kentler birbirlerine benzeyerek kendilerine özgü niteliklerini yitirmeye başlamışlardır. Kaynak : TÜRK EVİ Kitabından daha az
Türk Evi Cengiz Bektaş Cengiz Bektaş
O Rahmet Kapısından, dünyaya devamlı bir ses gelir: "Her şeyin düzelmesi, insanın kendi düzelmesine bağlıdır." diye... Acaba duyan var mı? Hiç sanmam. Olsa, yeryüzünde bu nifak, bu gaddarlık, bu riya, bu çekişme, bu ihtiras, bu vahşet, bu zulüm, hele hele bu gaflet kalır mıydı?
Sayfa 17
" Ben sana kizamam... Kirilirim belki , küserim ama kizamam... Sen, sevgimin yeşerdiği o yersin. Sen , kalbimin en çirkin yerlerindeki o küçük unutsun . Ben yıllar sonra çıkıp gelsen kapısı sana açık olacak evinim. Senin ihtimalin bile güzel. Sorarsın belki ama anlatamam..."
Sayfa 151 - Destek yayınlarıKitabı okudu
Reklam
237 öğeden 61 ile 70 arasındakiler gösteriliyor.