Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
ŞEY ŞEY ŞEY VE ŞEYLERDEN Bir adam kendi tiyatrosunda, tamam Bir köpek sokak değiştirdi, korkak İçi süt dolu bir lokanta ve kapandı Ben ağzıma geleni söyledim, öyle Gene bir ağaç öttü, bu kaçıncı. Sevişsek olmaz mıydı, varan bir Elbette olurdu, bir kır çiçeği bir bulut Bir gülüş kanamak üzere, ve gizli Ve çabuk tarafından bir şey, şarap Aşk gene kelime değiştirdi, vahşi.
Sessiz, ıssız deniz kenarları, uçmak hisleri, vahşi vahşi bağırmak arzusu martı yumurtası yedikten sonra içinize gelirse yumurta tesirini yapmış demektir. Deniz kenarında soyunup bir Robenson ruhuyla vahşi Cuma'ya seslenebilirsiniz. Martılardan başka kimsecikler duymaz.
Sayfa 92 - Kameriyeli MezarKitabı okudu
Reklam
Oğuz menkıbesi, Uygurca bir metinde,
Oğuz doğduğu zaman yüzü mavi, ağzı ateş gibi kırmızı gözü, saçı ve kaşları siyah bir dünya güzeliydi. Annesinin memesinden ilk sütü emdikten sonra, bir daha emmedi. Yiyecek istedi, lakırdı etmeğe başladı. Kırk günde büyüdü: dolaşıp oynuyordu. Oğuz’un ayakları öküze, vücudu kurda, göğsü ayıya benzerdi. Böğürleri kıllı idi. At sürü­sü güder, beygire
Elbette, elbette, ''dehalar'' olsun, istiyorsun ve onlara saygı göstermeye hazırsın. Ama sen uslu dehalar istersin, ölçülü ve görgülü ve delilikleri olmayan...kısacası, uyumlu ve uygun ölçümlü deha... vahşi, ehlileştirilemez olmayan, senin bütün sınırlarını ve darkafalılıklarını yıkmaya kalkmayan bir deha... Sınırlı, kısaltılmış, budanmış ve uydurulmuş bir deha istiyorsun, yüzünü kızartmaksızın, zafer geçidinde kentlerin caddelerinde onu gezdirmek için.
ZAMAN GÖSTERECEK OLACAKLARI
Şimdi anlatacağım bu öykü, ünlü Çin düşünürü Lao Tzu'nun zamanında geçer. Lao Tzu, bu öyküyü çok sever ve anlatırmış. Köyün birinde bir yaşlı adam varmış. Çok fakirmiş ama Kral bile onu kıskanırmış. Öyle dillere destan bir beyaz atı varmış ki, Kral bu at için ihtiyara nerdeyse hazinesinin tamamını teklif etmiş ama adam satmaya yanaşmamış.
192 syf.
·
Puan vermedi
SİSLER ŞEHRİ KISIM II Vahşiler, Kansızlar, Kan Tazısı, Lupus , Talpa, Aylak, Provokatör, Canavarımsı... Eski Dünya'nın en güçlü büyü kullanıcıları Druidler,zihnin çeşitli şekillerde mümkün kılan Zihinbazlık,kumun gün içindeki hareketlerini okuma konusunda uzmanlaşmış Çöl Kolcuları,Vahşi Büyüler; aksiyon,distopya,gerilim dolu başdöndürücü bir kurgu .  Terk edilmiş şehir;idam mahkumlarına son bir şans vermek için sekiz sektöre ayrılmıştı. Şehrin yedinci sektöründe hükümlülerin sıkı bir askeri denetimle yaşadığı bölge kimsenin içine girip çıkamadığı bir sis tabakasına dönüşür. Bir yanda güç diğer yanda özgürlük için savaşılırken her iki kesimide yok edip gücü eline geçirmek isteyen Şerif Frederick çıkıyor karşımıza.  Halka yön veren rahipler ,halkı kendi istediği şekilde yöneten şerifler ve halkı özgürlüğüne kavuşturmak isteyen Direnişçiler .  Oluşturulan fantastik dünyada roller dağıtılmış, karakterler ete kemiğe büründürülmüş. Ne kadar fantastik bir dünya olsa da yaşananlar hiç yabancı gelmiyor nedense.Tarikat kisvesi altında güçlerine güç katmak isteyenler din adamları ,bir grup asi ve dışlanmışların özgürlük mücadelesi onlara karşı tek adam olarak tüm gücü kendinde toplamak isteyen Şerif Frederick çok tanıdık karakterler değil mi ?   Zengin karakterleri ve derin kurgusuyla okuyucuları etkisi altına almayı başaran Sisler Şehri Kısım II oldukça sıradışı bir seriydi.Okuru usta anlatımıyla kurgunun içine çekerken,eşsiz bir keyif veriyor. Yazarlarımızı yürekten kutluyorum kalemleri daim olsun.
Sisler Şehri
Sisler ŞehriHakan Yurtseven · Linza Yayınları · 202313 okunma
Reklam
Kalan son gücüyle, hiçbirimize bakmadan, sendeleyerek yanımızdan geçip okuma odasına girerek ışğı kapadı; hemen ardından ağır, cüsseli vücudunun bir koltuğa çöktüğünü duyduk ve odadan vahşi, hayvani bir böğürtü yükseldi; şimdiye dek hiç ağlamamış bir adam böyle ağlayabilirdi ancak.
322 syf.
10/10 puan verdi
·
1 saatte okudu
2017'de yazdığım incelemem. Serinin tüm kitaplarına inceleme ekledim diye hatırlıyordum ama birkaçını bulamadım. Neyse insanlar kitabı sağlıksız, vahşi vs. bulurken benim serinin son kitaplarını minnoşluktan dolayı eleştirmem sorunsalına çok güldüm. (Alıntıları ben kendim çevirmiştim o yüzden kitapta tam böyle yazmıyor ki ya
Bound by Honor
Bound by HonorCora Reilly · Createspace Independent Publishing Platform · 2014210 okunma
Dostça yaklaşan Arap Yahudi­ler(Medine), ona ilk kez İsmail'in hikayesini anlattılar ve kendilerin­den bazı yerel efsaneleri de eklediler.Hz. Muhammed, şim­di Yaratılış kitabında İbrahim'in cariyesi Hacer'den İsmail adında bir oğlu olduğunu öğreniyordu. Ama Sare, İshak'ı doğurduğunda, Hacer ve İsmail'i kıskanarak İbrahim'den onlardan kurtulmasını istemişti. İbrahim oğlunu kaybetmek­ten dolayı üzgündü ama Allah, İsmail' in de büyük bir ulusun babası olacağına dair ona söz verdi. İbrahim, üzgün bir şe­kilde Hacer ve oğlunu doğanın kucağına bıraktı; İsmail vah­şi bir adam olarak büyüdü ve büyük bir savaşçı oldu. Arap Yahudiler, İsmail'in Arapların atası olduğuna inanıyorlardı ve söylendiğine göre, İbrahim, Hacer ve oğlunu Mekke vadi­sine getirip bırakmış, onlarla Allah ilgilenmişti. Daha sonra İbrahim, İsmail 'i Mekke'de ziyaret etmişti ve birlikte Ara­bistan'daki ilk Allah'ın evi olan Kabe'yi inşa etmişlerdi. Do­layısıyla Araplar da tıpkı Yahudiler gibi İbrahim'in soyundan geliyordu.
Sayfa 247 - Koridor Yayıncılık.
Valentino dükü Cesare Borgia Romayna yöresini ele geçirildiğinde fark etti ki burası ne yetkesi ne yetkisi olmayan beylerin eline teslim edilmişti. Bunlar tebalarını yönetmekten çok soymayı düşünüyorlardı ve onlar için birlik değil karışıklık nedeniydiler. O derece ki ülke eşkiyalarla, ipten kazıktan kurtulmuş her çeşitten suçlularla dolup taşıyordu. Ortalığı dümdüz etmek ve krallık yetkesini saydırmak için Dük burada iyi bir hükümet kurmayı gerekli gördü. Bu nedenle tam yetkiyle donattığı zalim ve işbitirici bir beyzade olan Remirro de Orco’yu atadı. Bu adam kısa zamanda karışıklıkları bastırdı. Adını duyan korkudan titrer oldu. Sonradan bu denli aşırı bir buyurganlığın artık şart olmadığına inanan ve bunun kendi üzerinde nefret uyandırmasından çekinen Dük eyalet merkezinde büyük ve iyi ad yapmış birinin başkanlığında bir sivil mahkeme kurdurdu, ve her kent o mahkemeye şikâyetnamelerini yolladı. Adamının katılığının ona düşmanlık çektiğinin çok iyi bilincinde olarak bu kentlerin halklarının yüreğini soğutmak ve onların gönlünü kazanmak için söz konusu zulümlerin kendisinden kaynaklanmadığını, bakanının kaba karakterinden ileri geldiğini kanıtlamak istedi. Sonra ilk uygun fırsatta bir sabah Cesena’da onu bacaklarından ayırttı ve cesedini yanında bir parça odun ve kanlı bir bıçak olduğu halde kent meydanında sergiletti. Böylesine vahşi bir gösteri halkı aynı anda hem hoşnutluk hem de dehşet içinde bıraktı.
Reklam
Yoksa, hayvanın uyumsuzuna vahşi, bitkininkine ‘yabani’, ırkların uyumsuzuna ‘barbar’, insanın uyumsuzuna -eğer zeki bir erkekse- ‘dahi’, sıradansa ‘bela' ya da ‘ıssız adam’, kadının uyumsuzunaysa zaten zeki ve cesur olacağı için toptan ‘cadı’ dendiğini hepimiz biliriz.
bıçağı alıp babasının kalbine saplamak bir simge olarak sürekli içinde taşıdığı bir şeydi. ancak şimdi, yaşı büyüdükçe ve orada oturup iktidarsız bir öfkeyle ona bakarken, öldürmek istediği aslında babası, kitap okuyan o yaşlı adam değil, üzerine çullanan o şeydi – belki haberi bile olmadan; soğuk ve sert pençeleri ve gagasıyla tekrar tekrar
Sayfa 202
Biliyoruz ki, Vahşi Adam kendi dünyevi kadınını aramaktadır. Ürkütücü olsun ya da olmasın, bir başkasının vahşi ruhu tarafından harekete geçirilmeye izin vermek en derin sevgi eylemidir. İnsanların “kaybetmek”ten çok korktukları bir dünyada, diğer bir insani ruhun tanrısallığında çözülmenin karşısına dikilmiş koruyucu duvarlar da bir o kadar fazladır.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.