Kağıtta onun ismi yazılıydı. Hz. Ebu Bekir istemişti o ismi. Bu adı görenler, "Bilirsin ki Ömer sert mizaçlıdır. Rabbin, Ömer'i halife tayin ettiğin için seni sorgularsa ne cevap vereceksin?" diyecek olmuşlardı da, "Allah'ın kullarının en iyisini onlara halife yaptım, derim," diye cevaplamıştı Ebu Bekir (ra) bu soruyu. Sonunda emr-i Hakk vaki olmuş, minberde yükselme sırası Ömer'e (ra) gelmişti. İşte ilk sözleri: "Allah'ım! Ben sert, şiddetli biriyim, beni yumuşat. Zayıf biriyim, beni güçlü kıl! Cimriyim, beni cömert eyle!" Yüce Allah Ömer'in (ra) kalbini zayıflara karşı yumuşattı, güçlülere karşı değil. Emri altındaki yöneticilere karşı sertliği hiç azalmadı. "Yöneticilerimden biri haksızlık eder de düzeltmezsem bu haksızlığı yapan ben olmuş olurum!" diyerek bilgi sahibi olmaya çalıştı hep yapılan işlerden. Zira ona göre Allah'ın en sevmediği bilgisizlik, devlet başkanının bilgisizliğiydi. Bu yüzdendi Fırat kenarındaki koyunun öte dünyada bir soru işaretine dönüşeceğinden korkması. Bu yüzdendi Mısır Valisi Amr b. As'ın oğlunun, kaybettiği yarış yüzünden bir Kıbtiye "Al sana bir soylu tokadı!" diyerek vurması üzerine verdiği cevap: "Annelerinden hür doğan insanları ne zaman köleleştirdiniz!" Amr b. As'ın Mısır Fatihi oluşu Hz. Ömer'in öfkesini engellemedi. Zira fetih, fethedilen topraklardaki insanların üstüne adaletin gölgesini düşürmek içindi, adalete gölge düşürmek için değil.
[30. Ebû Cafer er-Râşid-Billâh] Ardından oğlu Ebu Cafer er-Râşid-Billâh b. el-Müsterşid'in emirliği başlar. O fâsık biriydi. Döneminde memleketin idaresi Sultan Mesud b. Harzemşah b. Melikşah'ın elindeydi. Halife ile sultan arasında ihtilaf vaki oldu. Bunun üzerine Sultan Mesud Bağdat'a yöneldi. Kâdıları ve ulemâyı toplayarak halifenin durumunu onlara sordu. Hep bir ağızdan onun zalim olduğunu söyleyip hal' edilmesinin gerekliliğine fetva verdiler. Ardından Sultan, er-Râşid-Billah'ı huzuruna çağırttı. Mamafih o Musul'a, Sultan Zengi b. Aksungur'un yanına kaçtı. Sonra Fars diyarına kaçtı ve İsfahan'a ulaştı orada onu öldürdüler. Bu hadise beş yüz otuz iki yılında oldu. Ebû Cafer'in emirliği üç yıl sürdü. [31. Muhammed el-Muktefi-Billâh b. el-Müstazhir] Ondan sonra amcası Muhammed el-Muktefi-Billah b. el-Müstazhir'in emirliği gelir. Cömert biriydi, vakarlı, salih , müslüman bir idareciydi. el-Muktefi beş yüz elli beş yılında vefat etti. Emirliği yirmi üç yıl sürdü
Sayfa 174
Reklam
7.cilt
1682. İbni Ömer radıyallâhu anhümâ'dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Bu sûretleri (resim ve heykelleri) yapanlar, kıyamet günü, ‘bu yaptıklarınıza can verin, haydi!’ diye azâb edileceklerdir." Buhârî, Büyû' 40, Bedü'l-halk 7, Nikâh 76, Libâs 89, 92 95, Tevhîd 56; Müslim,
Sayfa 182Kitabı okudu
Türkçülüğe ve Atsız'a karşı olanlar, 1944 Irkçılık-Turancılık Davası'nı da hâlâ unutmamışlardı. Davayı unutturmamaya ve daima taze tutmaya çalışıyorlardı. Daha Atsız'ın öğretmenliğe iade edilmesi ve Orkun'da yazmaya başlaması ile harekete geçilmiş ve yeniden aleyhinde yazılar yazılmaya, davalar açılmaya başlanmıştı. Akşam
Türkçülüğe ve Atsız'a karşı olanlar, 1944 Irkçılık-Turancılık Davası'nı da hâlâ unutmamışlardı. Davayı unutturmamaya ve daima taze tutmaya çalışıyorlardı. Daha Atsız'ın öğretmenliğe iade edilmesi ve Orkun'da yazmaya başlaması ile harekete geçilmiş ve yeniden aleyhinde yazılar yazılmaya, davalar açılmaya başlanmıştı. Akşam
Yunus'un, Vilâyetnâme'de Hacı Bektaş-ı Velî'nin huzuruna gidişi anlatılırken şöyle deniliyor: "Hacı Bektaşi Veli, Horasan diyârından Rûm'a gelip yerleştikten sonra veliliği ve kerâmetleri etrâfa yayıldı. Her taraftan mürid ve muhibler gelmeye, büyük meclisler kurulmaya başlandı. Fakir halli kimseler gelir, nasib alır
Reklam
467 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.