insan hiçbir umut beslemediği zaman durumu kabullenebiliyor ama kapkara bulutlar arasından iğne ucu kadar kendini gösteren bir güneş ışını belirince bütün dünyası o ışığa bağlı oluyor.
Şirazlı Sadi'nin insanı nasıl tarif ettiğini not ettim defterime: ''yek katre-i hunest ve hezar endişe'' , yani ''bir damla kan ve bin endişe.'' İşte unutmayı başaramayan insanın trajedisi bu sözlerde gizliydi.
hikayede, katil bıçağı kadının göğsüne sokuyor ve ona soğukkanlılıkla bıçağın ucunun kalbine dokunup dokunmadığını soruyordu. hem de büyük bir merakla, bir kaç kez tekrarlayarak.