Yaşamın ancak mücadeleyle sürdürülebilir olacağını en iyi şekilde aktaran, yeni dünya düzeninin hayatımızda ne gibi büyük kopukluklar ve aksaklıklara sebep olduğunu gösteren çok güzel bir ileti olmuş. Kitapta, özgürlük uğruna çıkılan yolda kendini feda etmenin; ağır bedeller ödemeden halkın yüreğinde kahraman olunmayacağının ve bunun geride bıraktıklarımıza ne gibi etkiler bıraktığının tahlilini gözlemliyoruz. Ve özlemini duyduğumuz özgürlüğün, güneşin, mavinin ne kadar yakınımızdaysa o kadar uzağımızda olduğunu hissediyoruz her sayfada... -Aynı zamanda bize günümüz insan ilişkilerinde kat ettiğimiz ya da eksikliğini duyduğumuz bağların ne kadar değerli olduğunu hatırlatıyor.- Gerek geçmişte gerekse günümüzde işleyen düzen çarklarının dönmek için her zaman kendine bir diş bulduğunu, yoksa da yarattığını öğreten bir kaynak; toplumsal, siyasal anlamda bir rehber niteliliğindedir.
"Onlara ne vaat ettiniz? Toprak mı?" "Hiçbir vaatte bulunmadık. Onlara mücadele vaat ettik, onları haklarını ve gereksinim duydukları herşeyi almak için savaşmaya çağırdık."
“Derdim şu: ülke içindeki tüm insanlar eşit haklara sahip değil! Bazıları görmezden gelinirken, bazıları sürekli himaye ediliyor! Kimi de sürekli baskı altında tutuluyor. Oysa yönetimi eleştirenlerin de yandaşlar gibi hak ettikleri mevkilere gelebilmeleri gerekirdi."
Annem, torpilli çocuklar halkın üstün zekalı çocuklarının hakkını yemeğe devam ederlerse, ileride bir gün koca ülke, aptalların yönetiminde kalacak, derdi hep.
Çok acı çekti insanlar. Hepsini gözlerimle gördüm. Insanları kıyma gibi yaptılar. Bazen nesneleri birbirinden ayırmamız imkansızdı. Çamuru kandan, sopaları kemikler den ayıramazdınız. Birbirine karışmıştı her şey.