On iki yıl öncesinde yazılan bir satır
Yarım kalan bir hayal
Yarım kalan bir sevinç
Yarım kalan bir his
Yarım kalan çok şey
Tam olan bir vicdanla
Elinde ne var diye bakıp duran aklıyla
Bir şarkı mırıldandınır
Hüzünle karışık
Umut tınısı içindeki çocuğa...
E.T
Bizim Katip Çelebi diye çok büyük bir bilginimiz var. Kesfuzzunun diye kitap yazmıştır. Muazzam bir kitap. 16 bin adet Farsça ve Arapça kitabın katalogu vardır. Çok çalışkan bir adam. Bir de Cihannüma diye bir kitap yazmıştır ki Osmanlı İmparatorluğu'nda İbrahim Müteferrika'nın ilk bastığı kitaplardan biridir.
Söyleyecek çok şey var aslında. Ama üşeniyoruz ve çok sıkıldık. Önceleri müthiş bir hevesle acılarımızı paylaşacak insan ararken etrafımızda, şimdi kimseler soru sormasın istiyoruz."
Söyleyecek şeyimiz olmadığından değil söyleyecek çok şeyimiz var aslında ama bugüne kadar anlattıklarımız hiçbir işe yaramadığından konuşmak istemiyoruz.
"Biliyorum, Sen bazen kullarına oyunlar oynayıp onları deniyorsun.
Hoşlanmadıklarına da tuzaklar kurup onları iyice yoldan saptırıyor, içlerindeki ikiyüzlülüğü, kefereliği açığa çıkartıyorsun.
Kafaları karıştırmak da hoşuna gidiyor. Bazen benzeşen ayetler indirip bizleri ortada bırakıyorsun. Biz saftirik kullar da tartışıp duruyoruz, o mu
Yazma konusunda kendimi geliştirmek adına bugünden itibaren her gün kısa da olsa buraya bir yazı bırakmaya niyet ettim. Yorumlarınızla ve tavsiyelerinizle bana katkıda bulunmanız beni çok sevindirir ve motive eder.
1.Gün:
Çağımızın en büyük sorunlarından biri, yalnızlık duygusu. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte kilometrelerce uzağımızdaki insanlarla iletişime geçebiliyorken en yakınımızdakilerle yüzeysel ilişkilerden ötesine geçemiyoruz. Günlük yaşantımızda dahi ilişkilerimizi dijital ortamlardan yürütüyoruz. Bu durum, sosyal medyada ne kadar görünürsek o kadar var olduğumuz yanılgısına kapılmamıza sebep oluyor. Gerçek hayatla olan temasımız azaldıkça yalnızlık duygusuyla başbaşa kalmak ise kaçınılmaz.
"Kitap okurken yazarların hepsinin kuyuya düşmüş insanlar olduğunu öğrendim. Oradan yeni kurtulanlar da, çok önerileri çıkanlar da var ve sanki hepsi ileride o kuyuya yine düşüneceklerini söylüyor."
Kitabın ilk vakasını okuduğumda açıkçası korkmuştum ben bu kitabı nasıl bitireceğim diye. Hatta uzun bir zaman devam etmedim diyebilirim. Neden bir istismar vakası bana bu kadar ağır geldi bilmiyorum. Herhalde kitaptaki diğer vakalarda da istismar var ve daha detaya inilmiştir diye düşündüm ama farklı konular daha baskındı. Okudukça kitabın
Bir şey var ki biz dünyadakiler için
Boyuna üzülmesi
Boyuna dayanması düşüyor
Yaşadıkça altın yüreğinin
Bu pırıl pırıl dünyayı
Bizimle yaşar her şey sonsuz bir sevinç içinde
Bizimle hiç şüphesiz
Alabalıklar, dereotları
Hiçbir şey daha güzel değildir herhalde Dünyada hiçbir şey
Bizim ona baktığımız
Duyduğumuz kadar yüreğimizde
Mutlaka yaşamalıyız
En çok da rüzgârda bir ağaç gibi hür
En çok keder içinde
En çok yaşamasını istediğimiz
Komünler oluşturun.
Komünler ancak insanlar birbiriyle buluşup kaynaştıklarında ve kendilerine ortak bir yön tayin ettiklerinde hayata geçer. Yol ayrımına gelindiğinde, büyük olasılıkla komünler kendiliğinden oluşacaktır. Kendisini bekleyen sondan kurtularak buluşmanın keyfi. Komün normalde yollarımızı ayıracağımız zaman kararlaştırılan bir
Yüzünüze gerçekten buse konduran insanlar varsa hayatınızda aslında hayatınız çok da zor değildir.
Sizi üzgün görmeye dayanamayan, hissettiğinde, dillendirdiğiniz de sizi yalnız bırakmayan, hayatınıza renk katan insanları kaybetmeyin.
Onların çiçek den farksız olduğunu bilin.
Her gün ilginizi üstünden esirgemeyin.
Tamam biliyoruz bi iki gün sulamasak çicek solmaz ama unutulunca solar. İlgisiz kalınca..
Evet her gün ilgi göstermek zorunda değilsiniz çiçeklere ama her gün ilgi gösterseniz ne kaydebersiniz şu hayatta,hiç bir şey.Vakitte bosa gitmez emin olun. Gün geçtikçe o çiçek güzelleşir. Çünkü her gün ilgi alır, sevgi alır, şefkat alır. Bir çiçek başka ne ister..?
Evet yaşamak için çiçeklerin de bizim de suya ihtiyacımız var ama su yetmez dediğim gibi ilgi gerek.
İki çiçeğiniz var. Birine bir gün ilgi göstermeyin.Başka çiçeğe de her gün ilgi gösterin.Farkı anlayacaksınız.
Haftanın bir günü bile ilgi görmese hemen kendini belli eder. Diğer çiçek de haftanın her günü ilgi gördüğünü adeta bağırırcasına tomurcuklanır, renk renk mis gibi çiçekler açar.
Geç olmadan, solmadan o çiçeklerinizin kıymetini bilin, ilginizi üstlerinden eksik etmeyin..
Ockhamlı William 1285-1347 yılları arasında yaşamış ünlü bir filozoftur. Ockhamlı’nın usturası, gereksiz spekülasyonları önlemeye, onlara değer vermemeye yarayan, O’nun geliştirdiği bir tutumluluk ilkesidir. Buna göre, herhangi bir şeyi açıklamak üzere öne sürülen birden fazla açıklama söz konusu olduğunda, açıklanmak durumunda olanı, en az sayıda açıklayıcı ilke ve kabulle açıklayan ve olabildiğince çok şeyi açıklamayı başaranın seçilmesi gerekir; en basit açıklama, gerçekliği olduğu şekliyle tarif eden en muhtemel açıklama olma durumundadır.
Ockhamlı’nın bu ilkesi, hem modern bilimin, hem de felsefenin önemli ilkelerinden biri olarak geniş kabul görmüştür. Bu ilke sayesinde “zihnimizde ve dilimizde var olanlar” ile “gerçekte var olanları” ayırt etmeyi öğrenir, gereksiz ve yararsız izahlarla uğraşmaktan korunuruz. Bu ilkenin usturadan söz etmesinin nedeni, gereksiz olanı kopartıp atmaya yaramasıdır.