Para birçok şeyi satın almak için gereklidir. En azından karnını doyurmak için ona ihtiyacın var. Ben, gerektiği kadar parayla ya­ şamayı seviyorum. Ne kadar param var diye düşünürüm, bakarım çok bol param varsa, onu bolca paylaşarak harcamayı seçerim. Tabii az param varsa da ekonomik davranmayı yeğlerim. Paragöz insan para biriktirir ama ben hayatım boyunca insan biriktirmeyi ön planda tuttum. Paranın satın alacağı ne varsa onları satın ala­ bilirsin ama dostlukları, arkadaşlıkları parayla satın alamazsın. O yüzden arkadaşlarımı, dostlarımı param yüzünden, onların para­ ları yüzünden seçmem. “Az paralıdan arkadaş olmaz” diyen, ay­ rım yapan insanı sevmem.
Sayfa 160 - Alfa Yayınları, 2. Basım : Şubat 2010Kitabı okuyor
İnsanlar günümüzde artık güdümlemek/var olmak, dağıtmak/dağıtılmak, dolaşmak/dolaştırılmak gibi doğrudan yeniden canlandırma, mesafe ya da düşünce düzenine ait olmayan bir sürecin içine sokulmuşlardır. Bu bir paniğe kapılma olayına, paniğe kapılmış bir dünyaya benzemektedir
Reklam
İnsan öleceğini biliyor ama yine de buna inanmıyor. Ölüm er­ telenebilir mi? Bir yandan, bir gün ya da bir başka gün ölmek kaçınılmaz bir şey. İnsan, ölmeye yazgılı bir varlık, bu kaçınılmaz. Diğer yandan, şu ya da bugün ya da ölmek asla zorunlu değildir. Mantıksal olarak, asla zorunlu değil, ama uzun vadede asla ölmemek de saçma olurdu. Bütün
Sayfa 19 - MonoKL Yay. 1. Baskı: Temmuz 2012Kitabı okuyor
Ölüm sadece akıl almaz değil, aynı zamanda dayanılamaz- dır da. Yaşamı hiçleştirendir. Öyleyse yaşam yayı neden ölüm tarafından gerilmiş halde? Yanıt biraz karmaşık ya da bugünki söylemle, diyalektik. Karşısavın diyalektik rolü bu. Bergson tuhaf ama çok da de­rin biçimde, gözün pekala görme organı olduğunu, gözleri­miz olmadan elbette
Sayfa 15 - MonoKL Yay. 1. Baskı: Temmuz 2012Kitabı okuyor
Kazma Vs Saban
... ikisi birden yüce tanrı Enlil'e giderek "insanlık için hangimiz daha yararlıyız?" diye soruyorlar. Tanrı kazmayı daha yararlı bulmuş. Saban buna çok üzülmüş ama ne yapsın, tanrı kararı, karşı gelinemez ki. "Tanrı kazmayı neden yararlı bulmuş, saban da insanları besliyor, aç yaşanmaz ya!" diye düşünülebilir. "Saban yalnız karın doyurmayı, buna karşın kazma evleriyle, görkemli tapınaklarıyla, düzgün yollarıyla, evsiz barksız, yiyeceksiz bırakılmayan işçileriyle koskoca bir uygarlığı simgeliyor. Şu halde Sumerliler karın doyurmaktan çok uygarlığı, insanların uygar olmalarını ön görüyor." Tahıl yerine doğada birçok yiyecekler bulunur, fakat uygar olmak kolay değil. İnsanların akıl ve yeteneklerini birleştirip onlara yön vermek gerek. Bu da kuşkusuz kısa zamanda olamaz. Bu tartışmada, uygarlık tarihi bakımından sosyologlara ve antropologlara bir hayli bilgi var.
Sayfa 260 - Kaynak YayınlarıKitabı okuyor
Uşbu bâzâr-ı fenâ bir sûdı yok sevdâ imiş Hûy u hây u tumturâkı bir kurı gavgâ imiş N’eyledümse eyledüm öldüm dirildüm inledüm İki âlemden garaz bir yâr-ı bî-hemtâ imiş Gönlümi meftûl-i zülfündür kılan meftûn-i âşk Nitekim Mecnûnı meczûb eyleyen Leylâ imiş Dar olup başına dehr ölür Ferîdûn âkıbet Tutalum hâcem Ferîdûn oldı yâ Dârâ imiş Çün olur âhîr gıdâsı kişinün dârû-yı merg Bir iki gün tutalum kim sükkeri halvâ imiş Vâli-i ahd olmadan ey dil bu evde ârife Bir velînün bendesi olmak dahi evlâ imiş Ka‘be-i maksûdı ehl-i dillerün ey Hayretî Var yüzün sür âsitân-ı Hazret-i Mevlâ imiş
Reklam
"Simone Weil der ki 'Bir insana dikkat etmek, onun için dua etmektir'. Duayı, ötekinin 'iyiliğini istemek' olarak düşün." "Haaa, bizde bir bakıma üstatlar için dua etmiş oluyoruz." "Şöyle de düşünülebilir: 'Dikkate değer' biri olmak ile dikkatini neye veya kime yönelteceğini bilebilmek arasında sıkı bir bağ var, dostum. Dikkat süresinin kısaldığı, dikkatin çabuk dağıldığı, milyonlarca insanın dikkat çekmeye çabaladığı bir dönemdeyiz. Dikkat hem çok ihtiyaç duyulan bir şey hem de nadir bulunuyor." "Doğru anlamış mıyım, Murat, kimse, kimse için dua etmiyor artık..." "Azaldı, diyelim. Çünkü bir başkasının iyiliğini isteyecek kadar sakin olamıyoruz. Hız çağındayız. Fazla hızlanınca da dikkat parçalanıyor, anlam seyreliyor."
Kitap okumak...
Bir şey yapsak, olmak istediğimiz insana doğru gerçek bir adım daha atsak, zamanı daha değerli geçirmiş olmaz mıyız?
Biz gitmemiz gereken en iyi yeri, gitmek istiyorum diye düşündüğümüz güzel yeri, kendimizi geliştireceğimiz yeri de az çok biliyoruz. İyi bir hayat yaşamak istiyoruz, doğru umut ve arzularımız da var. Güvenebileceğimiz sağlam bir inanca sahip olmak için sabırsızlanıyoruz. Ama bir kızın tüm bunları yaşamında gerçekleştirebilmesi için ne kadar çaba harcaması gerekir acaba?
Mutluluk Kelebeği
Mutluluk için asgari olarak ihtiyaç duyduğumuz bir şey var: Bütün kalbimizle 'şimdi ve burada' olmak ve arzunun, hırs ve tamahkârlığın dikkatimizi çekmesine izin vermemek ...
Sayfa 19 - Timaş
Reklam
Üremeye çoğunlukla cinsel çıkarların gözetilmesi neden olur. Gerçekten de birçok insan, ebeveynleri üreme çı­karlarını gözettiği için değil, ebeveynleri kendi cinsel çıkarları- nı gözettikleri için dünyaya gelmiştir. Başka bir deyişle, birçok insan için, var olmak, ebeveynlerinin üreme kararının değil, sa­dece ebeveynlerinin cinsel birleşmesinin sonucudur. Fakat cin­sel birleşme, kimseyi dünyaya getirmeden de mümkündür (ör­ neğin doğum kontrol yöntemleri başarılı bir şekilde kullanıl­dığında) , böylece ürememenin cinsel birleşmenin engellenme­si gibi bir bedeli olmaz. Tek gereken, taraflardan birinin ya da ikisinin de bir doğum kontrol yöntemi kullanmasıdır ki bu da sadece dişinin menopoz öncesi dönemi için geçerlidir. Bu yön­temi kullanmak için gösterilen çaba, varoluşun zararlarını ön­lemeye fazlasıyla değer ve dolayısıyla cinsel birleşmenin ama­cı değil, salt bir sonucu olarak bebek yapmayı hoş göremeyiz.
Sayfa 116 - DoğuBatı YayınlarıKitabı okudu
Evrende her şey zıtlıklarla var olur. Babam derdi ki, bu kadar iyi olma. Sen bu kadar iyisin diye evrenin bir yerinde birileri o kadar kötü olmak zorunda kalıyor... Evrenin tek sorunu denge.
Akhilleus: Bugün çok coşkulusun. Tosbağa: Öyle olmak için iyi bir nedenim var. Falcı olan teyzem, bugün talihimin açık olacağını söyledi. O yüzden yerimde duramıyorum. Akhilleus: Sakın bana fala inandığını söyleme! Tosbağa: Yo... ama inanmasan bile gerçekleştiğini söylüyorlar.
Biliyor musun Az az yaşıyorsun içimde Oysaki seninle güzel olmak var
Kendimizi nerede bulalım? Kendi dışımızda nereye koştuksa gurtbette kaldık. Kendimize nasıl koşalım? Bize bir aydınlık, bir rehber lâzım diyorlar. Her tarafı, her zerresi rehber olan, her ciheti aydınlıkla dolu âlemde tek aydınlık, bir rehber arıyoruz.
Sayfa 110 - DergâhKitabı okuyor
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.