Bir ölçü ve referans noktası olmaksızın ortaya çıkacak görüntü kaostur ve bu kaostan güç sahipleri faydalanacaktır. Böyle bir ortamda insan, özgür iradenin sahibi olarak bu irade ile ne yapacağının şaşkınlığıyla, dalından kopan bir yaprak gibi yönünü tayin etmeye çalışmakta ancak dengesini bulamamakta, kaderini rüzgârın insafına teslim etmektedir. Dalından kopan yaprak da serbest ve özgür görünmektedir. Ancak ayakları yere basmayan, kendisini sevk ve idare edebilme imkân ve kabiliyetinden yoksun bir varlığın özgürlüğü ne kadar mümkündür?
Toplu Alıntı
Her şeyin bittiği, umudum da, aşkın da tükendiği düşünülen zamanlarda, yardım çığlıklarına cevap gibi yeni bir söz yetişir. Allah'ın rahmet ve merhametidir bu yeni söz. Rahmani. "büyür kulum" demesinin bir yolu. Sinemanın, hakikatle temas ettiği yer, bu yitirilmiş zamanı yeniden edinmekteki kabiliyetidir. Maddi uygarlık, özne
Reklam
İnsan denen varlığın özgürlüğü yazgısının önünde ve karşısındaydı.
Sayfa 129Kitabı okudu
En sağlam inançlarımızın tek dayanağı, onların yanlışlığını kanıtlama konusunda tüm dünyaya yapılmış ve daima geçerli olan bir davettir. Bu meydan okuma kabul edilmezse ya da edilir ve girişim başarısızlıkla sonuçlanırsa, kesinlikten yine de çok uzakta oluruz; ama insan aklının şu anki durumunda yapabileceğinin en iyisini yapmış oluruz; gerçeğin bize ulaşması için bir fırsat olabilecek hiçbir şeyi gözardı etmemiş oluruz: Listeler açık tutulduğu sürece, daha iyi bir gerçek varsa, insan zihni onu algılayabilecek hale geldiğinde bu gerçeğin bulunacağına dair bir umut besleyebiliriz; bu arada da kendi zamanımızda bu gerçeğe olabildiğince yaklaşmış olduğumuza güven duyabiliriz. Hata yapabilir bir varlığın ulaşabileceği kesinlik derecesi budur, ona ulaşmanın tek yolu da budur.
Sayfa 17 - Can YayınlarıKitabı okudu
“Tanrı kadını erkek için yaratmıştır inancına göre. Erkeğin çoğu kez kadına ilişkin beslediği o olağanüstü umut budur. Bir varlığın tenini mülk edinerek kendini bir varlık olarak tamamlamak ve aynı zamanda da uysal bir özgürlük tarafından kendini özgürlüğü içinde onaylatmak ister.”
Sayfa 179
Atatürk, bireysel hak ve özgürlüklerinin doğuşuna zemin oluşturan toplumsal-ekonomik sürece pek değinmez, daha çok düşünce süreçlerine vurgu yapar. Allah'ın, dolayısıyla hükümdar ve efendilerin hâkimiyetinin sınırsız olduğu inancının geçerli olduğu bir toplumda, birey için herhangi bir özgürlük ve hak alanı kalmamaktadır. Atatürk'e göre, “doğanın çocuğu olan insan”, “doğanın her şeyden büyük ve her şeyden olduğunu anlayınca, kendisinin büyüklüğünü ve onurunu da anlamaya başlar.” Böylece Atatürk, bireysel özgürlük düşüncesine ulaşmayı, doğaüstü bir varlığın bulunmadığının anlaşılmasını anlaşılmasına anlaşılmasına bağlar. Burada açıkça “Allah'ın büyüklüğü” ile doğanın ve onun bir parçası olan “insanın büyüklüğü” tartışması yapılmaktadır. İnsan özgürlüğü ve onuru, insanın büyüklüğünün kabulüne bağlanmaktadır. Özgürlük isteyen insan, Allah kavramıyla karşı karşıya gelmektedir.
Sayfa 47 - Kaynak Yayınları, 5. BasımKitabı yarım bıraktı
Reklam
168 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.