Toprak Mahsulleri Vergisi Köylünün yiyeceğinin bir bölümünü alıyorsunuz, sonra "o nasıl olsa sefalet içindedir. Sefaleti biraz daha artarsa onu etkilemez" diyorsunuz, bu mantık oldukça tuhaftır. Bu nerden alınırsa alınsın, kırsal kesimdeki, büyük çoğunluğu oluşturan küçük çiftçileri aç bırakan bir vergiydi. Varlik vergisi, olduğu kadar varlık'tan alınmayı hedeflemişti. Toprak mahsulleri vergisi yokluktan koparılıp alınmıştı.
İç Rahatlığı
Varlık Vergisi'ni hiç ödememiş olanlardan ilk ağızda on bin kişinin Kars-Sivas yol yapımında çalışması için hazırlıkların tamamlandığı, yüz bin kişi için de ayrıca hazırlık yapıldığı bil­dirilmiştir.
Sayfa 143 - Everest Yayınları, 2014, 2. Basım, 2015Kitabı okuyor
Reklam
"Hocam Varlık Vergisi oldu mu? Oldu. Peki, tüm gayrimüslimler aynı şekilde mağdur oldu mu? Hayır, çünkü birlik olamadılar, olamazlar. Varlık'ı fırsat bilen fakir gayrimüslim zenginleşmeye çalıştı, devlete yaltaklanıp malını kurtaran zengin gayrimüslim sesini çıkarmadı, böylece yine olan garibana, kibirliye, düzene ayak uyduramayana oldu. Yok birlikte kurtuluş! Halk yok, komün yok, birey de yok demokrasi de... Vahşi doğa bu, tek başına, dikkatlice savunacaksın kendini. Ben savunamadım. Biz savunamadık. Sadece şanssızlık... Ne kader ne ders çıkarılacak bir felaket ne ilahi adalet... Sadece şanssızlık. Benim başıma gelen sizi haklı çıkarmaz. Nedensellik ilişkilerini doğru kurun!"
Sayfa 337 - Nakarat: TenâhenkKitabı okudu
"XIX. yüzyılda, sanayileşmenin Haliç'e verdiği yeni çehre, hali vakti nispeten yerinde insanların daha temiz ve sakin muhitlere taşınmasına sebep olur. Yahudi cemaat yavaş yavaş, önce Galata civarına, sonra da Kurtuluş, Pangaltı, Şişli'ye göç etmeye başlar. Böylece Balat, XX. yüzyılın başında belirgin bir değişime uğrar. Daha sonra, 1942'de yürürlüğe giren Varlık Vergisi nedeniyle çok zor durumda kalan ve devlete olan güvenlerini yitiren çok sayıda Yahudi, 1948'de kurulan İsrail'e göç eder. Sonuçta Balat'ta, sinagogların yakınında yaşayan birkaç aileden başka Yahudi kalmaz.."
Mehmetçik Posof'ta, kar ve buz içinde, yurt savunmasında sınırı beklerken, İstanbul'da Fegara'dan giyinen, kaloriferli apartmanında yaşayan, yazları Büyükada'ya tatile giden ve bunların arasında Avrupa'daki cehennemden kaçıp Türkiye'ye sığınan insanlar da, hiç olmazsa savaşın yarattığı olanaklarla sağladıkları Büyük gelir ve kazançlarından fedakarlık yapmalıdırlar.
TÜRKÇÜLÜK DÜŞÜNCESİNİN MİSTİK ÖNDERİ (ATSIZ'IN FİKİRLERİ) ATSIZ'DA ÜLKÜ / MEFKÛRE: Atsız'ın ülkü ile ilgili en açık tanım ve izahları, 31 Ekim 1947'de, Kızılelma dergisinin 1. sayısında yayımladığı "Kızılelma” başlıklı makalesinin ilk paragraflarındadır. Ülküyü şöyle anlatıyor: "Bir milletin yürütücü kuvvetine
Reklam
356 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.