Hiçbir nesne duyulara gözüktüğü nitelikleriyle onu yaratan sebepleri ya da ondan doğacak sonuçları açığa seremez; keza aklımız da deneyimlerimizin yardımı olmaksızın olgusal durum ve gerçek varoluş hakkında hiçbir çıkarımda bulunamaz.
Tek kişide odaklanan güçlü sevgiden sakının;bu insanların bazen sandığı gibi,aşkın saflığının kanıtı değildir. Böyle her şeyi dışarıda bırakarak bir kapsüle hapsedilmiş-kendi kendisiyle beslenen,başkalarını umursamayan ve onlara bir şey vermeyen-bir aşk, kendi üzerine çökmeye mahkumdur. Aşk iki insan arasında parlayan bir tutku kıvılcımı değildir yalnızca; aşka düşmekle aşkın içinde ayakta durmak arasında sonsuz fark vardır. Aşk bir varoluş biçimidir, "vurulmak" değil "vermek"tir; bir tek insanla sınırlanmı ş bir eylem değil genel anlamda bir ilişki kurma biçimidir.
Reklam
Şu son günlerden önce, 'Varoluşma"nın ne elemek olduğunu hiç sezmemiştim. Ben de, deniz kıyısında. baharlık elbiseleriyle dolaşanlar gibiydim. Ben de onlar gibi "Deniz yeşildir, yüksekteki şu beyaz nokta bir martıdır," diyordum, ama bunun var olduğunu, martının bir "varolan-martı" olduğunu sezmiyordum; çünkü genel olarak varoluş kendini saklar. Varoluş şuradadır, çevremizdedir, bizdedir; bizdir, ondan söz açmadan iki sözcük söyleyemeyiz, ama ona dokunulmaz da. Varoluş üzerine düşündüğümü sandığımda, hiçbir şey düşünmemiş olduğumu söyleyebilirim; kafamın içi bomboştu ya da bir sözcük vardı yalnız; yani "varlık" sözcüğü vardı. Ya da düşündüğüm ...
Bir Miras Olarak ''Αρχη'' (Birdal Akar-Celal Sabancı):
''Miletos'tan önceki yüzyıllarda hep Homeros ya da Hesiodos gibi, yaradılış düşüncesine yaslanan şairlerin kurgulamalarıyla temellendirilen dünya ve evren varlığına, ilk defa Miletos'ta bilimsel yöntemle yaklaşılmış ve dolayısıyla varoluş üzerine yapılan tartışmaların yönü kozmogoniden kozmolojiye evrilmiştir.''
Sayfa 164Kitabı okudu
“Anlaşılan tüm varoluş ikilik üzerine, karşıtlıklar üzerine dayanmaktaydı; ya kadın ya da erkekti insan, ya gezgin göçebeydi ya da belli bir yere kök salmış yerleşik biri, ya mantığıyla davranan biriydi ya da duygusal biri. Hiçbir yerde nefes almak ve nefes vermek, erkek ve kadın olmak, özgürlük ve düzen, içgüdü ve us bir arada var olmuyordu, birini kazanmak için ötekisini elden çıkarmak gerekiyordu ister istemez, her zaman biri ötekisi kadar önemli ver arzu edilmeye değerdi!”
Sayfa 230Kitabı okudu
Varoluş -bu müphem, esrarengiz, azap verici, rüya gibi gelip geçici varoluş- meselesinin bizim için ne kadar büyük ve yakin bir mesele olduğu düşünülecek olursa, bir kimse onun diğer bütün meseleleri ve amaçları gölgelediğini derhal fark eder; -ve birkaç nadir istisna dışında bütün insanların bu mesele hakkında açık bir fikre sahip olmadığı, hatta ondan tamamen habersiz gibi göründüğü, fakat kendilerini bunun dışında her şeyle meşgul ettikleri; ya meseleyi doğrudan gözardı ederek ya da yaygın revaç bulmuş bir metafizik sistemin yardımıyla onu kabule hazır vaziyette ve tatmin olmuş olarak, günleri gün etmekten başka bir şeyi düşünmeksizin ve önlerindeki daha uzun günleri nadiren hesaba katarak yaşadıkları düşünülecek olursa- insanın ancak en uzak anlamda düşünen bir varlık olduğu fikrine ulaşabilir ve insanın düşüncesizliğinin yahut budalalığının emareleriyle karşılaştığında özel bir şaşkınlığa kapılmaz; bilakis sıradan bir insanın zihinsel yahut düşünsel görüş ufkunun, ne geçmiş ne gelecek bilincine sahip, bütün hayatları deyiş yerinde ise sürekli bir şimdiden ibaret olan hayvanlarınkinden çok da ileride olmadığını, arada öyle zannedildiği gibi geniş bir aralık bulunmadığını bilir.
Sayfa 33 - Say Yayınları
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.