... aynı dili konuşan insanların birbirini anlamaması, birbirinden nefret etmesi yirminci yüzyılın felaketlerinden birini acıklı bir biçimde ortaya koyuyordu.
Dünya çok büyüktü, üzerindeki orman uçsuz bucaksız değildi, başı da sonu da görünüyordu, Dünya ise uzayıp gidiyordu. İçindeki acı da Dünya gibi çok büyük ve sonsuzdu.
Reklam
Kişi yıllarca, on yıllarca uzun süreli acılardan geçer, kendi mezar tümseğini taş taş üstüne koyarak, yavaş yavaş yükseltir, sonsuza dek yok olma duygusuna doğru kendi içinde yürür, gerçeğin gücü karşısında boyun eğer.
... insan olma yolunun milyonlarca yıl sürmesine karşılık insanın insanlıktan çıkıp, bir adı ve özgürlüğü olmaksızın, kirli, zavallı bir hayvana dönüşmesi için topu topu birkaç günün yetmiş olmasına şaşırmıştı.
Hepimiz her şeyden önce insanız, anlıyor musunuz, insan, insan, in­san! En önemli şey, insanın insan olmasıdır, insanın piskopos, Rus, tezgâhtar, Tatar, işçi olması daha sonra gelir. Anlıyor musunuz, insanlar, piskopos ya da işçi, Tatar ya da Ukraynalı oldukları için iyi ve kötü olmazlar, insanlar insan oldukları için eşittirler.
... aşkın kömüre benzediğine, kızgınken yaktığına, soğuyunca elini kolunu is yaptığına ilişkin sözler aklına geliyordu...
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.