Halk toplulukları okuma haklarını almak için otoriteleri zorlarlar. Bizde de zorladılar. Ve bunun sonucu olarak Köy Enstitüleri kuruldu. Köy Enstitülerinin kuruluşu vatanda görülmedik bir iş oldu. Toprağın yüzü güldü. Vatan sathı canlandı. Cıvıl cıvıl. Yüzlerce binlerce toprak çocuğu Enstitülere geldiler akın akın. Kendi okullarını kendi elceğizleriyle kurdular. Beş yıl içinde yüzlerce inanmış toprak adamı bilgilerle, zanaatlarla köylerine geri döndüler. Bu inanmış toprak adamlarıyla kara güç arasında zorlu bir dövüş başladı. İftiralara kurban gidenler, vurulup öldürülenler oldu. Ama onlar yürüdüler. Bir ışık gibi yurdu bir uçtan bir uca sarıyorlardı ki… Karşılarına aşılmaz bir duvar çıktı ve her şey tersine döndü. Artık ağzına ve akla ne kötülük gelirse onlara yakıştırılıyordu. Vatan hiyanetliği karasını bile sürdüler onlara.
Aşağılık: Siyonist lider ve hâlâ o köpeğin izinden gidenler...
Fakat Avrupa'dan göç eden Aşkenazi Yahudileri için aynı şey söylenemezdi. Dışardan gelip misafir konumunda olmalarına rağmen ev sahibi Filistinli Arapların varlığından rahatsız oldular. Herzl'in şu ifadesi bu durumu gayet iyi açıklamaktadır: "Size, milletsiz bir vatan vermeye söz veriyorum".
Sayfa 77 - Nev Y.Kitabı okudu
Reklam
Okuma Hakkı (09.08.1959)
Halk toplulukları okuma haklarını almak için otoriteler zorlarlar. Bizde de zorladılar. Ve bunun sonucu olarak Köy Enstituleri kuruldu. Köy Enstitülerinin kuruluşu vatanda görülmedik bir iş oldu. Toprağın yüzü güldü. Vatan sathi canlandı. Cıvıl cıvıl. Yüzlerce binlerce toprak çocuğu Enstitülere geldiler akın akın. Kendi okullarını kendi elceğizleriyle kurdular. Beş yıl için de yüzlerce inanmış toprak adamı bilgilerle, zanaatlarla köylerine geri döndüler. Bu inanmış toprak adamlarıyla kara güç arasında zorlu bir dövüş başladı. İftiralara kurban gidenler, vurulup öldürülenler oldu. Ama onlar yürüdüler. Bir ışık gibi yurdu bir uçtan bir uca sarıyorlardı ki... Karşılarına aşılmaz bir duvar çıktı ve her şey tersine döndü. Artık ağzına ve akla ne kötülük gelirse onlara yakıştırılıyordu. Vatan hiyanetliği karasını bile sürdüler onlara...
Sayfa 14 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
"Vatanımızın bu tarihi köşesinde, mukaddesatına ve şanlı mazisine bağlı köylü vatandaşlarım! Huzur ve hürriyet dolu havasından milli ruhumuzu doldur­duğumuz bu topraklar üzerinde vekarla ve vazife aşkıyla yaşamakta olduğunuzdan şüphem yoktur. Tarihin Türk'e suratını astığı ve hayat ufuklarını kararttığı bir günde bu korkunç karanlıktan faydalanarak, medeniyelin mana ve meziyetlerini unutup da, namertçe gazabını üzerimize yağdırmaya koyulanlara nasıl bir ders vermişsek, bugün de aynı mukaddes topraklar üzerinde medeniyetin nurlu ufuk­larına doğru hızla ilerlememiz elimizdedir ve bizler bunu yapacağız. İnsaniyeti, ihtiraslarına ve küflü ideolojilerine kurban etmek isteyenler ve maddenin, menfaatin iğrenç merdivenlerine tırmanmak için mert ve şerefli bir milletin kanını içmek isteyen­ler nasıl hayal sükutuna uğramışlarsa, cehalet ve gerilik de yılmaz azmimiz önünde elbette dize geleceklerdir. Bizim en kutsal görevimiz hep vatan olacaktır. En büyük gayemiz, vatanı omuzlarımızda yükseltmek ve hür, mutlu bir vatan haline getirmektir. Biz, vatanımız üstünde milletimize ve hür insanlığa şerefle hizmet ettiğimiz sürece, sizler huzur ve mutluluk içinde çalışın, uykunuzu rahat uyuyun... İnsanlığı ve medeniyeti, düştüğü vahşet uçurumundan kur­taracak olan daima bizleriz..."
Bir solukta anlaşılır gibi.. :)
İnsanlık tarihi boyunca, toplumların yaşamlarında; beylik demagoglar, zamane uşakları, saray soytanlarıları ve sirk cüceleri, hecin devesi gibi yol alanlar, söylenenleri yapan adamlar, tipik mandacılar, sömürge psikolojisiyle yaşayanlar, idarecinin en kötüsüne talimli olanlar, korkaklıklarını gizledikleri için "kapalı ağza armut
Sayfa 78
Vatan Gazetesi (1884)
Gazete göçün meydana getirdiği tahribatı örneklemek için ise ilk göç dalgasında nüfusunu büyük ölçüde kaybeden şehirlere dikkat çekiyordu: İşte size ibretlik bir örnek Trebin (Trebinje), Ehlüne ve Tsazin (Cazin) kazalarıdır. Çok iyi bilirsiniz ki birkaç sene öncesine kadar bu kazalar İslam nüfusunun yoğunluğu ile parlak memleketler; içinde yaşayan Müslümanlar da nüfuzlu ve itibarlı adamlar idiler. Bir kimse Ehlüne ve Trebin hakkında söz açacak olsa, ilk sözü oradaki Müslümanların zenginlik, servet ve itibarlarına dair olurdu. Bugün o yerlerlerin hallerine bakınız ve ibret alınız. Nerede o eski parlaklık, nerede o zenginlik ve şöhret? Orada Müslümanların adı okunmuyor. Nasıl okunsun, göze çarpacak Müslüman kalmadı ki. Peki gidenler iyi mi yaptılar? Hem kendilerine hem memlekette bıraktıkları din kardeşlerine kötülük ettiler. Onlar mal mülklerini yok pahasına satıp dünyanın her tarafına dağıldılar. Birçoğunun elinde avucunda bir şey kalmayıp her türlü sefalete düçar oldular. Geride kalanları ise üzüntü ve karamsarlık içinde bıraktılar. Bu haller devam ederse en nihayet Bosna'da İslam varlığını yerinden sarsacak ve belki temelinden yıkacaktır..
Sayfa 58 - Yeditepe YayıneviKitabı okudu
Reklam
(iyi insanlar, iyi atlara bindileeeeer, gittiler)
Dünyanın en güzel hikâyesini anlatacağım: Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, bir Memiş Ağa varmış... Memiş Ağa değil de, Durmuş veya Satılmış Ağa... Hepsi bir... Evvel zaman da dediğimiz, pek yakın bir tarih, meselâ Birinci Dünya Harbi sonu... Bu Memiş Ağanın köyü, cenubî Anadoluda, düşman istilâsına uğramış, yanmış ve yakılmış
Sayfa 219 - BÜYÜK DOĞU YAYINLARI / İSTİKBÂLDE AT / NETİCEKitabı okudu
- İngilizler'e karşı savaşmak istiyorum. En yakın arkadaşım Kanal harekatında iken kucağımda şehit oldu. - Otur bakalım, Halit Mustafa. İntikam yani. - Öyle sayılır, komutanım. - Bak Mustafa, hepimiz askeriz. Asker demek, şahsi duygularından arınmış, ancak vatanı için çalışan, savaşan kimse demektir. Şahsi hareket edersek, nizam-intizam diye bir şey kalmaz. Seni gayet iyi anlıyorum. Ama kendin için değil, vatan için intikam almayı düşünmelisin. Zaman soğuk kanlı olma zamanıdır. Akıllı ve planlı bir şekilde hareket etmeliyiz. Bak kaç cephede savaşıyoruz.
Türklerin damarına bastınız. Söz konusu vatan savunması olunca canlarını hiçe sayarlar. Çünkü şehit olacaklarına inanıyorlar. Hem de yürekten. Sizin askeriniz ise işte görüyorsunuz, piramitleri geziyorlar, fuhuş içinde yüzüyorlar, bilinmez bir maceranın kollarındalar. Ya Türkler? Canlarını dişlerine takarak savunma için hazırlanıyorlar... General, Türk savunması kesinlikle geçilmez.
BU MİLLET NEDEN AĞLAR ÖNSÖZ Ben şair değilim. Fakat şiirin ne demek olduğunu bilenlerdenim... Çocukluğumdan beri şiire karşı içimde sonsuz bir alâka var!.. İlk ve orta mektep sıralarında okurken, kıraat ve Türkçe kitaplarındaki manzumelerin, şiirlerin hemen hepsini farkında olmadan ezberlemişim! Hafızamın zayıflığına, çok dalgın
31 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.