Vay bee.. Bu kadarını beklemiyordum gerçekten. Yani tamam bazı yerlerde nevrim döndü, ve gerçekten bazı yerlerinde hadi ya geçelim bu bölümü dediğim yerde oldu. Ama yazar beni öyle bir ters köşe yaptı ki. Üfff o neydi be? Tamam şimdi sonundaki bir kısmı anladım inkar etmeyeceğim ama hoca ile ilgili kısmı kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi. Ben çok daha farklı şeyler üretmiştim kafamda. Beni gerdiği yerler oldu, eğlendiğim yerler de oldu. Bir Türk yazar olarak kendisini gerçekten tebrik ediyorum. Hem bu kadar güzel korku yazıp, hemde eğlendirebildiği için. Keşke Anıl karakterini de fazla fazla görseydik. Helede Orkun... Ah benim nefessiz çiçeğim... Emre ise kitabın ana katakteriydi resmen diyebilirim. Hatta olmasını da çok isterdim. Çok şükür kitabın sonunda katakterin ismini öğrendik. Kafama aşırı takılan kısımdı:) Ay neyse çok uzattım. Konusundanda azıcık bahsedeyim. Bizim ana karakterimiz Edirne'de tıp fakültesi kazanıyor ve gidiyor. Fakat kazandığı okulda kadavra deşmeye başladığı zaman işlerin rengi değişiyor. Neden mi? Çünkü kadavralar onunla konuşup, ona zarar vermeye başlıyor. Peki bizim karakterimiz neler yapıyor, bunun sebepleri ne? Eh okuyun ve görün. Ama benim gibi gece okumayın yoksa aha da bu şekilde uyuyamıyorsunuz...
--- Spoiler İçermez ---
Dostoyevski'nin kusursuz bir romanı Ezilenler. Kurgu çok başarılı. Kitabın ilk sayfasından ortasına, ortasından da son yaprağına kadar her sayfadaki olaylar ve duygusallık çok güzel birbiriyle örülmüş, ilişkilendirilmiş ve sürdürülmüş. Özellikle kitabın son sayfasına gelindiğinde, olayların üzerindeki giz perdesinin
Şermin yaşar ile tanışmamız 16 öyküsüyle DELİ TARLA adındaki kitabı oldu.
Öykü kitaplarına elim pek gitmez. Her kitaba başlarken çok dikkat ederim. Özelliklide karakteri bol olan kitaplarda. Uzun bir roman tanıştığınız karakter ile biter, ama öykü kitaplarında her öyküde birden fazla karakter olduğunu düşünürsek hiç de azımsanmayacak bir karakter sayısı çıkar. Korktuğum başıma gelmedi. Zorluk yaşamadan okudum. Özellikle şu öykü güzeldi diyemem her birinin duygusu farklı. Güldürüyor, kızdırıyor, hüzünlendiriyor, vay be dedirtiyor.
Bence sizde ŞERMİN YAŞAR ile tanışmalısınız. Araya birkaç kitap aldıktan sonra Gelirken ekmek al kitabı ile yazarı okumaya devam edeceğim. Size iyi okumalar.
O Kadar Yorucuydu Ki Kitap Boyunca Sırtımda Buzdolabı Taşıdım…
Herkese Merhaba. Beyza Alkoç’u liseye giden kuzenimle sohbet ettiğimiz bir esnada “En sevdiğin yazar kim?” diye sorduğumda tanıdım. Ve kendisini araştırdığımda Wattpad yazarı olduğunu öğrendim. Tamam ben de o yaşlarda Das Kapital falan okumuyordum fakat yine de birisi bana en sevdiğim yazarı sorduğunda Sabahattin Ali diyebiliyordum hiç değilse.