Home
Search
What to Read?
Sign In
Sign Up
Shopping
Explore
Books
Authors
Readers
1000Kitap Android ApplicationFREE – Download from Google Play
1000Kitap iOS ApplicationFREE – Get it from App Store
©2024 · 1000Kitap Web Application · 2.37.24
"Öyleyse kim kurtaracak beni var olmaktan?" diye giriş yapan bir kitap üzerine yazılacak yazıya daha etkili bir giriş yapmak mümkün değildir diye düşünüp bu konuda kendimi zorlamıyorum.
Hayatımda hiçbir kitabı okumayı bu kadar beklemedim, bunun iki sebebi var. Birincisi insanı huzursuzluğa sürükleyecek kadar pahalı, ikincisi ise
#spoiler#
Güdü, dürtü ve Ahlak kavramlarını yerliyerine oturtma ihtiyacını duyuran bir hikaye.
Cinselliğin de yemek içmek gibi giderilmesi gereken bir ihtiyaç olmasından bahsediyor. Bahsetmesine bahsediyor ama yemek,içmek gibi de bakılamıyor toplumda cinselliğe. Yevgeni bu ihtiyacını gidermek için bir bayan aradığını birileriyle paylaşırken
Sayfa 86, Alıntı’nın kitabın arka kapağına yazılacak değerde olması...
Kitabın arkasındaki alıntıyı incelememe eklemek istedim. Bukowski’yi bir kez daha sevme nedenim insanlardan bu kadar uzak bir karakterinin, insanları bu kadar iyi tanıdığını kanıtlamasıdır bu kitabında. Sayfa 86’daki ve arka kapaktaki alıntı şöyle:
Bir kadın olarak doğmuş olsaydım, kesinlikle orospu olurdum. Erkek olarak doğduğum için sürekli kadınları arzuladım, ne kadar aşağılardaysan o kadar iyidir. Buna rağmen kadınlar- iyi kadınlar- beni hep korkuttu; çünkü onlar ruhunuzu ele geçirmek isterler sonunda, peki o zaman benden ne kalırdı geriye korumak isteyeceğim? Açıkçası fahişeleri, düşmüş kadınları arzu ettim, çünkü ölüdür onlar ve serttirler, sizden hiçbir şey beklemezler. Çekip gittikleri zaman hiçbir şey kaybetmezsiniz. Öte yandan bütün bunaltıcı bedellerine rağmen yumuşak, iyi kadınlara da hasret çektim. İki türlü de kaybettim. Güçlü bir adam her ikisinden de vazgeçerdi. Ben güçlü değildim. Böylece kadınlarla, kadın düşüncesiyle uğraştım durdum.
Neden olmasın? Uzun süredir üzerinde çalıştığım bir proje var ve bende satış stratejisi olarak bu iş modeli üzerine kafa yoruyorum. Bugün Whatsapp, Netflix, Amazon, Spotify gibi uygulamalar geldiği noktalar itibariyle rakamlarını telaffuz bile edemeyeceğimiz değerlere ulaştıysa bunda iki sebep vardır. Öncelikle ilk ve kesin olan sebep nokta atışı yapıp insanlık için bir problemin çözümünü sağlamak ve sonuç üretmek. İkinci kısım ise olmazsa olmaz değil en azından bu şirketler için çünkü zaten büyüyecekleri belli olan bu şirketler için bu abonelik sistemi çok da önemli değildir, tabi yüksek oranda kar sağlamak istemiyorlarsa. Bugün Amazon bile edilen bu karın derdine düşüp abonelik üzerine iş modeli geliştiriyorsa bizlerde abonelik ekonomisini göz ardı etmemeliyiz. Klasik bir hesap kültürü vardır. 1mn abonem olsa 1 dolardan yapar 1mn dolar diye evet bu sisteminin hala değeri vardır eğer gerçekten çözüm üreten bir sonuç üretebilirsek. Çünkü whatsapp bizler için iyi bir ihtiyaçtı ve başladığı yıllarda 1 dolar gibi cüzi bir abonelik sistemi sayesinde değerini 2014 yılında 19 milyar dolara sabitlemiştir. Başarı kesinlikle piyango değildir. Umut her zaman vardır. Sörf yapmak zor spordur. Eğlencelidir fakat çok zordur. Küçücük umut ışığı olmasa tüm acemiler bu spordan vazgeçerdi. Ama başaranlar vazgeçmeyip çalışanlardı.
Bir buçuk yıl önce bu kitapla karşılaşmamı sağlayan bütün o tesadüfler silsilelerine teşekkür ederim, belki de hiçbir tesadüf bu kadar hayatımı değiştirmedi. Okuduğum o an da, aslında uzun süredir aklımın bir kenarında olan ama bir türlü ilk adımı atamadığım vejetaryen hayatın kapısından ben de girmiş oldum. Öncelikle kitap 1927'de yazılmış o yüzden bu kitabı okurken bilimsel kanıt beklentisine girmemeli okur çünkü henüz dünyamızda bu konularla ilgilenen kişi sayısı çok azken Sadık Hidayet aslında kendi tarzının çok fazla dışına çıkarak yazdığı bu kitap günümüzde bile okunmaya değer nitelik taşıyor. Ne de olsa bilimsel veriler değişkendir ama benden yüz yıl önce doğmuş bir insanın vicdanıyla benimki aynı cümlede buluşabilir. Kitabı okurken altını çizdiğim bir çok cümle vardı ama ben bu yazıyı aralarından en sevdiğimle bitirmek istiyorum "Hiç kuşku yok ki, insanlar yedikleri hayvanları bizzat kendileri kesmek zorunda kalsalardı çoğu et yemekten vazgeçerdi. "
Kaç yıl beklerdi kalan gideni?
Ya da giden kaç yıl sonra dönerdi.
İnsan,
Ne kadar kaçabilirdi kendinden?
Ve her kaçışında ne kadar kendinde bulurdu kendini...
İnsan, ne zaman vazgeçerdi...
“Suç nedir? Ceza nedir? Amaca ulaşmak için her yol mübah mıdır? Raskolnikov haklı mıdır? Asıl suçlu Raskolnikov mu? toplum mu? Kişi işlediği suçta haklı olmasına rağmen acı çeker mi? Vicdan azabının suçlu üzerindeki etkisi nedir? Suçun aydınlatılmasında psikolojik veriler önemli midir? Suçlunun suç işleme esnasındaki psikolojisi nasıldır? Gibi
Jurnal 2’yi geç bitirdim biraz çünkü hem aceleci davranmamak adına hem de araya ekstra durumlar girdiğinden ötürü fakat kitap küçük küçük bölümlerden oluştuğu için kaç günde bittiğinin bir önemi yok açıkçası.
Ana tema olarak ayırmak gerekirse ; birinci kısım aşık olduğu kadına yazdığı mektuplar ve tutkulu bir Meriç; ikinci kısım ise fikir
