Fahrenheit 451. Neil Gaiman'ın önsözü, Harold Bloom'un sonsözü ve dahası yazarın da birkaç cümle ile katkıda bulunduğu bu kitap hakkında "Söylenecek ne kaldı ki?" diye düşündüm içimden. Kitaplar sayfalarının arasında bulacağınız şeylerle ilgilidir. Her okuyucu farklı şekilde etkilenir ve bambaşka çıkarımlarda bulunur. Yani! Aslında söylenecek çok şey var. Basit haliyle sanki dünya tersine dönmüş de bunu gören Ray Bradbury birkaç öyküyle yetinmeyip bunu bir romana dönüştürmüş, kitapların yazılma değil de yakılma çılgınlığını gözler önüne sermiş denilebilir. Ama yine de söylediğim her şey eksik kalacak. İyisi mi siz bi an önce sayfaları çevirmeye başlayın...
Birkaç söz..
İnsanoğlu geçmişten günümüze daima tanık olduğu olayları, ruhsal durumunu, düşüncelerini, deneyimlediği maddi ve manevi tüm olayları nesilden nesile aktararak ortak bir tarih oluşturmayı amaç edinir. Bazıları mağarada başlayan görsel sanatla, bazıları destan gibi sözlü sanatla, bazıları da "KİTAP" gibi yazılı bir sanat ile bunu yapar. Peki biz ne zaman mutlu olmak uğruna insanlığın değerli sanatı kitaplardan vazgeçtik? Tehlikeli bir silah misali onları yakarak mermileri boşalttığımız gibi aptalca bir fikre kapıldık?
Son olarak çıkardığım dersler sadece bu kitap ile ilgili değil, bu kitabın ardındaki Bay Bradbury ile de ilgili. Umursamak. Tamamiyle umursamak. Özellikle de kitapları... Ve bir kitabı asla kapağına göre yargılamamak.