Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Kalçalarımı avuçlayarak açımı değiştirip, hassas noktayı tekrar tekrar okşadı aletiyle. Bıkmadı yorulmadı, aklımın kontrolünü kaybettiip de ben yeteneğimle gelene dek yavaş yavaş düzdü beni. İçimdeki her şey esrik ürpertilerle titreşir ve ben Gideon'ın altında sarsılırken çığlıkların bastırılması için omuzunu ısırdım. Bağrının derinliklerinden gelen bir homurtu koyuverdi, ıstırapla zevk karışımı bir şeyleri anlatan hırıltılı bir sesti bu..
TEREKE Daha ben ölmeden paylaşın Sabrım zamanım karımın olsun. İşte boş cüzdanım cebimde Oğullarıma kalsın. Dostlara bıraktım türküleri, Gözlerimi delikanlılara. Hayallerim hepsine yeter, Bolca dağıtılsın kızlara. Gövdemi şölen ettim böceklere, Mezarıma milyonlarca dolsun. Özgürlüğü duyardı saçlarım Bütün şairlere selam olsun.
Reklam
Meşhurdur ki: Bir zaman İslâm kahramanlarından ve Cengiz'in ordusunu müteaddid defa mağlub eden Celaleddin-i Harzemşah harbe giderken, vüzerası ve etbaı ona demişler: "Sen muzaffer olacaksın, Cenab-ı Hak seni galib edecek." O demiş: "Ben Allah'ın emriyle, cihad yolunda hareket etmeye vazifedarım, Cenab-ı Hakk'ın vazifesine karışmam; muzaffer etmek veya mağlub etmek onun vazifesidir." İşte o zât bu sırr-ı teslimiyeti anlamasıyla, hârika bir surette çok defa muzaffer olmuştur.
Sen bakma bu kadar hüzünlü şeyler yazdığıma, ben çok gülerim. Ve gülerken hiç kimse yalan olduğunu anlayamaz.”
“evet belki bağırdım fazla haklı olmaktan evet belki fazla sert fazla politik ve kaba ama bunu biz yaptık ikimizin marifeti ben yazdım sen okudun artık hepsi senin suçu bana atamazsın çekip gidemezsin aramızda yaşanan her şey yalanmış gibi”
Sayfa 103
"Bir insanın “ben hem Müslümanım, hem tasavvufçuyum” demesi öyle mantıksız bir şeydir ki... Aklını kullanan herkes tasavvuf ile Kur’an’ın zıt olduğunu görür ve kabul eder. Bunu kabul edemeyenler; bizim gelenekçiler, cemaatçiler, birtakım ilahiyatçılar ve tasavvufçulardır. Kısacası “atalarının dini”nin etkisinden kurtulamayanlar…"
Sayfa 204
Reklam
Çok gençken ben de Trophonius'un mağara­sında gülmeyi unutmuştum, yaşım ilerleyince gözlerim ha­kikati görür oldu ve yine gülmeye başladım, o günden beri de bunu bırakmadım. Hayatın anlamının ekmek parası ka­zanmakta, amacınınsa yüce divan üyesi olmakta yattığını, sonra zengin bir kızı elde etmenin aşkların en ateşlisi, pa­raya sıkışınca yardımlaşmanın dostluğun en yüce göstergesi olduğunu, çoğunluğun doğru olduğunu söylediği her şeyin erdem olduğunu, nutuk vermenin şevklendirici, 10 rbdı ceza yemeyi hiçe saymanın yüreklilik, akşam yemeğinden sonra afiyet olsun demenin samimiyet, yılda bir kez komünyon ayinine gitmenin Tanrı korkusu olduğunu artık görüyordum. Bunu gördüm ve güldüm.
gerçek acıtmaz beni Güne sabah namazı arkası yazı dersiyle başladım. @be- hiyemalkoc heyecan verici bir alıştırma getirmişti derse. Bir Didem Madak şiirinin her dizesini okuyor ben de iki dakika içinde alt satırlar yazıyordum. Sonucu çok sevdik ikimiz de: “Düşündüğünüz kadar iyi bir insan de- ğilim ben. Kalbim o kadar temiz, niyetlerim o kadar
Hz. İsa (a.s.)
Ben Allah'ın izni ile ölüleri diriltmekte hiçbir zorluk çekmedim; fakat ahmakları tedavi etmekte cahil kaldım.
Sayfa 174 - Destek Yayınları
Ne zaman bu pınara su içmeye gelsem pınarın kendisinin de susamış olduğunu görürüm ve ben onu içerken o da beni içer.
Reklam
Bir pelenirim yok, uçamıyorum belki ama, bitip tükenmez bir sabrım ve gelecek güzel günlere inancımla, ben de bir super kahramanım.
Büyücü Virgil kendini parça parça doğrattı, bir kazana attırdı ve sekiz gün kaynattırdı, bu işlemin onu gençleştirece­ğini umuyordu. Birini başına gözcü koydu, gelip geçenlerin kazana bakmasına engel olacaktı. Gözcü merakına yenildi ancak daha çok erkendi, küçük bir bebek olan Virgil bir ci­yaklamayla ortadan kayboldu. Ben de kazanın içine, haya­tın ve tarihsel gelişimin kazanının içine fazla erken bakmış olmalıyım ve büyük olasılıkla hiçbir zaman çocuktan öte bir şey olamayacağım.
Toplumu bir arada yaşatan, yazılı olmayan kurallar dizisi burada yok. Nihilist bir dönemden geçiyoruz; sadece ben ve çevrem değil, herkes böyle. Kimse hayatından memnun değil. Herkes derin bir huzursuzluk içinde kıvranıyor; daha iyi bir hayata ulaşmak istiyor ama o yeni hayatın ne olduğunun da farkında değil. Tarifi yok; dolayısıyla toplumun mitolojisi ve ideali de yok. Bu yüzden bir nehrin suları bizi önüne katmış götürüyor. İnsanlar akıntıdan kurtulmak için kıyıdan sarkan dallara tutunmaya çalışıyorlar. Kimi din dalına tutunuyor, kimi milliyetçilik, kimi Kürtçülük; kimi ise nihilizme gömülüyor."
Masallarda her insan için bir ilksel imge vardır, yeterince aranırsa bulunur.
Şu dilber, tıpkı Pamuk Prenses'teki Kraliçe gibi, en güzel ben miyim diye soruyordur aynaya. Ömründe bir an bile huysuzluk ve titizlenmekten vazgeçe­meyen cadaloz, boyuna "o kadar tokum ki, tek yaprak istemem, mee, mee" diye meleyen keçinin burnundan düşmüş gibidir…
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.