"Benden ne istediklerini bilmiyorum," dedi. "Ya da kim olmamı istediklerini. Herkes kendin olmanı söylüyor ama aslında ciddi değiller ve ben artık çok yoruldum..." Sesi titredi. "Yetersiz olmaktan bıktım. Bıktım işte... Yalnız olduğumdan değil. Yalnızlık umurumda değil. Ama burası..." Parmakları gömleğinin önünde düğümlendi. "Burası acıyor."
Bir el çenesini kaldırdı.
"Bana bak, Henry,” dedi yabancı. Oysa adını sormamıştı bile.
Henry başını kaldırdı ve adamın ışıltılı gözlerine baktı. Orada dumana benzer bir şeyin kıvrılıp büküldüğünü gördü. Yabancının vahşi bir güzelliği vardı. Aç ve keskin. Zümrüt yeşili gözleri, Henry'nin üstünde dolaştı.
"Mükemmelsin," diye fısıldadı, başparmağıyla Henry'nin yanağını okşarken.
Sesi ipek gibiydi, Henry o yumuşaklığa ve dokunuşa teslim olur gibi oldu. Adam elini aniden çekince delikanlı, az kalsın dengesini kaybedecekti.
"Acı güzel olabilir,” dedi adam bir duman bulutu üfleyerek. "Dönüştürebilir. Yaratabilir."
"Ama ben acı çekmek istemiyorum," dedi Henry boğuk bir sesle. “Ben…”
"Sevilmek istiyorsun."
Sayfa 324Kitabı okuyor
"Eğer ben karşınıza huysuz, suratsız, kötü düşünceler besleyerek, öfkeler ve kıskançlıklar içinde, şaşkın hâlimle gelseydim ne olurdu? Bana olan sevginizden eser kalır mıydı? Ben aynı zamanda işte tam böyle biriydim. Bu aslında beni sevmediğiniz, sadece size benmişim gibi gösterdiğim o çocuğu sevmiş olduğunuz anlamına gelmez mi?"
Sayfa 25 - ProfilKitapKitabı okuyor
Yaklaş
Ve ben, yasak meyvenin çürüdüğü daldayım
Okyanuslara kırgın deli bir kumsaldayım
Sayfa 81Kitabı okuyor
bana yasakladığın şeyleri kendin yapman beni çok kötü etkilemişti. o nedendir ki dünya benim için üç farklı yere ayrılmıştı. birincide, yalnızca benim uymam gereken, buna rağmen bir türlü uyum sağlayamadığım kurallara göre ben, yani köle yaşıyordu. ikinci dünyada sen yaşıyordun. benimkinden çok uzak olan ve kendi kurallarınla yönettiğin, emirlerine itaat edilmediğinde ise sinirlendiğin bir yerdi burası. üçüncü dünyada ise kurallara uymak zorunda olmayan mutlu ve özgür insanlar yaşıyordu. her zaman utanıyordum çünkü bunlar bana özel emirlerdi. bazen sana kafa tutuyordum, ki bu da sana karşı gelme cüretinde bulunduğum için utanç vericiydi. bazense emirlerini yerine getiremiyordum çünkü senin kadar güçlü, istekli ve yetenekli değildim ama sen bu emirleri yağdırırken bunu hiç umursamıyordun. bu en büyük utanç kaynağıydı. bunlar bir çocuğun düşünceleri değil, hisleri sonucu ortaya çıkan tepkilerdi.
"Gitmek mi yitmektir, kalmak mı?” artık bilmiyorum…
Yerini yadırgayan eşyalar gibiydim ya ben hep!
Ve inançlı, gitmenin bir şeyi değiştirmediğine.
Bilemem, belki bu yüzden
Ben sana yanlış bir yerden edilmiş,
Bir büyük yemin gibiydim…
Beni hep aynı yerimden yaralayan o eve
Yine de döneyim, döneyim istedim.
Ah benim sesimle;
Söylesem de, inanmazlar
Benzemiyor çünkü bir dile.
Döndüğüm, döndüğüm ama döndüğüm
Döndüğüm bu sema sensin, döndüğüm.
Sen benim kara ömrüme vuran
Suyumu harelendiren sevincimdin…
Onu sevebileceğinin en yücesiyle sevdin.
Titreme daha fazla kalbim!
Bağışla kendini artık onu da…
Bırak gitsin, bırak gitsin.
O senin en ezel gününden kaderin.
Sen onu nasılsa bin kere daha…
Seveceksin. 
Birhan Keskin
SİYONİST TEMELLER
Siyonizm kavramı ilk kez 1885 yılında Viyanalı Yahudi yazar Nathan Birnbaum tarafından kullanılarak kutsal topraklarda Yahudi nüfus yoğunluğunu oluşturmak ve Yahudiler için siyasi bağımsızlığı ve devleti kurmayı hedefleyen bir amaç olarak ortaya atılmıştır.
Siyasi siyonizmin kurucusu ise günümüzdeki İsrail devletinin öncüsü olan Theodor
Ben burada kalır ve yılanla mücadele etmek için elimden geleni yaparım.Ama bu ,çok başlı bir canavar.Birini keserseniz ,yerine üç tane daha çıkıyor.
Ben
Ne yok olmak istiyorum
Nede var olmak istiyorum
Ben ne istiyorum benden
Kalbimi dinliyorum olmuyor
Aklıma kalbimi şaşırtıyor
Ben beni orta yerden çatlacak
Az kaldı...
Ben de baktim..
Dimdik bakıyorum ona. Bu, varlığı ile beni titretmiş, bana korkular ve acılar denizinde yüzme kursu hediye etmiş bu adama..
Sayfa 329Kitabı okudu
“Hayat, hiçlikten varolmuş her şeydir.”
