Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Mümin kulu nafile ibadetle Allah Teala’ya yaklaştıran mertebenin büyüklüklüğüne şu hadis-i kudsiden daha açık bir delil bulunamaz: “Kulum bana nafile ibadetlerle durmadan yaklaşır; nihayet onu severim. Bir kere de onu sevdim mi, artık ben o kulumun işiticeği kulağı, göreceği gözü, kuvvetle kavrayacağı eli ve yürüyeceği ayağı olurum, (fena şeyleri dinlemekten, fena şeylere bakmaktan, helal olmayan şeylere el uzatmaktan, fena yoldan yürümekten onu korurum). Eğer benden bir şey dilerse onu veririm, bana sığınırsa muhakkak onu himaye ederim.” (Buhari).
GECEYE KARŞI MÜDAFAA I Hayır, ben varım, yalnız ben, İster dursun, ister aksın suları. Bana başka başka şekiller gösteriyor, Vücudumun sonsuz arzuları.
Sayfa 241Kitabı okudu
Reklam
''Birader! Aşık olmak başkadır maşuk olmak yine başka. Dürdane'ye ben âşığım! O da beni sevseydi âşığın en mesudu ben olurdum. Fakat sevmediği için aşkımın sona ermesi gerekir mi? Hele özellikle beni sevmedi diye, sevdiğime düşman olmak elimden gelir mi? Mademki ben onu seviyorum, onun sevdiklerini de severim. Aksi takdirde ben âşık değil, bencil bir zalim olmuş olurum.''
Sayfa 119 - İş bankası kültür yayınları türk edebiyatı klasikleriKitabı okudu
İnsan ya kendi kendine konuşur ya kendi kendine yazar. Kendi kendine konuşmayı makbul saymazlar. Oysa ne fark var ki arada? . Yaşamak her şeye rağmen bir iz bırakmaktır yeryüzünde. -Ben de yaşadım, sizin kadar!- . Kim bir defterde benim adımı geçirmek lüzumunu hisseder ki? . İnsan eşya almayı sevmese de boşluklar zamanla doluyor, sonra bir
“Her kim Ben’im velî bir kuluma düşmanlık ederse, Ben ona karşı harb îlân ederim. Kulum, Bana en çok kendisine emrettiğim farzları îfâ ederek yaklaşır. Farzlara ilâveten işlediği nâfile ibâdetlerle de yaklaşmaya devâm eder; nihâyet Ben onu severim. Kulumu sevince de Ben âdeta onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli ve yürüyen ayağı olurum. Ben’den ne isterse mutlaka veririm, Bana sığınırsa onu korurum.” (Buhârî, Rikâk, 38)
“Her kim bir dostuma düşmanlık ederse, ben ona karşı harb ilân ederim. Kulum, kendisine emrettiğim farzlardan, bence daha sevimli herhangi bir şeyle bana yakınlık sağlayamaz. Kulum bana (farzlara ilâveten işlediği) nâfile ibadetlerle durmadan yaklaşır; nihâyet ben onu severim. Kulumu sevince de (âdeta) ben onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli ve yürüyen ayağı olurum. Benden ne isterse, onu mutlaka veririm, bana sığınırsa, onu korurum.” (Buhârî, Rikak 38)
Reklam
2.Cilt
En sevdiği malı Allah rızâsı için veren sahâbîler arasında, Hz. Ömer’in faziletli oğlu Abdullah’ın ayrı bir yeri vardır. İbni Ömer hazretleri çok zengindi. Kölelerinin, câriyelerinin hesabı yoktu. Bu câriyelerden Dümeyne adlı çok güzel bir kıza gönlünü kaptırmıştı. Bilindiği üzere câriye, alınıp satılan bir nevi mal durumundadır. Abdullah İbni Ömer “Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça, en iyiye eremezsiniz” âyetini hatırlayınca, Dümeyne’yi hemen âzâd etti ve onu mülkünden çıkardı. Daha sonra da âzadlı kölesi büyük âlim Nâfi` ile evlendirdi. Hulefâ-yı râşidînin beşincisi diye meşhur olan Ömer İbni Abdülaziz hazretleri çuval çuval şeker alır, fakirlere dağıtırmış. Ona: - Böyle yapacağına para dağıtsan olmaz mı? diye sormuşlar. O da: - Ben şekeri çok severim. Onun için sevdiğim şeyi infâk etmek istedim, demiş.
Severim ben o adamı, özgürdür ruhu ve kalbi. Bu yüzden göstericisidir başı sadece kalbinin yolunu, sürükler kalbi onu mahvolmaya.
Kulum bana nafile ibadetlerle durmadan yaklaşır, nihayet ben onu severim. Kulumu sevince de (adeta)ben onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli ve yürüyen ayağı olurum. Benden her ne isterse onu mutlaka veririm; bana sığınırsa, onu korurum.”
Ebû Hüreyre(r.anh) şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: ​ "Allah şöyle buyurdu: Her kim beni tanıyan ve ihlâs ile bana ibâdet eden bir kuluma düşmanlık ederse, ben de ona harb i'lân ederim. Kulum bana, kendisine farz kıldığım şeylerden daha sevgili olan bir şeyle yaklaşamaz. Kulum bana nafile ibâdetlerle de yaklaşmaya devam eder. Nihayet ben onu severim. Ben kulumu sevince de artık onun işitir kulağı, görür gözü, tutar eli, yürür ayağı mesabesinde olurum (ve bu organlarıyla meydana gelmesini arzu ettiği bütün dileklerini veririm). Diliyle de her ne isterse muhakkak onları da kendisine ihsan ederim. Bana sığınmak isteyince de muhakkak kulumu sığındırır, korurum. Ben yapmasını dilediğim hiç birşey hakkında, mümin kulumun canını almaktan ettiğim tereddüt gibi tereddüt etmem. O ölümü istemez, ben de onun kötülüğünü istemem."
Reklam
(Allah onları sever, onlar da Allah'ı severler... (5/54)) (353) Ebü Sa'id el-Meyheni'ye,“Allah onları sever, onlar da Allah'ı severler.” âyeti okunduğu vakit şöyle dedi: “Allah, hakkıyla onları sever. Çünkü O, yalnız kendi Zâtı'nı sever. Yani, O, Küll'dür. Varlıkta O'ndan başkası yoktur. Sadece Zâtı'nı, Zâtı'nın fiil ve tasniflerini sevenin sevgisi, Zâtı'nı ve Zâtı ile ilgisi olması bakımından Zâtı'na tâbi olanları sevmenin ötesine geçmez. Buna göre onları sevmekle yalnızca kendini sevmiş olur.Allah'ın kullarını sevmesi hakkında zikredilen lafızların tamamının tevil edilmesi gerekir. Bunun mânası, kalbinden perdeyi kaldırır, kalbi ile Allah'ı görür ve o kulunu kendisine yaklaştırır. Onun sevdiğini sevmesi, ezeli iradesine taalluk ettiği vakit ezeli, kulun kalbinden perdeyi kaldırmaya nisbetle de sebebinin hâdis olması ile hâdistir. Nitekim hadis-i kudside Allah, “Kulum nafile ibadetlerle bana yaklaşmayı devam eder, tâ ki ben onu severim.” buyurmuştur. Kulun, nafilelerle Allah'a yaklaşması kalbinin temizlenmesine, perdenin kalkmasına ve Rabbine yaklaşmasının husulüne sebep olur. Bütün bunlar, Allah'ın işi ve lütf u keremidir. İşte Allah'ın sevmesi bu demektir. (el ihya, IV/346)
Sayfa 180Kitabı okudu
Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:" Allah cc. şöyle buyurdu: Kim benim bir veli kuluma düşmanlık ederse ben de ona harp ilan ederim. Kulum kendisine farz kıldığım şeylerden daha sevimli bir şeyle bana yaklaşamaz.Kulum nafile ibadetlerle de bana yaklaşmaya devam eder, ta ki ben onu severim. Sevince de artık onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli, yürüyen ayağı olurum. Benden isterse muhakkak ona istediğini veririm.Bana sığınırsa muhakkak onu korur ve kollarım."
Sayfa 43 - Buhari,rikak 38Kitabı okudu
96. Ebû Hüreyre radıyallâhu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem, “Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur” dedi: “Her kim (ihlâs ile bana kulluk eden) bir dostuma düşmanlık ederse, Ben de ona karşı harb ilân ederim. Kulum kendisine farz kıldığım şeylerden, daha sevimli herhangi bir şeyle bana yakınlık kazanamaz. Kulum bana (farzlara ilâveten işlediği) nâfile ibadetlerle durmadan yaklaşır, nihayet ben onu severim. Kulumu sevince de (âdetâ) ben onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli ve yürüyen ayağı olurum. Benden her ne isterse, onu mutlaka veririm; bana sığınırsa, onu korurum.” Buhârî, Rikak 38
1.012 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.