Yaşar Kemal
Yaşar Kemal anlatıyor: "Yaşar Kemal ilk defa 'yazı' denilen şeyle karşılaşmıştır. Şöyle anlatır: "Bir gün köye bir çerçi geldi. Köylü kadınlara istediklerini borca veriyor, bir deftere de yazıyordu. Sanırsam sekiz yaşındaydım. Çerçiye sordum, bu yaptığın ne, diye. Yazı olduğunu, sonra okuyup unutmayacağını söyledi. Artık okula yazılacak, üç ayda okur yazar olacak, bir daha da söylediklerimi unutmayacaktım. Bizim köyde hiç okur yazar yoktu. (Bir saat uzaktaki) Burhanlı köyü öğretmeni Ali Rıza Bey’di. Mehmet’le huzuruna çıktık. Ben, dedim okumaya geldim. Olur dedi öğretmen. Ama senin ayakkabın, kafa kağıdın var mı? Yok. Kalem defter? O da yok... Giysiler yırtık pırtık... Ben başladım, ben dedim, üç ayda okur yazar olur, sana fazla zahmet vermem. Yemini billah ettim ki üç aydan çok başına bela olmayacağım. Adamla uzun bir tartışma... Öğretmen bana kafa kağıdının gerekirliğini, ayakkabısız olmayacağının sebebini bir türlü anlatamıyordu. Sonunda bana yirmi beş kuruş verdi, git dedi, kendine defter kalem al. Beni de bir sınıfa soktu. Bir de Alfabe verdi. Alfabede nar resimleri vardı. Ömrümde, daha öyle şiirli bir büyüye rastlamadım. O gün bütün defteri karaladım. Ne kadar harf varsa, hepsini durmadan yazdım. Akşama defterde karalanmadık hiçbir yer kalmamıştı. Üç ay sonra artık gazete bile okuyor, dağlara taşlara, bulduğum kağıtlara, duvarlara yazılar yazıyordum.” (Aktaran: Handan İnci, Milliyet Kitap, Mart 2015) *** Saygı ve sevgiyle...
Kitaplar
Bir adam anlatıyor ve bir avukat dinliyor: Karımı 1998'in sonbaharında kaybettim…Yedi senelik evliliğimizin iki senesini kanser tedavisi için hastanelerde geçirmiştik. Karım, her evlilik yıl dönümümüzde ikimizin fotoğrafını çerçeveler, “Bunlar bizim hayatımızın gölgeleri” derdi.. Öldüğünde, yedi tane resmimiz vardı. 97'nin bir gecesinde onu aldattım. Oysa ona sürekli onu ne kadar çok sevdiğimi ve sonsuza kadar sadık kalacağımı söylerdim. Ölmeden iki hafta önce yine aynı şeyi tekrarladım. Tuhaf bir gülümsemeyle baktı bana ve sadece “Biliyorum” dedi. İzmir'e kar yağdığı gün, yani bir ay önce, evdeydim. Fotoğraflarımıza bakıyordum yine… Her çerçevenin altında bir harf olduğunu ilk kez o gün fark ettim. A.R.K.A.S.I.N. Gerisi için yılları yetmemişti. Ama sanırım “Arkasına bak” yazmaya filan niyetlenmişti. Hemen çerçevelerin arkasına baktım. Hiçbir şey yoktu. Sonra bir şey dürttü beni, hepsini teker teker söktüm. İnanabiliyormusunuz, her birinin arkasından bir mektup çıktı! Geçirdiğimiz her sene için sevgi dolu sözler yazmıştı. 1997'deki resmimizin içinden çıkan zarf ise simsiyahtı. Ve içinden şu sözler çıktı: “14 Mart 1997/ Gözlerin bana başka birine dokunmuş gibi baktı Söylemene gerek yok, biliyorum…” 2002'deyiz. Onu kaybedeli 4, aldatalı 5 yıl oluyor. İçim acıyor şimdi. Çünkü kadınlar biliyor, hissediyor.. Sadece paylaşmak istedim. Sana boş gözlerle bakıp seni seviyorum diyenin sevgisinden şüphe et. Çünkü; Aşk sessiz, sevgi dilsizdir Gerçekten de hissediliyor, yanında yakınında olmasa bile, kilometrelerce uzağında olsa bile, sevmesini bildikten sonra varlığı da yokluğu da hissedilebiliyor.
Reklam
Calinti Incelemeler
Uzun zamandir sitede eskisi kadar aktif degildim, bugun kucuk bir inceleme turuna ciktim ve neler goreyim! Arkadaslar, kimse kimseyi incceleme yazmak icin zorlamiyor! Calinti yazacaksaniz yazmayin daha iyi! Aslinda ilgili sahsiyetin incelemelri altinda gerekli aciklamalari yapip tum calinti incelemelerini kaldirmasini rica ettim ama beni
İbretlik vakalar
Pakistanlı Dr. İşân Hüseyni. Doktor İşân çok zor ulaşılan bir doktordur. Yaptığı büyük hizmetlerden dolayı uluslar arası uçuşlar yapıyordu. Dr. İşan kendi anlatıyor: “Bir kere uçakla bir şehirden başka şehire gidiyordum. Ancak havada bir arıza oluştu ve yıldırım çarpması sonucu uçak en yakın havaalanına inmek zorunda kalmıştı. Bu havaalanınında
İlhan Berk
ADLANDIRMAK ÖLÜMDÜR Anlatıyor her şey Her şey, her şey ay gözleyen Babil'le başladı. Adlar onu izledi. Adlandırınca, her şey sıkıcı oldu. Sessizlik bozuldu. Büyük sessizlik. Diyorsun tarihte hayvan adlarına hiç rastlanmaz. Çiçek adlarıyla seslere de... Sesler ki... her şeydir. Unutmam her şey dünyanın bir ucundan tutuyordu. Baktım zaman
Allah'ın Sevmediği Amel ZULÜM
Allah'ın Sevmediği Amel ZULÜM Zalim:Haksızlık ve zulüm eden, kötü kıyıcı, merhametsiz, gaddar kimse demektir. Zulüm:Haksızlık, eziyet, işkence, baskı, adaletsizlik demektir. Zulüm: bir şeyi kendine ait olmayan yere koymak, sınırı aşmak doğru davranmamak, günah işlemektir. Mazlum:Zulüm görmüş, zulme, haksızlığa uğramış kimse
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.