Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Narsisist kişi, bir yandan için için aşağılık duyguları yaşarken, bir yandan da kendisine hayranmışçasına davranır. Açık ya da üstü kapalı biçimde kendisini över, bu övgünün başkalarından da gelmesini bekler ve hatta onları buna zorlayıcı davranışlarda bulunur. Kendisini eleştirmeye kalkışan insanları kötü niyetli ve düşman olarak algılar. Eleştirilerin içeriğini geçersiz kılacak gerekçeler bularak yine kendi doğruluğuna inanır. Diğer insanlara sürekli kusur bulur ve onları küçümser. Aslında küçümsediği kendi gerçek benliğidir. Buna karşılık, olduğunu sandığı ve olmak istediği imajı gerçekleştirdiklerini sandığı kişilere karşı hayranlık geliştirir. Çünkü kendisini onlarda bulduğu görkemle özdeşleştirir ve gerek kendisinden gerekse yücelttiği bu insanlardan abartılmış bir biçimde söz eder. Ne var ki, yeterince veri olmaksızın hayranlık geliştirdiği kişilerin kendileri de genellikle narsisist nitelikler taşıyan insanlardır.
Narsisist insan kendisiyle bir tür sevgi ilişkisi içerisindedir. Çünkü yalnızdır. İnsanlarla birlikte olduğunda da yalnızdır, ama onlarla ilişki halinde olduğu sanısındadır. Gerçek anlamda ilişki, zaman zaman ortaya çıkabilecek sorunların "işbirliği" ile çözümlenebileceğini öğrenmiş olmayı içerir. Narsisist insanlar işbirliğini öğrenememiş kişilerdir. Çünkü yalnızca kendi görüşlerinin doğruluğuna inanır ve diğer insanların duygu ve düşüncelerini anlamak için çaba göstermezler.
Reklam
Peki bu durumda Talat Bey niçin Fitnat Hanım'a gerçek ismini ve kim olduğunu söylemiyordu? Niçin o zavallı kızcağızı böyle bir merakta ve böyle bir karanlıkta bırakıyordu? Evet, bu Talat Bey'in aklına gelmemiş değildi. Fakat korkuyordu, utanıyordu, cesaret edemiyordu. Bir de yukarıda denildiği gibi bu sırrın ifşa edilmesinin kıza nasıl tesir edeceğini bilmiyordu. Daha münasip bir vakit, bir fırsat bekliyordu.Bu vakit, ne vakit gelecekti? Heyhat, bir kara günde!
Sayfa 59 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Çeviri : Ömer Aslan, VI. Basım: Şubat 2020Kitabı okuyor
❝ Yüzleşme..
Filistin’in üstüne solmadı renkler ona yönelen sindirici saldırılarla ve imha planlarıyla. Ancak halkımız onca yazılan söylenen resmi tarihte yalnız bırakıldı ve o savaşta her daim bedeni kendi toprağıyla besledi. Filistin halkının önündeki sabah güneşinin ışıltısını silip atmaz, o ışıltılara dolanlara sayfalar yetmez, kalemler taşımız mürekkepleri dolup taşar, damlar kılıçlardan ve kıvılcımlardan alevlenir. O insanların ruhu eser yeri sararak, sudaki o cevherin sureti bu insanlarındır... verilen emirler etkilemedi yüce olanları etraflarında kızartır gerçekleri. Bu da doğacak çocuklarımıza yetecek kalbe çöken adımlar gerçek et ve kemiğe bürünerek dönecek. Ellerim sav sözlerle Filistin’in kızaran suretinin etrafında alemin önünde ve dudak resminde halkın durumunu etkiler olduğu gibi olmaz ruhlardan renkleri yaratır ve cesareti bir çok mekânda iz bırakır bu alemde. Şimdi o özgür devleti soruyorum, halkın o özgürlüğü nasıl özleyip beklediğini, nasıl bu gerçeği halktan gizlediğini ve halktan bütün bu güzelliği... halkımız bu acıyı içti ve içtiğiyle uzaklaşmadı umuttan görünen adaletle zafere ulaşır bugün kendisine onaylayana kadar insanların sınırını meşruluğun şekliyle. Bu durum ne zaman bitecek?! Bütün yollara dökülen güzel kanlarla.
Sayfa 55 - E-KitapKitabı okuyor
"Şu an daha şefkatli birkaç kelimeye mi ihtiyacın vardı?” diye sırıttım. "Belki," dedi gizli bir sırdan bahseder gibi gözlerini kaçırarak. "Bu yüzden bazen senden pek hoşlanmıyorum." Sahte bıkkınlığına kısık bir kahkaha atıp yapay bir şekilde duda- ğımı büktüm. "Senin için gidip biraz süt ısıtmamı ister misin?" "Sana şarap fıçısını getirmemi ister misin?" diye İlahi Lorddan beklenmeyecek bir belden aşağı vurma girişiminde bulundu. Elimi inanamayarak ağzıma bastırdım ama yine de kahkahami tutamadım. "Bu gerçek bir espriydi haberin olsun! Hem de iğneli bir tane. İşte şimdi gecem güzelleşti!"
su yeşili, dedim. kirpikleri yüzüne döküldü. eski bir pembe, göğüslerinden kâküllerine yürüdü. parmakları ürperdi. görünmeyen bir uzaklık saçlarını omuzlarından kaldırdı. değişiyor sanırım, dedi. akşam olurken keder yeşili oluyor. yalnızlığa bakarken buz yeşili. bahçelerin buğulandığı zamanlarda tomurcuk yeşili. ışık düşünce tirşe bir gökyüzü oluyor. ağlayınca acı bir yeşil dünyayı damla damla zamanın dışına götürüyor. göz işte. alın çizgin ne renkse o da o renk. sesin ne renkse, avuçlarındaki boşluk ne renkse. pencerendeki arzu, eşiğindeki gerçek, uykundaki çocuk ne renkse, gözlerin de bütün bunların rengine boyanıyor. bir gün toprak yeşili, bir gün turna yeşili, bir gün sararan otlar yeşili, bir gün yeşeren otlar yeşili. bana öyle geliyor ki biz bütün rengimizi sevgiden ve sevgisizlikten alıyoruz. kalp mi, gönül mü, bazen şaşırıp kalıyorum bu hâzineye isim vermekte. biliyor musun, insan tanrısını içinde taşıyor ama hep uzaklara dua ediyor.
Reklam
ANLAR Eğer, yeniden başlayabilseydim yaşamaya, İkincisinde, daha çok hata yapardım. Kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım. Neşeli olurdum, ilkinde olmadığım kadar, Çok az şeyi Ciddiyetle yapardım. Temizlik sorun bile olmazdı asla. Daha çok riske girerdim. Seyahat ederdim daha fazla. Daha çok güneş doğuşu izler, Daha çok dağa tırmanır, daha
Bilişsel Davranış Terapisi iki aşamada incelenebilir. İlk ba­samağı fonksiyonel analiz olarak bilinir. Bilişsel davranış terapisti, kişiye hangi inançlarının problemli olduğunu belirlemesi konusunda yardımcı olur. Bu aşamada terapist hangi durum, duygu ve düşüncelerin kişinin uygunsuz davranışiarına yol açtığı anlar. Bu safha hasta için zor olmakla birlikte bunun sonunda kazanılan içgörü ve kişinin kendini keşfetmesi çok önemlidir. Bilişsel Davranış Terapisi'nin ikinci aşaması, belirle­nen olumsuz davranışlara yöneliktir. Bu safhada kişi daha sonra gerçek yaşamda kullanacağı yetenekleri öğrenir ve prova eder. Bu genelde aşamalı bir işlem olup kişi amacına süreç içinde adım adım ulaşır. Her bir basamakta ana he­def daha az sıkıcı ve daha çok başarılabilir hale gelir.
Genelde nitelikli yahut niteliksiz okurlar yazarlara hayran olurlar. Derin bağlar beslerler o yazarlara karşı. Fakat ben okurlara,gerçek ve entelektüel okurlara da hayranlık duyanlardanım. En az saygın bir yazar gibi büyürler gözlerimde. Onların okudukları kitapları okumak için sabırsızlık duyarım öylesine bir hayranlık bu..
Sıradışı bir durum olduğunda insanlar her zaman bir şeyler uydururlar ve o saatten sonra neyin gerçek neyin kurgu olduğunu bilmek tam anlamıyla mümkün değildir artık.
Reklam
240 syf.
8/10 puan verdi
·
13 saatte okudu
Güzel bir kişisel gelişim kitabı ile geceyi noktalamak istedim.Bu kitap, baştan sona her okuduğunuzda farklı bir farkındalık bilincine geçmeniz üzerine yazılmıştır.Sizlere muhteşem kuantum dünyasının kapılarını açarak bilinç ve bilinçaltının ne olduğunu öğreterek özgüveninizi kazanmanızı, fobilerinizden kurtulmanızı, ilişkilerinizdeki sorunları düzeltmenizi, sağlık ve bereket dolu bir yaşam sürmenizi sağlayacaktır. Sizlere gerçek uyanışı getirecek ve bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır bu kitap sayesinde.Kitabı okuduktan sonra sen, hayatın neresinde olduğunu fark ederek, dilediğin hayatı kendin için inşa edeceksin. Hayallerini gerçekleştirecek, mutluluğa ulaşacaksın. Bu kitap sana içinde bugüne kadar sakladığın özünü verecektir. Kolay anlaşılır ve yalın bir dille yazılmış olan bu eserin akıcılığına kapılıp kendini bulacağından hiç şüphem yok. Yazarımız 44 yıllık deneyimlerini bizlere bu kitap aracılığıyla aktarmak istemiştir. Bugüne kadar girmiş olduğu seanslarındaki danışanlarının hayatlarından açıklayıcı örnekler vererek bizlere kendi yolumuzda kendi ışığımızı bulmamız adına ve farkındalıkta kalmaya niyetli her bir yaşam yolcusuna bu kitabı bir armağan olarak sunmak istemiş. Bizlere de okumak ve okuduklarımızı hayatımıza katarak yolumuzda doğru bir şekilde ilerlemek düşer. Ben keyif alarak okudum, herkesin de muhakkak okumasını tavsiye ediyorum…
Uyanış Zamanı
Uyanış ZamanıŞebnem Tacigut · Olimpos Yayınları · 2020140 okunma
“Bu programla ilgili sadece tek bir sorun var,” dedi yüksek sesle Martin. “Benim halihazırda biriyle randevum var.” Kızın gözlerinde hayal kırıklığı okunuyordu. “Hasta bir arkadaşa refakat etmen lazım sanırım?” diye sırıttı. Martin “Hayır, gerçek bir randevu, bir...” deyip duraksadı. “Bir kızla buluşacağım.” Martin iyi geceler dilemeden önce kızlarla birkaç dakika çene çaldı. Doğrudan eve gitmedi; gece nöbetlerini tuttuğu ağacın altında durup başını kaldırdı ve bir pencereye doğru bakıp mırıldandı: “Randevum seninleydi Ruth. Onu senin için sakladım.”
Bunlar çok tatlı..
"İşte. Sağlam bir yumruğun hangi kısmını anlamamıştın?" "Gerçek gibi görünmesini sağlamak zorundaydım." “Ben gerçek gibi görünmesini sağladım ve bunu yapmak için sana vurmak zorunda değildim.” “Kan akıttın. Bu anlaşmamızın bir parçası değildi." Sanırım kaburgamı kırdın." Will'in suratı hâlâ kaya gibiydi. Sonra birden sırıttı. “İyi iş çıkardın.”
Önsöz
Kapitalist sistemin özüyle değil, görüntüsüyle ilgilenen post-modernist düşünce tarzıyla hesaplaşmak zorunludur. Çünkü bir taraftan postmodernizm, sosyal bilimler, kültür bilimleri ve felsefe alanında marksizmi bir numaralı düşman ilan etmiştir; öte yandan, özgürlükçü olduğunu iddia etmektedir. Bu nedenle, hem Marks'ın düşüncesini açıklamak istedim, hem de postmodernizmin özgürlükçülüğünün göstermelik olduğunu göstermeyi gerekli gördüm.
ceylan yayınlarıKitabı okudu
Sorunun yalnızca geçim sıkıntısı olmadığını; gerçek yenilginin dili ve düğmeleri ilikli bir yalnızlık olduğunu; gökyüzüne giden yolun küçücük bir pencereden başladığını; eşyalara yenilen insanın dik duramayacağını; büyük duvarların tek tek tuğlalardan örüldüğünü; yapan insanın isteyen insan olduğunu, yaşayarak bir kez daha görüyor ve anlıyorlardı.
Kırmızı Kedi Yayınevi, 2014Kitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.