Kendini önce başkalarına kabul ettirmelisin ki biz de kabul edebilelim. Bunun için de belki önce ölmelisin. Unutulmalısın. Unutulan herkesin hatırlanması için ne kadar zaman geçiyorsa, o kadar zaman geçirmelisin mezarda. Orada bile acele etmemelisin. Senden önce ölüp, senden önce unutulanlar ve daha hatırlanmayanlar var. Dur bakalım, dur hele. Sıranı bekle.
Bugün yaşayan Müslümanlarda tuhaf biçimde bir Ebu Talib kompleksinin yansıdığına şahid oluyoruz. Ebu Talib kendisi için "atalarının dininden döndü derler" diye kelime-i şehadeti getirmekten kaçınmıştı. Şimdi bir başka biçimde bazılarımız tıpkı Ebu Talib'in yürüttüğü mülahazalar içinde bulunuyoruz ve adeta onun gibi Resulullah (sav)'a "Sen doğru söylüyorsun, Allah birdir" diyoruz da, iş teslim olmaya gelince, Ebu Talib nasıl atalarının dini “uğruna teslim olmaktan kaçındıysa, biz de sanki atalarımızın diniymiş gibi baktığımız bir takım "ilmî safsatalara" bakarak teslimiyetten kaçınıyoruz. En azından yaptığımız, bu "ilmi safsatalarla" İslâm'ı telif emeye kalkışmak oluyor. Vaktiyle bizim tiyatro konusunda yapmayı denediğimiz gibi.
Sayfa 33
Reklam
Dili olan, vaatlerde bulunabilen, kapıya dayanmış ölümlerinin bilincinde olan hayvanlar olabiliriz. Fakat biz aynı zamanda kendimizi olağanüstü deliliğin muazzam yelpazesi içerisinde konu ederek tanımlamış hayvanlarız: depresyon, kaygı, obsesyonlar, fobiler, bağımlılıklar, paranoyalar, kendimiz hakkında duyduğumuz şüphelerle kuşkular, gerçekdışılığa ve kendini önemsiz görmeye dair hisler, görkemlilik ve insanın evrensel önemine dair hisler. Bu hayatımızın ortak deveranıdır. Semptom yelpazemizde diğer bütün hayvanları solladık.
Varlığımın bu ıstıraplı ve kıymetli parçasını yok edecek gücüm de yok.
"Dünyada iki tür insan vardır"derdi Yargıç Sullivian. İnanmaya meyilli olanlar ve olmayanlar bu duruşma salonunda biz inanca değer veririz neye inanılırsa inanılsın.
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.