İki kurucu aile ve onların eskiye dayanan savaşı...Başkan ve Kurucunun büyük babaları, barışı sağlamak adına on altı yaşına girmiş genç kızları, kendi seçtikleri ile evlendiriyor ve böylece iki aile arasında barışın kalmasını sağlıyorlar. Evlenen gençlerin bu konu hakkında asla söz söylemelerine izin verilmiyor. Yine öyle bir yılda Başkanın oğlu Bishop ve Kurucunun kızı Ivy evlendirilirler, fakat bu durumdan tek çıkarı olan Ivy'in önceden ailesiyle planlamış olduğu ihanetti; Ivy plan için gerekli olan bilgileri aldıktan sonra, eşi Bishop'u öldürecek ve ailesi de sırasıyla Başkanı öldürecekti. Hani sen bi plan kurarsın, yok şu gün şunu yapıcam, yok bunu yapıcam diye ama karşına öyle bi şey çıkar ki sen yapmaktan vazgeçmek değil de, yapamazsın. Vicdanın el vermez sana. Ivy, intikam ateşi ile çıktığı yolda, kendi hayatını mahvederek geri döndü. Sevdiği adamı öldürmektense, kendini öldürmeyi daha uygun görerek canını hiçe saydı. Yaşadıkları yerde bir suçluya en iyi ceza vermek idam etmek değil de, onların yaşadığı yeri çevreleyen çitin arkasına sürmek. Çünkü onun arkasında ne olduğunu kimse bilmiyor ve oraya atılan haklı ya da haksız olan mahkumlar, en fazla şanslı ise bi kaç gün yaşıyor değilse zaten ilk günden kaybediyor. Ivy hatası sonucu çitin arkasına atıldı ve ben yıkıldım Meraktan hemen ikinci kitaba başladım, distopya tarzı her zaman sevdiğim bir tarzdır, okurken kendimi resmen açlık oyunlarında hissettim Onu da çok seviyorum ve bu seri de birazcık ona benziyor. Birinci kitap çok gıcık bir şekilde bitti, umarım ikinci kitap beni tatmin eder