2. Merhale
Bu yeni hâlimde dokunma duygusu ortadan tamamlyle kalkmış­ tır. Bir ağacın en küçük ayrıntısını kavramak için dikkati ona doğru çevirmek kâfi geliyor. Eğer kaba bir ifadeye cesaret edebilirsem, de­ rim kl, ben görüşümle dokunuyorum. Bu garip âlemde ışık ile hava, organlarımızın ihtiyacı olan yegâne gıdadırlar... Dokunma duyusun­ da olduğu gibi, tatma duyusu da ortadan kalkmıştır. Aynı zamanda [burada] faydasız olan midenin gereksiz hale gelmesiyle bedenimiz hafifçe bir şekil değişikliğine de uğramıştır... Görme duyusu değiş­ miştir. Eşyanın doğrudan doğruya ışığına nüfuz ederek onların giz­ lisini görmek melekesi ortaya çıkmıştır. Fakat benim en çok hoşu­ ma giden ve aynı zamanda beni ürküten şey, başkaları [bir fikir gön­ dermeyi] istediği zaman, onların düşüncelerini işitmek melekesidir. Bu, benim için yepyeni bir melekedir... Dünya üzerinde iken karan­ lıkta kalan sezgiler (intuitions), burada o kadar kuvvetli bir halde be­ lirmişlerdir kî, bu yoldan meydana gelen iç duyguları, hemen hemen bizim günlük hayatımızın duyuruşları halindedir.
"Doğada hiçbir şey diğerinin mülkü olmadığından, doğanın bilgeliğinden iyice uzaklaşan insanın bugün geldiği aşama işte tam da bu. Birbirinin tapusunu talep etme. Ardından gelen ve sürekli yaşamak zorunda olduğu hüsranla."
Reklam
Arnavut Metin'e ben "Diamond Tema olamazsın!" demedim Hikâye o ya. Adamın birinin pek hayırsız bir oğlu varmış. Edepsizliğinden ötürü babası "Sen adam olamazsın!" dermiş. Bizimkine de bu söz pek dokunurmuş. Kaçmış evden. Okumuş da okumuş. Felsefe, tarih, bilim falan. Kaçtığı kasabaya bu defa youtuber, aman, kaymakam
Paranoyak hezeyanlar ile paranoid fikirler arasında bir fark daha vardır. Paranoyada ben ile Öteki birbirinden tamamen ayrıdır, ama bir şizofrenin paranoid düşüncelerinde bu sınır pekala bulanıklaşabilir. Öteki şizofrenin içindedir, tam bir ayrım mümkün değil gibidir. Şizofren, düşünce ve duygularının kendisinin olmadığına, oraya bir şekilde dışarıdan yerleştirildiğine, hatta bunların başka birinin deneyimi olduğuna bile inanabilir. Oysa paranoyak özne kendi içinde değil dışında hareket eden dış güçler görür ve kendi düşüncelerinin zihr len çalınmış yahut oraya yerleştirilmiş olduğu gibi bir fikrehiç yer yoktur. Dolayısıyla ben ile Öteki arasındaki yarık muhafaza edilir ki bu da paranoyağın temelde masum olduğu anlamına gelir: suçlu olan daima başkalarıdır, mesela bir komşu, CIA ya da Devlettir.
Sayfa 97-8
280 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 6 days
Stephan King / Azrail Koşuyor “Yarın öğlen av başlıyor. Bu yüzü unutmayın!” Yıl 2025. Amerika’da kâbus gibi bir düzen hâkimdi. Ülkeyi yönetenler büyük bir sınıf farkı yaratmışlardı. Halkın çoğu yoksuldu. Televizyon programları insanların para için hayatları üzerine bahse girdiği bir platform haline gelmişti. Ben Richards da o çaresiz adamlardan biriydi. İşsizdi, parasızdı ve ümitsizdi. Hasta kızının tedavi olması gerekiyordu. Ben’in yapabileceği tek bir şey vardı: Koşucu programına katılmak ve bir milyon dolar kazanmak. Yarışmanın amacı onu öldürmekle görevli Avcılar’dan kaçmak ve otuz gün boyunca hayatta kalmaktı, hem de gezendeki hemen herkes onu seyrederken ve ele vermeye çalışırken… Acaba şimdiye dek kimsenin sekiz günden daha fazla hayatta kalamadığı yarışmayı Ben Richards kazanabilecek mi? Acımasız sistemi yenebilecek mi? Sonucu ne olursa olsun, Ben bu ölüm kalım oyununda sonuna dek gitmeye hazırdı. Azrail Koşuyor, film izliyormuş hissi veren akıcı ve sürükleyici anlatımı ile sınıfsal ayrımlara, sosyal farklılıklara, dünyanın en zengin insanlarının bireyselliğine, acımasızlığına, dünyanın adaletsizliğine ve bir yandan da düzene yönelik ince vurguları ile içinde bulunduğumuz sistemi durup bir düşünmemizi sağlıyor. 1987 yapımı "The Running Man" isimli bir uyarlaması da mevcut izlemeden önce okuyunuz efendim. Ekonomist Profesör Paul Samuelson demiş ki; "Bir ülkede fakirlerin bebeklerinin içeceği sütü, zenginlerin köpekleri içiyorsa o ülkede kapitalizm hakimdir."
Azrail Koşuyor
Azrail KoşuyorStephen King · Altın Kitaplar · 20211,006 okunma
Kur'an Neden Türkçe'ye Çevrildi? Tersten bir soru bu sorunun yanıtı aslında! Kur'an-ın Türkçe okunmasından kimler ve neden şikayetçi? Çünkü din kitaplarının anlaşılır bir şekilde okunması korkunun ölümü demektir. Korku ölürse din ölür, din ölürse dinden yarar sağlayan din satıcılarının çıkarı kesilir. Her okulun karşısına
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.