Zeytindağı
Zeytindağı’nın tepesindeyim. Lût Denizi’ne ve Gerek Dağları’na bakıyorum. Daha ötede, Kızıldeniz’in bütün sol kıyısı, Hicaz ve Yemen var. Başımı çevirdiğim zaman Kamame’nin kubbesi gözüme çarpıyor. Burası Filistin’dir. Daha aşağıda Lübnan var; Suriye var; bir yandan da Süveyş Kanalı’na, öbür yandan Basra Körfezi’ne kadar çöller, şehirler ve hepsinin üstünde bizim bayrağımız var! Ben bu büyük imparatorluğun çocuğuyum. Çıplak İsa, Nâsıra’da marangoz çırağı idi; Zeytindağı’nın üstünden geçtiği zaman, altında, kendi malı bir eşeği vardı. Biz Kudüs’te kirada oturuyoruz. Halep’ten bu tarafa geçmeyen şey, yalnız Türk kağıdı değil, ne Türkçe ne de Türk geçiyor.
Sayfa 41 - Pozitif
" Bence, gerçekten büyük insanlar, büyük acılar çekmek zorundadır.. "
Sayfa 330 - Türkiye iş Bankası yayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Alışkanlıklar, günlük davranışlarımızın yaklaşık %40’ını oluşturuyor. Bu tespite göre insan, hayatının neredeyse yarısını bir bakıma otopilotta geçiriyor. Bu yüzden alışkanlık yönetimi büyük önem arz ediyor. Alışkanlıkların nasıl çalıştığını anlamak, DNA’larıyla oynayıp şekillendirmek ve kendi istifademiz için kullanmayı öğrenmek, tatminkâr ve meşru bir hayat sürmek için elzemdir.
Reiner Maria Rilke şunları kaleme alıyor: "Dedelerimiz için evin, çeşmenin, iyi bilinen kulenin, şahsi takım elbiselerinin, mantolarının hâlâ çok büyük bir kıymeti ve ehemmiyeti vardı; neredeyse her eşyada belirli bir şahsiyetin bir parçası, her birinde insani bir şeyler muhafaza ediliyordu. Bugün bize Amerika'dan gelen, herhangi bir anlam ve değerden yoksun, hayat yanılgısı yaratan eşyalar yığılıp durmakta... Amerikan tarzı ev, Amerikan elması veya üzümü ile atalarımızın umudunu ve düşüncelerini taşıyan ev, meyve ve üzüm salkımı arasında hiçbir ortak nokta yoktur..." (Muzot'tan Mektuplar).
Bakteri ve virüsleri yenmemizi sağlayan biyoteknoloji, aynı zamanda bizzat insanların kendisini eşi benzeri görülmemiş bir tehdide dönüştürüyor. Doktorların hızla teşhis koyup yeni hastalıklara tedavi önermesini sağlayan araçlar, orduların ve teröristlerin daha korkunç, kıyamet alameti gibi hastalıklar yaratmasına da imkan sağlıyor. Öyle ki insan türünü gelecekte tehlikeye atacak büyük salgınların, acımasız bir ideolojinin takipçisi insanların bizzat kendi elinden çıkması işten bile değil. İnsan evladı­nın doğal salgınlar karşısında çaresiz kaldığı çağ, muhtemelen sona erdi. Ne var ki o günleri mumla arayabiliriz.
“Ne yazık ki, çiçeklerle olan sürekli beraberliğimize rağmen bir canavar olmaktan sadece bir adım uzakta olduğumuz gerçeğini de gizleyemeyiz. Bir koyunun derisini yüzerken içimizdeki kurt, dişlerini ortaya çıkarır. İnsanların, on yaşında canavar, yirmi yaşında deli, otuz yaşında başarısız, kırk yaşında şarlatan, elli yaşında ise bir günahkâra dönüştüğü söylenir. Bizim için doğru kelime ise “açlık”tır. Kendi dertlerimizden başka hiçbir şey kutsal değildir. Etrafımızdaki tapınaklar birbiri ardına yıkılırken sunaklarımız korundu… En büyük olan tanrımızdı ve para da peygamberimiz. Doğayı rahatsız eden maddeyi yok etmemizle övünürüz ama asıl maddenin bizi köleleştirdiğini unuturuz.”
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.