Yazarın, "Neredeyse Sıradan Bir Aile" ve "İyi Komşular" adlı kitaplarını okumuş, çok beğenmiştim. Özellikle "Neredeyse Sıradan Bir Aile" çok satanlar listesine hızlı bir giriş yaparak yazarı zirveye taşımış. Bir Aile Trajedisi'den son derece umutluydum. Yanılmadım..
Kitaba başladığım andan itibaren hikayenin içinde buldum kendimi. Abartılı ve uzun betimlemelere, geniş tasvirlere sahip çoğu romanın aksine, su gibi okunan çok akıcı bir kitaptı.
Kitap birkaç karakter arasında dönüşümlü ilerliyor. Özellikle aralarında bir karakterin yaşadıkları beni bir hayli üzdü. Parasız ve işsiz olmasından sebep düştüğü boşluk, bu düşüşün kendi hatası olduğunun farkına varmasıyla yaşamış olduğu ruhi bunalım ve çaresiz kalmasıyla yapmış olduğu hatalar o kişiyi işin içinden çıkılması güç bir duruma getiriyor. Bir insanı ne yaşadığını bilmeden eleştirmek ne derece doğru bilmiyorum fakat yazar ara ara hukuk sistemini eleştirerek kurguya yedirmesi bana Dostoyevski'nin Suç ve Ceza kitabını anımsattı.
Uzun zamandır bir günde 400 sayfalık bir kitap bitirmemiştim. Elbette bu benim değil yazarın başarısı.
Uzun lafın kısası, benden geçer not aldı. Keşke her okuduğumuz kitap böyle güzel olsa, bizler de vaktimizi boşa harcamasak.