Birinci paragraf yanlış. Diğer ikisi doğru. Anlamlandırma Felsefenin işi
Bilim, doğayı anlamlandırma felsefesidir. Bilim, doğanın olabildiğince yalın bir edebiyatla anlatılması işidir. Canlıları, doğayı anlamada ve anlamlandırmada, bilimsel çıkarımlara, araştırmalara güveniriz.
Sayfa 725 - Evrensel Basım YayınKitabı okuyor
*** Bazı insanların mayası öyle yoğurulmuştur ki, duyguları harekete geçtiğinde kanları cilt altına doğru hücum eder ve böylece içsel devinim dışsal olanda zuhur eder. ***
Sayfa 238 - Alfa yayınları, 2020, 1.baskıKitabı okuyor
Reklam
Cinsel Eğitim
Anne babaların en çok merak ettikleri konulardan biri, çocuklara ne zaman, nasıl ve kim tarafından cinsel bilgiler verilmesi gerektiğidir. Bu çocuğun sağlıklı gelişimi için gerçekten önemli bir konudur. Doğru zamanda verilen, gerçek ve yeterli bilgi çocuğun sağlıklı cinsel gelişim göstermesinin yanı sıra, onu yanlışlardan ve korkulardan da koruyucu olur.
Sayfa 73 - AlfaKitabı okuyor
Adorno: Yanlış hayat doğru yaşanmaz!
İnsan, ne kadar iyi niyetli, samimi, inancına bağlı olursa olsun eylemlerinde varlığının anlam, değer ve hakikatine dair gerçek bir sorgulama yapmadığı takdirde adaletsizlik, zulüm ve haksızlıkla sonuçlanan eylemlere vücut vermekten kaçınamaz.
Sayfa 9 - Onto Yay. 2. Baskı: Mart 2020
Ahlaka ontolojik temel sunmada en revaçtaki aday ahlaki natüralizmdir. Ancak natüralist bir dünya anlayışı ile iyi-kötü gibi değerler ve doğru-yanlış gibi görevler bağdaşmamaktadır. Bunlar daha çok teleolojik, yani bir amaca sahip dünya görüşüyle bağdaşmaktadırlar. Hiçbir hayvana katil demediğimiz gibi, natüralist dünya görüşünde hasbelkader evrimleşmiş bir başka hayvan olan homo sapiens sapiens'e de katil ve kötü dememiz için bir gerekçemiz yoktur.
Sayfa 393 - İstanbul YayıneviKitabı okudu
Gün gün yazıyorum! (4. Gün)
Birçoğumuz bir şeyler yazıyoruzdur ya da önceden yazmıştır. Bize yeterli gelmediği veya kişisel hikayemizi yansıtmaktan çekindiğimiz için paylaşamadığımız yazılarımız muhakkak vardır defter sayfaları arasında. Biz bu mükemmelliyetçilik prangasına takılı kalırken unuttuğumuz bir şey var: bir işte mükemmel olmak için başlamak lazım! O ilk adımı atmadığımız müddetçe -yaptığımız iş her ne olursa olsun- mükemmele ulaşamayacağız. Yazmak noktasında ise metinlerimizi okutmak mükemmele ulaşabilmemiz için önemli. Onları kimseye okutmadığımız sürece kendimizi olduğumuzdan iyi ya da çok daha kötü bir seviyede görmeye meyletmemiz olağan. Olduğumuzdan kötü bir seviyede sanmamız, içimizdeki yeteneği ortaya koymamızı engellerken; çok daha iyi olduğumuzu düşünmemiz, kendimizi geliştirmemize mani olabilmekte. Metinlerimiz, okuyucusunda karşılık bulduğu kadar başarılıdır. Anlatmak istediğiniz şey ne kadar sıra dışı ve etkileyici olursa olsun onu doğru biçimde anlatamazsanız hiçbir değeri yoktur. Doğru üslubu bulabilmek için çekingenliği bir kenara bırakıp yazılarımızı olabildiğince çok okuyucuya ulaştırmamız gerekiyor. Unutma! Okuduğumuz çoğu yazar, o ilk adımı atabildiği için ismi günümüzde hâlâ anılmaya devam ediyor. ... Kendime, her gün kısa da olsa bir şeyler yazma sözü vermiştim ve bugün 4. gün. Yorum ve eleştirileriniz benim için kıymetli. Yazmak için konu tavsiyelerinizi de bekliyorum ✨
Reklam
… “Biz değerlendirmeye, 'doğal tavır içinde tabii olarak yaşayan, nesneleştiren (yani şeyleri kendisine nesne kılan), yargıda bulunan, hisseden ve isteyen insanlar olarak başlarız" (Ide- as I, 51/56). Doğal tavrın analizi, iki temel özelliğe sahip ol- duğunu gösterir. Birincisi, nesnelerine doğrudan bir tarzda yöneliyor olması; ikincisi, o nesnelerin yalnızca biz onlara doğru döndüğümüzde değil, bizim dikkatimizden bağımsız olarak var olduklarına kani olmasıdır. …
"Çocuklar da bilinçli davranmalı ve israfın her türlüsüne engel olmak için elinden geleni yapmalıdır. Daha güzel bir dünya ve gelecek içün yetişkinler gibi çocuklar da bilinçli davranmalı. Dünyamızın kısıtlı kaynaklarını en doğru şekilde, tasarruf ederek kullanmalıyız. "
Sayfa 18 - Martı Çocuk YayınlarıKitabı okuyor
Çok geç artık, Tarih durmuyor, bizi sürüklüyor, eğik düzlemlerinden [ya da tasarılarının eğiliminden] herhangi bir yavaşlama bekleyemeyiz, gezegen çapında felakete doğru gidi­yoruz ve evren, düzenden kaçmak için bu felaketi ar­zulayan, giderek de daha çok arzulayacak insanlarla dolu; giderek saçmalaşan bir düzen çünkü bu ve an­cak tutarlılığın, dolayısıyla insanın insanlığının za­rarına varlığını sürdürebiliyor.
Karanlığın içinde görerek değil dokunarak ilerlerken, Sileas'ın öne doğru uzatmış olduğu elleri sert toprak duvarlara sürtüyordu. Önünde tıpkı kendisi gibi kor- kuyla koşuşturan ufak yaratıklar vardı. Fakat henüz arkasında başka bir ayak sesi duyulmu- yordu. İleride gri bir ışık hüzmesi görünmeye başlamıştı. Tünelin sonunu işaret ediyordu. Sileas, çıkışa vardığın- da dizlerinin üzerine çöktü ve eteklerine bulaşan çamur- la birlikte o dar çıkışta kıvranmaya başladı. Kendini öbür tarafa doğru attığında böğürtlen çalılıklarının dikenleri yüzünü ve ellerini çizmeye başlamıştı.
Sayfa 17
Reklam
Gazi Mustafa Kemal Atatürk
"...Bugüne kadar elde ettiğimiz başarılar bize ancak gelişmeye ve uygarlığa doğru bir yol açmıştır. Yoksa gelişmeye ve uygarlığa henüz ulaştırılmış değildir. Bize ve bizden sonra geleceklere düşen görev, bu yol üzerinde tereddütsüz ilerlemektir."
Sayfa 127 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Cesaret ile korkusuzluk aynı şey değildir; cesarette bilgelik, korkusuzlukta aptallık vardır. Cesaret doğru zaman ve doğru bağlamı sezer, korkusuzluk sezgiden yoksundur. Korku varlığımızın olmazsa olmaz doğasıdır ve cesaret onu yok etmeyi değil, onu doğru kullanmayı öğrenmektir.
Doğru ve yanlış kavramlarının ötesinde uzanan bir toprak var. Seni orada bekleyeceğim. -Mevlana Celaleddin Rumi, 13. yüz yıl
Akşamın vahim rüzgarı esmeye, gölgeler ür­permeye başlayınca, hülyası içindeki ruh huylanarak bütün vü­cudunda bir titreme duyar. Ademin kendisini soğuk kucağı içine çekmeye başladığını hisseder. Ademin karanlığı gönlüne işler, fakat bunu duyan hiç kimse geçmiş zamanına ve rüyasına doğ­ru geri dönemez. Herkes kendini ümit ve hayal alemlerinde uçu­ran kanatların kapanmak sırası geldiğini, herkes önündeki göl­geye yıkılmaya mahkum olduğunu anlar. Kim bilir, ölecek olan­ların belki gözleri artık açılır ve onlar yalnız kuru hakikati gö­rürler.
Sayfa 163 - 2023, Everest YayınlarıKitabı okuyor
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.