Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Dünyada Rastlantı diye bir şey yoktur, ama bir olayın gerçek nedenini bilmememiz anlama yetimizi böyle etkiler ve bu tür bir inanç ya da kanı doğurur..."
En sevilesi varlıklardan biriyle nasıl olup da tanıştığımı, sana sırasıyla anlatmak, zor olacak. Neşem yerinde, yani iyi bir öykü yazarı değilim. Bir melek! - Tuu! bunu kendi sevdiği hakkında herkes söyler, değil mi? Yine de, onun nasıl mükemmel olduğunu, niçin mükemmel olduğunu, sana anlatmaya muktedir değilim; yeter, bütün duyularımı tutsak etti. Bunca saflık yanında bunca zekâ, bunca sağlamlık yanında bunca iyilik ve gerçek yaşamla edim karşısında bu iç huzuru. -
Sayfa 16
Reklam
GERÇEK MUCİZE Ortadoğu masallarına din mucizesi diye aldananların Anadolu'da müslümanım diye aldatılanların destek oldukları için yaşanan ve yaşamın bir asır içinde ürettiği gerçek mucizenin ne olduğunu bugün yaşıyorsunuz. Ne demişti ilmi sırrı gereği Gençliğe Hitabesi ile Türk insanlığının ileri görüş dahisi Mustafa Kemal Atatürk; Dâhili ve harici düşmanları gaflet, dalalet ve hatta ihanet içerisine düşebilirler. Mustafa Kemal Atatürk'ü öldürerek bu gaflet, dalalet ve ihanetin içine düştüler. Beni Türk doktorlarına emanet edin dedi kinin adı altında kin zehri ile bir yahudi doktor tarafından fikirleri ile öldürüldüğü zannedilen o fikrin sahibi yeni bir sır ile başka bir bedende yeniden bir Türk ile bedenlendi ve beyin savaşları komutanı olarak irfan ordularının başına yeniden geçti. Yaşattığını yaşattı, yaşatacaklarını şeytanların çabasına uygun yaşatacak. Gökten isa mesih olarak gelecek diye aldatılan ve buna inanan zulmün neferleri alın size bir asırlık yaşına girmiş mucize hemde gerçek yaşamdan yaşandığı gibi. İstikbal göklerdedir dedirten mucize göklerden Türk'e ne gönderdi? Önder Karaçay
Zayıflık, insanın duygularını gerçek zannetmesi, kendinden çıkmış ve kendine dönecek bir yalanın suç ortağı olması ve bunun ileriye doğru bir adım olduğunu düşünmesidir.
Sayfa 162 - SİA KİTAP, 3. BasımKitabı okuyor
Çocukların neyi, niçin istediklerini bilmedikleri konusunda, bütün yüksek öğretmenler ve hocalar hemfikirler; ama çocuklar gibi yetişkinlerin de bu yeryüzünde sendeleye sendeleye dolandıkları, onlar gibi, nereden gelip nereye gittiklerini bilmedikleri, aynı biçimde gerçek amaçlar için uğraşmak yerine, bisküi, pasta ve huş sütlacıyla yönetildikleri konusuna gelince: kimse buna inanmak istemiyor, ama sanırım, elle tutulacak denli açık bu.
Sayfa 12
"(...)Tam da söz 'mutluluk'tan açılmışken, lütfen söyler misiniz bana, niçin bir müzikle tam olarak bütünleştikten sonra güzel geçmiş bir akşamdan, sevimli insanlarla konuştuktan sonra, bütün bunlardan başka bir yerdeki bir mutluluğun çağrışımı gibi geliyor da, gerçek bizim sahip olduğumuz bir mutluluk olmuyor? Neden böyle? Fakat belki siz bu tür duyguları bilmezsiniz?"
Reklam
Aşk nedir? Bana kalırsa, güzel bir nesnenin niteliklerinin bizim üzerimizdeki etkisinden başka bir şey olarak görülemez; bu etkiler bizim başımızı döndürür; bizi yakıp kavurur; eğer bu nesneye sahip olursak memnun oluruz; sahip olmamız mümkün değilse ümitsizliğe kapılırız. Peki, bu duygunun temeli nedir?... Arzu. Bu duygunun devamı nedir?... Delilik. Dolayısıyla, güdümüze sadık kalalım ve etkilerinden kendimizi koruyalım. Güdü, nesneye sahip olmaktır; o halde, sahip olmaya çalışalım, ama bilgelikle; ona sahip olur olmaz ondan yararlanalım; ya- rarlanamıyorsak kendimizi teselli edelim: Benzer binlerce başka nesne, çoğu zaman da daha iyisi, onun kaybı karşısında bizi teselli edebilir; tüm erkekler, tüm kadınlar birbirine benzer: Sağlıklı bir düşünmenin etkilerine direnebilecek aşk kesinlikle yoktur. Oh! Duyuların sonucunu bizim içimize gömerek, bizi asla bir şey göremeyecek hale sokan, ancak çılgınca tapılan bu nesneyle var olmamıza yol açan bu sarhoşluk ne büyük bir aldatmacadır! Yaşamak bu mudur? Bu, bize deliliğin etkilerine pek benzeyen metafizik hazlardan başka mutluluk bırakmayarak kanımızı emen ve kemiren yakıcı bir ateş içinde kalmayı istemek değil midir? Bu tapılası nesneyi eğer her zaman sevmek zorundaysak, onu asla terk etmeyeceğimiz kesinse, bu da bir zırvalık olur, ama en azından bağışlanabilir. Bu olabilir mi? Bu ezeli bağların asla yalanlanmadığına çok örnek bulabilir miyiz? Birkaç aylık hazzın ardından nesne bir süre sonra gerçek yerine yerleştiğinde, onun sunaklarında yaktığımız günlük bizim yüzümüzü kızartır ve artık çoğu zaman bizi baştan çıkarabileceğini bile düşünemez hale geliriz.
"Bir şeyin olmasını istiyorsan onu çok iste; gerçek dediğimiz şey, kan ve gözyaşıyla sulanmış hayalden başka bir şey değildir."
Sayfa 62 - Kırmızı kedi yayıneviKitabı okudu
"Ünlem işaretlerinin rahatlığına karşı savaşmam gerek. İnsanları daha çok soru sormaya zorlamam gerek. Kendi, kendime acıma duygumu yok etmek, acının yaşamın tadı tuzu olmadığına kendi kendimi inandırmam gerek. Yaşamın tadı tuzu mutluluktur, ve mutluluk diye bir şey vardır; mutluluğun peşinden koşmaktır gerçek mutluluk."
Kral Faruk döneminde eser ulemasından ismini unuttuğum Bir alim vardı. Bir gün mescidde oturuyordu ve kral Faruk mescide girdi alim o sırada mescid-i ayaklarını uzatmış oturuyordu ve sanırsam ayağı ağrıyordu. Kral mescide girdiğinde alim ne ayağa kalktı ne de oturuşunu düzeltti. Biraz Faruk bu durumdan çok rahatsız oldu. Bazı kral yanlısı alimler krala bu şerefli alime ceza vermek yerine biraz para göndermesini istediler ve sonrasında onun korkudan nasıl sarayına girceğini göreceksin dediler. Kral ona biraz para gönderdi ve kralın elçisi alemin yanına vardığında şey şöyle dedi: "Faruk'a geri dön ve ona şunu söyle bacağını uzatan kişi elini uzatmıyor (yani parayı almıyor.)" İşte bu gerçek manadaki alimlerin durumudur.
Reklam
Ve şu da açıktır ki yanlışlığın ya da kusurun Tanrı'dan kaynaklanması, hakikatin ve mükemmeliyetin yokluktan kaynaklanması kadar iğrenç olur. Fakat, bizde gerçek [réel] ve doğru olan her şeyin, mükemmel ve sonsuz bir varlıktan geldiğini bilmeseydik, idealarımız açık ve seçik olsalar bile, doğru olma mükemmelliği taşıdıklarına bizi temin edecek hiçbir gerekçemiz kalmazdı.
Hepimiz hapishanedeyiz, herkes kendi hücresinde yaşıyor, özgürlük bir yanılsama tarzı nutuklara dayanamıyorum. İnanın bana, gerçek hapishane başka şey,bizim zihinsel ve toplumsal hapishanelerimizden bambaşka türde. Bunu unutmak iğrenç bir şey.
Sayfa 42
Gercek yucedir, ancak pratik bir bakis acisindan bakilacak olursa daha yucesi, gercek konusunda sessiz kalmaktir.
Yalnızca içimde, derinlerde bir yerde, sivri bir iğnenin çocukluğumun bütün güzelliklerini ve hayallarini delip parçaladığını .. saklanmayacak bir gerçek haline getirip beni bu gerçekten kaçamayacak kadar güçsüzleştirdiğini hissediyordum.
Atatürk'ün iki sözü
İnsanları mutlu edeceğim diye onları birbirine boğazlatmak insanlık dışı ve son derece üzüntü verici bir sistemdir. İnsanları mutlu edecek tek araç, onları birbirine yaklaştırarak, onlara birbirlerini sevdirerek, karşılıklı maddi ve manevi gereksinimlerini karşılamaya yarayan davranış ve güçtür. Dünya barışı içinde insanlığın gerçek mutluluğu ancak bu yüksek ülkü yolcularının çoğalması ve başarılı olmasıyla olacaktır. ATATÜRK Ulusal ahlakımız uygar ilkeler ve özgür düşüncelerle beslenmeli ve güçlendirilmelidir. Korkutmaya dayalı ahlak bir erdem olmadıktan başka güvenilebilir de değildir. ATATÜRK
Sayfa 7 - Cem yayınevi
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.