Osman hamdi müze komisyonu üyesi olduğundan beri ülkesinin arkeolojik geçmişine karşı daha fazla ilgi duyuyordu. Önceki yıllarda yapılan hataları hatırladıkça üzülmemek elde değildi. Bir de halihazırda Osmanlı topraklarında kazı yapan batılılar vardı sıkıntısına TuzBiber eken. Kızlar son dönemde bilimsel araştırma olmaktan tamamen çıkmış, tek kelimeyle birer yağmaya dönüşmüştü. Üstelik batılılar kendilerini başkasına ait olan malı çalan bir hırsız olarak görmüyorlardı. Onlara göre söz konusu olan eserler nerede bulunursa bulunsun batının olmalıydı. Osmanlı makamları birkaç sene öncesine kadar arkeolojik kalıntılarla hiç mi hiç ilgilenmemişti . Toprağın altındaki tarihi eserler değersiz Taşlar olarak kabul edilmişti bu Boşvermişlik nelere mal olmamıştı ki? 1870 li yılların başında Bergama çevresinde yol çalışmaları yapmakla görevli Humann adındaki bir alman mühendis, kısa zamanda bölgedeki tarihi zenginliği fark etmiş ve hemen Pergamon Antik Kentini kazaya başlamıştı. Uman çok geçmeden zeussuna olarak bilinen muhteşem yapıyı bulmayı başardı. Tapınağın sütunları ve prizleri bir bir gün gün ışığına çıkmıştı. Humann buluntular ülkesine götürebilmek için hemen harekete geçti. Çok geçmeden zeus sunağı limanda bekleyen alman gemilerine konarak Bergama‘yı terk etti. Birkaç gün sonra parçalar Berlin Müzesi’nde tekrar birleştirildi. Böylece Osmanlı Toprakları en görkemli hazinesini getirmiş oldu.
Ruhum Gel
Bizim içimiz sonsuz alemlerle doludur. Bunu en iyi kim anlar aşık olan anlar. Bir kişi aşık olduğu vakit bu vücudun aslında çok küçük bir şey olduğunu ve içindeki devasa alemleri zoraki taşıdığını ancak taşıyabildiğini anlar. Asıl büyük alem insanın gönlüdür. O Allah'a dosttur. Allah'a dost olduğu için kuluna dosttur. Allah'a
Reklam
Dışımızdaki nesnelere dalmak, onlarda erimek, onlarda yansımak, başkalarının benliğini kendi benliğimize göre yorumlamak (...) kişilikten yoksun nehirleri, en basit biçimsel öğelerden sanatın ve tabiatın en yüce görünüşlerine kadar canlandırmak, yaşatmak, kişileştirmek (...) bir bulutla kararmak, bir ırmakla gürül gürül akmak, kendimizi kendimiz olmayana öylesine bir cömertlik ve coşku ile vermek ki, bütün bu estetik durumda verdiğimizin hiç farkında olmamak; gerçekten çizgi, ritim, ses, bulut, rüzgâr, kaya, ırmak olduğumuzu sanmaktır." Obje, kişiliksizdir; kendimize ait duyguları objeye yüklediğimiz için güzel bir çiçekten, muhteşem bir dağdan, kararan bir buluttan söz etmekteyiz. Gerçekte önemli olan ne taklit edilen nesnedir ne de sanat eseri; süje'nin davranış biçimidir.
128 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
20 günde okudu
Geçmişimiz aramızda, hayatla dolup taşan bir duvar parçası gibi ışıldıyor… Sadece yirmi yaşındayım ama bu yeşil odaların dışarısında, hayat başka insanlar için sanki davul ve darbuka eşliğinde akıp geçedursun, birbirinin tıpatıp aynısı olan günler benim üstüme fark edilmez bir toz gibi çöküyor… Cesaretim kum saatinin kumu gibi içimden akıp gidiyor… 'Kopenhag Üçlemesi'nin son kitabı #bağımlılık Ben en çok çocukluk ve bağımlılık kitabından etkilendim diyebilirim Otobiyografik türünde ama daha çok psikanaliz yapılabilecek eserler… Çocukla birlikte başlayan travma ve eksikliklerin hayatı boyunca peşinden gelmesiyle hep bir şeylerin yerini farklı bir şekilde doldurma çabasıyla geçmiş hayatı Ve sonunda bağımlı olmuş kitap kapağı da çok manidar Tove 1917yılında kopenhag'da doğdu. işçi mahallesinde büyüdü. Çocukluk dönemi izlenimleri, çalışmalarının odağını oluşturdu. Dört kez evlenip boşandı. 2 çocuğu ve bir evlatlık üç çocuğa sahipti. Üçüncü eşi bir bağımlı haline getirdi uzun tedaviler yeni ilişkiler bile onu kurtaramadı Alkol ve madde bağımlısı olarak yaşamına devam etti ve 1978 yılında intihar ederek yaşamını kaybetti. Hayatı boyunca kısa öyküler, şiir ve anılardan oluşan 29 kitap yayımladı. Tove öldükten sonra adından çok söz ettirdi. Yayınevi ve çeviri muhteşem olmuş bu üçlemeyi mutlaka okumalısınız
Bağımlılık
Bağımlılık
to https://1000kitap.com/yazar/i112029emre
Emre Abf
Emre Abf
Bağımlılık
BağımlılıkTove Ditlevsen · Monokl Yayınları · 2022305 okunma
206 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
İmkansız, sadece onu kabullendiğimizde var olur...
Bu kitabı okudum ve hayatım büyük ölçüde değişti, gibi büyük cümleler kurmayacağım tabi ki. Hayatım değil belki ama olaylara bakış açım değişti, farklı perspektiften bakabilmeyi öğrendim ve de aslında öğrenmeye çalışıyorum . Özellikle insanlar üzerinde yapılan deneyler, araştırmalar , ( bu deneyler tehlikeli mahiyette değil tabi ki, insanlar
Rezonans Kanunu
Rezonans KanunuPierre Franckh · Koridor Yayıncılık · 20195,5bin okunma
864 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Üzgünüm…o kadar…
Eylül Belen
Eylül Belen
Değersiz Bir Hayat
Değersiz Bir Hayat
Hanya Yanagihara
Hanya Yanagihara
karakterlerine tüm kalbimle değer verdiğim, ruhumu paramparça eden ve bitirdikten sonra aklıma her geldiğinde canımı yakan kitaptır. çok ağır konular işleniyor o yüzden okuduktan sonra kime önereceğiniz konusunda dikkatli olmanız gerekebilir. bu kitabı okumaya karar vermiş kişilere söylenebilecek tek söz şudur:
Değersiz Bir Hayat
Değersiz Bir HayatHanya Yanagihara · Doğan Kitap · 20223,005 okunma
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.