"İnsan bir ulusa mensup olduğu için ne gurur duyabilir, nede utanç! Bireyi bağlayan, kendi eylemleri ve hayata karşı duruşudur. Bir ulus kahraman da çıkarır, katil de, bilim insanı da sapık da! Önemli olan kişisel namus ve birikimdir."
112 syf.
·
Not rated
·
Liked
·
Read in 8 hours
Bir cinayetin öyküsü. İşleneceğini herkes biliyor ama kimse engel olmuyor.Peki neden mi? "Ancak cinayeti engelleyebilmek için bir şeyler yapabilecekken yapmayanların çoğu, namus sorunlarının ancak faciada rol almış kişilerin erişebildiği kutsal alanlar olduğu bahanesiyle kendilerini avutmuşlardı." Ve en can alıcı nokta: "Bana bir önyargı verin, dünyayı yerinden oynatayım." Kitap bir cinayetin arka yüzünden insana sosyolojik bir iç çekiş yaşatıyor. Hangi coğrafyada yaşanmış olursa olsun töre denen habis hücreye lanet okutuyor. Kadının değerinin bakirelik kavramıyla ölçülmesine içsel bir çığlık attırıyor. Yazar kendine has üslubu ile kitabın sonunu başında anlatıyor ama bu durum sayfaları merakla çevirmeye engel olmuyor. Marquez'in kalemini #yüzyıllıkyalnızlık ile tanımıştım ve hayatımdaki en zorlu okumadı.Yazarın kalemine ikinci bir şans vermek istedim yalnız sayfalara elimin korkarak da vardığını itiraf ederim. Okuyup bitirdiğimde ise yürekten hissettiğim kocaman bir iyi ki oldu hatta mutlaka okunması gereken kitaplar listemde bile yerini çoktan aldı.
Kırmızı Pazartesi
Kırmızı PazartesiGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 202177.9k okunma
Reklam
Namus ve hürriyet için ölüme atılmak bize Ağustos sıcağında soğuk su içmekten daha tatlı gelir...
"Ama gerçek hayattakilerin hiçbir şeyden haberi yoktu. Özellikle de bir kafeste yaşadıklarından! Haritalara baktıklarında sadece çizgiler görüyorlardı, kırmızı sınır çizgileri. Hatta, bir kafes olduğunu fark edemedikleri kafeslerinin sınırlarına o kadar âşıklardı ki bu kırmızı çizgileri korumak için ölür, dirilir, sonra da yeniden
112 syf.
·
Not rated
Kitap tat kaçırıcı bir bilgi ile başlıyor. Kimsenin bilmediği bir cinayetin işleneceğini belirtiyor. Aslında bunu kitabın başında öğrendiğim zaman kitaptan tat almam diye düşündüm. Aksine cinayetin neden işlendiğini, nasıl olduğunu öğrenmek için bir merak dürtüsü ve heyecanla okumaya başladım. Yazar aslında yaşanmış olan, tanık olduğu bir olayı anlatıyor. Yaşanan bir olayı canlı bir şekilde aktardığını düşünüyorum. Bu bir namus cinayeti olarak lanse ediliyor. Karakterin öleceğini herkesin bilmesi ama bir şey yapmaması ya da yaptığını düşünmesi gibi konular güzel işlenmiş. ‘Bana bir ön yargı verin dünyayı yerinden oynatayım.’ Bu birçok şeyi özetliyor sonuçta. Kitapta bunu baya anlatıyor. Kitap toplumsal eleştirileri başarılı bir şekilde ifade etmiş.
Kırmızı Pazartesi
Kırmızı PazartesiGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 202177.9k okunma
Kendini tanıma sorununun çözümünde, Descartes’ın bilime uyguladığı kuşkuculuğu kullanabiliriz. Bütün değerlerimizi önce yok sayarak işe başlamalıyız. Kişisel değer saydığımız şeylerin, toplumun baskısıyla edinilmiş sahte nitelikler olabileceğini de hiçbir zaman akıldan çıkarmamalıyız. Örneğin, soyut ahlak kavramlarını ele alalım. Namus, iyilik, iş ahlâkı gibi her toplumun temel dayanakları sayılan kavramlar vardır. Bu kavramların her toplum için aynı olduğu ve bunlarla ilgili kurallara her toplumda uyulması gerektiği belirtilmiştir bizlere. Biz, ancak kendi özlediğimiz toplumda uymalıyız bu kurallara. Onlar ise, şartlar ne olursa olsun toplumu ayakta tutmak için bizi soyut kavramlarla uyutmaya çalışırlar. Ben, sadece namuslu olmakla övünen kişiyi adamdan saymıyorum; toplumu iyiye, güzele götürmek için kendi gibi namuslu insanlarla birlikte bir çaba harcamamışsa, çevresindeki uygunsuz gidişe başkaldırmamışsa, o kişi namussuzdur benim için.
Reklam
188 syf.
6/10 puan verdi
·
Read in 3 days
İlk kez Leylâ Erbil okudum, olabildiğince tarafsız okumaya çalıştım fakat bazı kısımlarda anlatmak istediklerini gözümüze gözümüze sokuyor yazar. Kurgu ve anlatım tekniği bir ilk roman için çok başarılı ve özgün. Yazarın bir kavgası var fakat bunu anlatırken hem toplum baskısından besleniyor hem de sürekli bir geleneğe çamur atma çabası var. İçine doğduğu toplum ''kadın'' olarak yaşamanın zor olduğu bir toplum elbette. Ama kendini özgür hissetmenin ya da kendisi olduğu kanıtlamanın daha akıllıca yolları olmalı, var. Başarılı ve toplumda kendisine yer bulabilmiş bir kadın olmak için ''tuhaf bir kadın'' olmak gerekmez. Kadınlığın içine sıkıştırılmış pek çok sosyal, siyasi yakınmaları var yazarın fakat bunları çözmek için de kadınlığını kullanması kendisiyle çelişiyor. Toplumumuzda namus bekçileri kadar ahlaklı insanlar da var. Dönemin şartları içinde düşündüğümde ve ilk romanı olması dışında bizi anlatan, bizi doğru aktaran bir roman değil. Tamamen kurgu olmadığını varsayarak böyle değerlendirdim..Okunmaya değer :)
Tuhaf Bir Kadın
Tuhaf Bir KadınLeyla Erbil · İş Bankası Kültür Yayınları · 20111,967 okunma
Dünyanın neresinde olursa olsun namus ve geleneklere en çok bağlı gibi görünen yerler her zaman için en fazla zamparaların olduğu yerlerdir. Juliette 1, Marquis de Sade
-Dünyanın neresinde olursa olsun namus ve geleneklere en çok bağlı gibi görünen yerler her zaman için en fazla zamparaların olduğu yerlerdir. Kadının özgürlüğünü doğa olanaklı kılmıştır, bu tüm dünya için geçerlidir. Marquis De Saide 📢 Namus kavramıyla kadınları katledemezsiniz!
Namus kız ve erkek çocukları için aynıdır. Ahlak ya da ahlaksızlık aynıdır. Bunlarda herhangi bir değişiklik olmaz.
Sayfa 190Kitabı okudu
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.