Nefsin acaip bir huyu daha vardır: istediği verildiği zaman teskin ve tatmin olacağı yerde, iştihası daha çok artar, arzusu daha da kuvvetlenir; yedikçe oburluğu artar, çatlayıncaya kadar; uyudukça tembelliği artar, işi gücü terk edinceye kadar; mal buldukça hırsı artar, gözünü toprak dolduruncaya kadar. Hâsılı, cihanı mahveden, halkları kahreden
Yine bunlardan bir kısım edindiği en kaba ilk mektep bilgisi ve en bayağı okur-yazarlık gayretiyle alemde teselli formüllerinin en gülünce halinde bir nakarat tutturur: " Allah'la kul arasına kimse giremez; Bu iş tavassut kabul etmez! " ... bu şifasız budalalar, Üsküdardan Beşiktaşa gitmek için bile bir rehbere muhtaçken, Allah'a giden sonsuz Girift yolda kılavuzsuzluk iddiasının sefaletini kavrayamazlar. bunlara "Peygamber de mi lüzumsuz? " diye sorulduğu vakit biraz şaşırırlar, ezilip üzülürler ve cevap verirler "O değil ama ondan başka herkes lüzumsuz" ... Hasılı bu bedbahtlar ellerinden gelse Peygamberi bile aradan çıkarmaya razı bir nefs istiklaliyle Allah'a yalnız gitmek sevdasında mütereddit sınıflara yeni bir İslamiyet telkinine kalkışmaya kadar gidebilirler.. denize düşen yılana sarılır kabilinden bazı yarı bilgililer de, bunların arkasına düşebilir; ve bilmezler ki denize düşen yılana sarılır ama yalan da onu sokar ve denizden evvel öldürür..
İdeolocya Örgüsü
İdeolocya Örgüsü
Reklam
Allahım ! Beni yakîn,birr ve takva ile,senin huzurunda duracağım anı hatırlayarak ve senden hayâ ederek sana kulluk yapmakta sabit kadem eyle. Bana, senin benden razı olacağın amellerde huşu,nefs muhasebesi, niyetlerde salâh,şüpheli şeylerden de sakınmak nasip eyle. Hz.Ömer r.a.
▪️Rûh ve kalb, rûhâniyet âlemine meylederler. Nefse âit kuvvet ve hisler ise, hayvâniyet âlemine meylederler. Eğer insan kendi hâline bırakılırsa, gâlibiyet nefsin olur; beden rûha tahakküm eder ki bu, fâsıkların hâlidir. ▪️Eğer kalb, zikir ve sohbetle güzel ahlâka nâil olursa, gâlibiyet rûhun ve kalbin eline geçer. Nefs ve beden, rûh ve kalbin istikâmetine tâbî olur. Bu da saîdlerin hâlidir. ▪️Enbiyâ ve evliyâ hazarâtı, Allâh tarafından vahiy ve ilham ile takviye olundukları için başlarına gelen belâlara sabır ve tahammül gösterir, bu imtihanları, kalblerinin Cenâb-ı Hakk’a yakınlaşmasına vesîle addederler.
Sebeb olan yapan gibidir.. Efendimiz Aleyhisselam..
اَلسَّبَبُ كَالْفَاعِلِ sırrınca bütün ümmetinin işlediği hasenatın bir misli, onun kefe-i mizanında bulunan ve umum ümmetinin salavatı, onun manevî kemalâtına imdad veren ve risaletinde gördüğü vezaifin netaicini ve manevî ücretleriyle beraber rahmet ve muhabbet-i İlahiyenin nihayetsiz feyzine mazhar olan bir zât, elbette Mi'rac merdiveniyle Cennet'e, Sidret-ül-Münteha'ya, Arş'a, Kab-ı Kavseyn'e kadar gitmek, ayn-ı hak, nefs-i hakikat, mahz-ı hikmettir. Zülfikar
Nefs ve kalp insanda bulunan iki kuvvettir.
Kalp, Alem-i Emirde yaratılan nurani ve ilâhi bir cevherdir. Makamı, yurdu Arş-ı Âlânın üzerindedir. Nefs-i emmare ise Halk Alemi’nde Arş-ı Âlâ’nın altında yaratılmıştır. Kalbi de aşağıya, kendi alemine çekmeye çalışır. Kötü ahlâkını kalbe bulaştırarak onu kendine benzetir ve böylece insan aşağıların aşağısına düşer. Yaratılışı çok yüce iken, kendisine asla yakışmayacak bir halde olur. Allah Tealâ bu hali, “Hayvanlardan da aşağı olurlar.” şeklinde bildirmektedir. Allah korusun, bu haldeyken ahirete giderse işi yamandır. Nefs ve kalp insanda bulunan iki kuvvettir. Bu kuvvetlerden birinin diğerine üstünlüğü, o insanın özelliklerini, ahlâkını belirler. Kalbin nefse üstünlüğü, nefsin de hayra yönelip Allah’ın rızasını kazanmasına sebep olur. Bu nedenle nefsten daha kuvvetli kalbe sahip olmak çok önemlidir. (Websitesi alıntısıdır, isimsiz)
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.