Richard Dawkins
Bir ateist olup olmadığım sorulduğunda, Zeus, Apollo, Amon Ra, Mithras, Baal, Thor, Wotan, Altın Buzağı ve Uçan Spagetti Canavarı'nı hesaba katarak soruyu soran kişinin de bir ateist olduğuna dikkat çekmeyi eğlendirici bir taktik olarak görürüm. Ben ona göre sadece bir tanrı öteye geçiyorum.
Düşünce müflisi Mekkelilerin, kaba kuvvetten başka çareleri yoktu; mevzi kaybettikçe daha çok sertleşiyor, sertleştikçe insanlıktan çıkıyorlardı! Attıkları her adımın akim kalması karşısında açık bir paranoya yaşıyorlardı; ne yaptılarsa netice alamıyor, imana koşuşun önünü kesemiyorlardı! Sınır ve kural tanımaz zulümlerinin zirve yaptığı bir günün akşamında, dengeleri değiştiren insan Hz.Hamza da(ra) onları terk etmiş, düşman bildikleri saftaki yerini almıştı. Farkında bile değillerdi; zulüm haddini aşınca ehl-i insaf saf değiştiriyordu! İddia makul olmayınca, istedikleri kadar reklam yapsalar, istedikleri gücü sonuna kadar kullansalar da tutmuyor, hatta geri tepiyordu! Bir darbe de Habeşistan'dan almışlardı! Elçiler göndermiş, dünyaları ayaklarının altına sermişlerdi ama masumiyet duvarını aşamamış, samimiyetin zırhını delememiş ve gözünü boyayamadıklarını Habeşistan'ın selim vicdanına takılmışlardı. Halbuki işi bilen birileri olarak Abdullah İbn-i Ebi Rebia ve Amr İbn-i As'ı oraya ne ümitlerle göndermişlerdi. Ne siyasi taktikler netice vermiş ne de pahalı hediyeler işe yaramıştı; Ebu Cehil'in kardeşi Abdullah ile tuttuğunu koparan Mekke'nin siyasi dehası Amr, Habeşistan'dan eli boş dönmüşlerdi!
Sayfa 126Kitabı okudu
Reklam
Hadis
63. Enes'ten (ra) rivayet edildiğine göre o, şöyle demiştir: Siz bir takım işler yapıyor ve onları kıldan ince görüyor, hiçe sayıyorsunuz. Halbuki Resulullah (SAV) zamanında, biz onları, insanı helak eden büyük günahlardan sayıyorduk.
Tabutunuzu şairler taşıyor.Ölümden en çok onlar söz ettiler çünkü ." Yeter ki gün eksilmesin penceremden ," deseler de şair sözüdür,hayat en çok onları ürküttü .Kıldan ince bir dikkate sahip olmalıydılar kılıçtan keskin bir dil için .İnce bir zeka ve derin bir anlayışla kavrayabildiğinden marifeti şaire şair denirdi .Yoksa "Kıl " demekti "Şa'r." "Eş'âr " ve "Şuur "kıllar .İstihare ödünç verdi "inceliği " şaire.Kökü "ince ilim " dir dedi şiirin . "Şın " , "ayn " ve " râ " iki köktü .Birinden "Sebat " dalı uzandı ,diğerinden " ilim " ve "işaret. " Kadim bir lügat fısıldadı kulağımıza : "Leyte şi'ri / Keşke şiirim ." Keşke bilseydim demekti .Hem "Şa'ire " kesin bıçak anlamına geliyor .Ne çok şey söylüyordum bu meşin ciltli. "Şair" kelimesi " Yalancı " manasında da kullanıldı cahiliye devrinde.En güzel şiir ,en yalan şiirdi .Bu yüzden yalanladılar Hz.Peygamber'i "Şair " diyerek .Resül sustu .Cevaplarını Kur'ân-ı Kerim verdi :Biz O'na şiir öğretmedik ,buna ihtiyacı da yoktur ; O'na öğreyilen sadece apacık Kur'an dır (Yâsin ,69.) Açıklık ve kapalılık iki kutbu oldu kelamın . Kur'an 'ın vasfı açmak şiirin vasfı örtmekti ." Şiir ve şuur , beyanın zıddıdır, " diyordu İbnü'l -Arabî .
Sayfa 168Kitabı okudu
Zamanımızda din bilgisi bilimsellikten çıkarılmış, yerini birçok uydurma hurafe ve İslam’da olmayan bilgilerle doldurulmuş, İslam’ın insanlara sunduğu ilim kısıtlanıp kaybolmuştur. Ortaçağın Hrıstiyan din adamlarının bilimin önüne din adına engel koymalarıyla başlayan engizisyon, bu gün İslam adına kendilerini İslam alimi sanan kişiler
Efendimiz (sav) vefat ettiklerinde Hz. Aişe'nin (ra) odasının bir köşesine defnedilmiştir. Hz. Aişe (ra) aynı odanın bir diğer köşesinde yaşamaya devam etti.
Sayfa 241Kitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.