Ebu Talib'in kâfir olarak ölmesi
(Ebû Talib, Hz. Peygamber'in amcası, Hz. Ali'nin babası olup kâfir olarak ölmüştür.) Ebû Talib, Hz. Peygamber'e iman etmemiştir. Rivayet edildiğine göre Ebû Tâlib'in vefatı yaklaşınca Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem yanına geldi. O sırada Ebû Cehil ve arkadaşları Ebû Tâlib'in yanında idi. Hz. Peygamber amcasına: "Ey amca! Allah katında senin için delil olacak kelimeyi, Şehadet kelimesini söyle" dedi. Bu esnada Ebû Cehil, Ebû Tâlib'e hitaben: "Abdül-Muttalib'in milletinden yüz mü çeviriyorsun?" diyerek müdahale etti ve bu söz orada birkaç kere tekrarlandı. Nihayet Ebû Tâlib en sonunda: "Ben Abdül-Muttalib'in milleti üzerindeyim." diyerek (La ilahe illallah) demeyi kabul etmedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem: "Bana bir yasak gelmedikçe vallahi senin için istiğfar edeceğim." buyurdu. Bunun üzerine: "Müşriklerin Cehennemlik oldukları belli olduktan sonra, müşrikler akraba da olsalar, ne peygambere, ne de müminlere, onlar için istiğfar etmek yoktur." (Tevbe, 9/113) âyeti nazil oldu. Yani küfür üzerinde öldükleri belli olduktan sonra onlar için Allah'tan mağfiret dilemek yoktur. Hz. Peygamber, ölümü anında Ebû Tâlib'e iman teklif edince, Ebû Tâlib'in bu teklifi kabul etmemesi üzerine Allah Teâlâ onun hakkında şu âyeti indirdi: "Şüphesiz sen, istediğini doğru yola sevk edemezsin. Läkin Allah dilediğini doğru yola iletir. (Kasas, 28/56)
Sayfa 188 - Çağrı yayınlarıKitabı okuyor
Ey bizim Allâhımız! Sen Kur'ân-ı Kerîm'de, peygamberlerin sonu, Hazret-i Muhammed aleyhisselâma: قُلْ لِلَّذِينَ كَفَرُوا إِنْ يَنْتَهُوا يُغْفَرْ لَهُمْ مَا قَدْ سَلَفَ "(Habîbim) Kâfir olanlara söyle, eğer (küfürlerinden) vazgeçer (îmân eder) lerse, geçmiş günahları mağfiret olunur." (Enfâl sûresi, 8/38 ) buyurdun. Onların inkârlarından sonra getirdikleri bir kelime-i tevhîd, seni râzı etti. Halbûki biz huşû ile seni tevhîd eder ve ihlâs ile Habîbin Muhammed aleyhisselâmın risâletine şehadet ederiz. Bu şehadet hürmetine, bizim de geçmiş günahlarımızı mağfiret eyle, bu husûsta bizim hissemizi, yeni İslâm'a girenlerin nasibinden eksik bırakma.
Reklam
Tanrım iyilik dolu içim, İyilikten taşıyorum. İnsanları hayvanları hatta bitki ve ağaçları Herkeslerden çok seviyorum İyi bir şeyler olsun artık bu dünyamızda diye sana yalvarıyorum. Ben ve bir kaç milyar müslümanla ! birlikte. . Kaç zaman geçti Irak aynı Suriye aynı ve şimdi de Gazze Gazze için bir şey olmayacak mı Duamız mı yeterli gelmedi daha
200 syf.
·
Not rated
Direniş ve Filistin
Direniş... Her insanın, her kalbin, her vicdanın anlayamayacağı bir kavram. Dünyayı bir kenara itebilmek, eş çocuk anne baba düşünmeden tek bir dava için yaşamak, tek bir dava uğruna işkencelere ayrılıklara katlanmak. Ya şehadet ya zafer anlayışına sahip olabilmek... Her yiğidin harcı olmayan bir mesele. Bir dava... asırlardan beri süregelen bir
Yoldaki Mühendis
Yoldaki MühendisAbdullah Galib Bergusi · Ekin Yayınları · 20244,580 okunma
İ'lem Eyyühel-Aziz! Kur'an-ı Mu'cizü'l-Beyan büyük bir ölçüde tekrar ettiği ihya-yı arz ve toprak unsuruna nazar-ı dikkati celbettiğinden kalbime şöyle bir feyiz damlamıştır ki: Arz, âlemin kalbi olduğu gibi, toprak unsuru da arzın kalbidir. Ve tevazu, mahviyet gibi maksuda îsal eden yolların en yakını da topraktır. Belki toprak, en yüksek semavattan Hâlık-ı Semavat'a daha yakın bir yoldur. Zira kâinatta tecelli-i rububiyet ve faaliyet-i kudrete ve makarr-ı hilafete ve Hayy, Kayyum isimlerinin cilvelerine en uygun topraktır. Nasılki arş-ı rahmet su üzerindedir. Arş-ı hayat ve ihya da toprak üstündedir. Toprak, tecelliyat ve cilvelere en yüksek bir âyinedir. Evet kesif bir şeyin âyinesi ne kadar latîf olursa, o nisbette suretini vâzıh gösterir. Ve nuranî ve latîf bir şeyin de âyinesi ne kadar kesif olursa, o nisbette esmanın cilvelerini cilâlı gösterir. Meselâ hava âyinesinde yalnız şemsin zaîf bir ziyası görünür. Su âyinesinde şems, ziyasıyla görünürse de elvan-ı seb'ası görünmüyor. Fakat toprak âyinesi, çiçeklerinin renkleriyle şemsin ziyasındaki yedi rengi de gösterir. اَقْرَبُ مَا يَكُونُ الْعَبْدُ مِنْ رَبِّه۪ وَ هُوَ سَاجِدٌ olan hadîs-i şerif, bu sırra işareten şehadet eder. Öyle ise arkadaş, topraktan ve toprağa inkılab etmekten, kabirden ve kabre girip yatmaktan tevahhuş etme!
Sayfa 241
Destanlaşan Üç Ülkücü Genç 1968 yılında Ankara İlahiyat Fakültesi öğrencisi Ruhi Kılıçkıran ile başlatılan ve bugün üç binlerle ifade edilen ülkücü şehitler kervanına 1970 yılı içinde üç isim ilave olmuştur: Süleyman Özmen, Yusuf İmamoğlu ve Dursun Önkuzu. Süleyman Özmen: Süleyman Özmen Ankara Ziraat Fakültesi öğrencisiydi. Günlerce muhasara
Reklam
İsrail'le Savaş
Beraber toplanmıştık. Cephe akşamlarıydı ve hepimiz askerdik. Arzularımızı birbirimize anlatıyorduk. Birisi diyordu ki: "Allah'ın yolunda şehit olayım." Birisi diyordu ki: "Savaşın sonuna kadar olayım, savaşayım ve..." Bekliyorduk ki İbrahim arzusunu söylesin. Sükût etti, sonra dedi ki: "Benim arzum şehadet ama şimdi değil. Ben isterim ki İsrail'e karşı savaşta şehit olayım." Yakin ediyorum, şu ayeti okumuştu ki iman ehline en düşman olan kişiler İsrail'de toplanmışlardır: لَتَجِدَنَّا شَدَّ النَّاسِعَدَاوَةً لِلَّذِينَا مَنُوا الْيَهُودَ وَ الَّذِينَاشْرَكُوا وَلَتَجِدَنَّاقُ رَبَهُمْمَوَدَّةً لِلَّذِينَ مَنُوا الَّذِينَقَالُوا إِنَّا نَصَارُ بِذَلِكَبِأَنَّمِنْهُمْ قِسَيبِينَوَرُ هْبَانًا وَأَنَّهُمْ لَا يَسْتَكْبِرُونَ "Şüphesiz, insanlardan iman edenlere en şiddetli düşman olarak, Yahudileri ve şirk koşanları bulursun. Onlardan, iman edenlere sevgice en yakın olarak da «Biz Hıristiyanlarız>> diyenleri bulursun. Bu, onların içinde bilginler ve rahipler bulunmasından ve onların büyüklük taslamamalarındandır." (Maide suresi 82.ayet)
Sayfa 44 - Feta Yayıncılık
Nisa suresi
وَلَيْسَتِ التَّوْبَةُ لِلَّذ۪ينَ يَعْمَلُونَ السَّيِّـَٔاتِۚ حَتّٰٓى اِذَا حَضَرَ اَحَدَهُمُ الْمَوْتُ قَالَ اِنّ۪ي تُبْتُ الْـٰٔنَ وَلَا الَّذ۪ينَ يَمُوتُونَ وَهُمْ كُفَّارٌۜ اُو۬لٰٓئِكَ اَعْتَدْنَا لَهُمْ عَذَاباً اَل۪يماً Yoksa kabahatleri yapıp yapıp da tâ her birine ölüm gelince işte ben şimdi tevbe ettim diyen kimselere tevbe yok, kâfir
Dört Büyük Halife
Bir mimar padişah için bir saray yaptığında duvarlarını yapıp çatısını kursa kapı ve pencerelerini de takıp tamamen bitirse artık o mimara izin verirler o işten ayrılır gider. Hz Muhammed Aleyhisselam da din sarayının yapmaya gelmişti. Birinci duvari namaz; ikinci duvarı zekat; 3 duvarı oruç; 4 duvarı hac; kapısı gusl; temeli iman; tavanı İhlas; eşiği tevazu; sağ tarafı tevekkül; sol tarafı tasadduk; kilidi küfür, anahtarı şehadettir. Derecesi rif'attir. İçi saade,t dışı felakettir. Sehadet kelimesi anahtarı ile İslam sarayının kapısından küfür kilidini kırarak içeri giren saadete kavuşur. Allah korusun bu sarayın kapısına küfür kilidini vurup dışarıda kalan felakettedir.
Sayfa 54 - Bedir yayıneviKitabı okuyor
Ölüm anında sakin olmak, ölüme hazırlıklı olmak kişi için güzeldir. Dili için güzel olan şehadet getirmesidir. Kalbi için güzel olan, Allah (c.c) hakkında güzel zanlı olmasıdır.
1,000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.