Ne yazık ki bugün kavramlarımızı mahvetmiş durumdayız.Cihad, şehadet, adalet, ahlak, zafer, başarı ve daha nice kavramı olması gerektiği şekilde anlamıyoruz...
Bir ölüp bin dirilen, öldükçe kahramanlaşan bir milletin varoluş mücadelesini akıcı bir dille, okuru yormayan söz dizimiyle ve harika bozkır, çeri ve akın betimlemeleri ile anlatmış Atsız Ata.
Okudukça heyecanlandığım, milli duygularımın şaha kalktığı, ecdadima minnet duyduğum, gururlandığım bazen de kendimden ve dönemimizden utandığım tarihi roman, milli şuuru ve hissiyatları muazzam şekilde besliyor. Sayfaları çevirdikçe kendimi Ötüken bozkırlarında at sırtında akın ederken, bazen gayri ihtiyari hücum borusunu üflerken buldum :) Bazen Pars oldum Almıla'yı hayal ettim, Kür Şad oldum konçuyu hayal ettim, bazen Yamtar oldum acıktım, acı çektim, Urungu oldum Ay Hanım'ı hayal ettim, roman bitti, BEN oldum Ötüken'i hayal ettim..
Lisede okuduğum için bu sefer yavaş yavaş okuyup hatta maçın gollerini tekraren izler gibi sayfaları da tekrar tekrar okuyup tahayyül ederek, bitmesin diye kaldığım yerden 1-2 sayfa geriden başlayarak okudum kitabı. Umarım filmi de çekilir bu muhteşem yıkılış ve diriliş destanının.
Son olarak gurur duyduğumuz Ötüken'den yayını çekerek cihan hakimiyeti ülküsünden yola çıkan bir milletin ve Ötüken yigitlerinin1300 yıl sonraki evlatları yine aynı ruh ve aynı karakterle şehadet şerbetini içiyor. Ecdadımıza ve ay yıldızlı bayrağımız için geridekini düşünmeyenlere minnettarız.
Unutursak, GÖK GİRSİN KIZIL ÇIKSIN..
*Vaktiyle bir Atsız varmış, Var Olsun..
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
KAHRAMAN ORDUMUZA
👉1-Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
İstiklal Marşımız "korkma" diye başlar. Biliyorsun ki bu, Resûl-i Ekrem'in Sevr mağarasında Ebû Bekir'e söylediğidir. Bunlar tesadüf değil." (İsmet ÖZEL)
İstiklâl Marşı'nın ilk kelimesi KORKMAdır. Buradaki korku ne can
Özenmek mi istiyorsunuz?
•Hz. Ebû Bekir: Sıdk/doğruluk ve sadakat ahlakı
•Hz. Ömer: Kuvvet, güç ve adalet ahlakı
•Hz. Osman: Hayâ, edep ve infak ahlakı
“Beyaz Geceler” Dostoyevski’nin, 1948 yılında, henüz 27 yaşında iken, bir gazetede yayınlanmak üzere tasarlayarak kaleme aldığı, saf, sade, sıcacık ve fazlasıyla melodramatik bir uzun öyküsüdür.
Öykünün konusu, Dostoyevski’nin hayalperest diye tanımladığı ve kendisine bir isim vermeyi dahi fazla bulduğu 26 yaşındaki sefil bir adam ile 17
İnceleme yapmak için oldukça geç kaldım. :( kendim için birkaç şey yazacağım. Üstadın beni en çok etkileyen kitaplarından biri oldu. Diğer kitapları da çok iyidi Villa Semer de oldukça güzel ve etkileyiciydi. Ama burada Parmaksız Salih diye bir karakter. Oldukça baba bir karakter. Kitabın en çok hoşuma giden yanlarından biri de Parmaksız Salih oldu. Leyla ile Mecnun daki İskender baba gibi bir baba ya da Şahsiyetteki Agâh Beyoğlu gibi bir baba. Kendini her türlü ortamın yerine uydurup hayatın tüm şartlarını görmüş olmanın olgunluğu... neyse Parmaksız Salih okumak için yeterli bir sebep.
Kitabın asıl konusu Kumar. Tabii bununla birlikte geçmişin insan üzerinde ki ağırlıkları ve pişmanlıkların zamanla ortaya çıkması. Kumarın yıkıcı düşmanlığı. Üstad bunu anlatma konusunda harika. Daha önceki tecrübelerinden kaynaklı olmalı. Bu pişmanlığı bu ateşi öyle güzel anlatıyorki kumarla ilgili hiçbir şey bilmesem dahi yani orada sayılar ya da başka bir şeyler diyorlar sıkılmam lazımdı ama muhteşem bir anlatım gücü var. Kendimi Piyes'in içinde alıp giderken buldum. Kaybetmek her şeyin sonunu bilsen dahi bu hastalıktan kurtulamamak
Bir kadının çaresizliği bir adamın da çaresizliği çok iyi anlatılmış. Adam her şeyin farkında ama kurtulamıyor. Berbat bir durum. Parmaksız Salih'in şehadet parmağının gitme hikayesi de ibretlik bir olay.
Parmaksız SalihNecip Fazıl Kısakürek · Büyük Doğu Yayınları · 2000502 okunma
İslâm’ın Özü
İnsanın karşılaştığı her türlü etki ve durumu anlamlandırma yeteneğine sahiptir. Şuurun güçlenmesi için anlamlandırdığı kavramları her zaman değişim/dönüşüm halinde tutar. Kabiliyetlerini keşfeder ve geliştirir. Tüm bu süreci kapsayan inanın merkezi haline gelen iyi/kötü değerler vardır. İslâm’ı benimseyen bir birey içinde “Tevhid”