Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
son büyük serüvenci yaralıdır hala...
Dünyanın cesur ulusları yoktu, cesur insanları vardı. Onlar, aşkın ve hayatın havarileri, büyük serüven­ cilerdi. Onlar, bu ihtiyar cadının maskesini parçala­ mak ve yeryüzü denilen cenneti bize sunmak istedi­ ler. Bütün ömürleri bu kavgayla geçti. Ne adları vardı onların, ne ulusları, ne dinleri ne de anıtları. Ama biz onlar için ölüm fermanlan hazırlayıp gör­ kemli mangalar kurduk. Savaşlar açtık peşpeşe. Kentleri ele geçirip vahşi bir hayvan gibi avladık onları. Nerde görülseler kurşuna dizdik ve süslü ke­ merler yaptık onların kafa derilerinden. Biz cellattık ve tarih suratımıza tükürürken, bir kez bile bağışlan­ roayı istemedi onlar... Derler ki, son büyük serüvenci yaralıdır hala...
Sayfa 31 - Everest
gülerek okuduğum bir hikayeydi
"Hanım! En son cevabını isterim. Ya ben, ya kediler?" "Kediler!" Kediler! Öyle mi? Demek ki otuz üç sene yan yana geçen bir beraberliğin sonucu, evlilik bilmecesinin çözümü bu cevap oluyor. Zavallı koca! Karısının söz sahibi olduğu eve getirip topladığı yirmi-otuz kedinin verdiği sıkıntı ve rahatsızlıktan artık usanmıştı. Evin içinde ev sahibinden bile havalı bir yürüyüşle kuyruklarını kaldırıp bu bahtsız kocaya küçümsercesine bakışlar atarak dolaşan bu kibirli hayvanlar kanepelerini istila etmiş,
Reklam
488 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Bitti ama ben de bittim...
Ben bu kitaba inceleme bile yazamam ki... O nasıl bir sondu. Okurken kendimi dişledim,sıktım,öyle bir gerildim ki. Son 8-10 bölüm boyunca diken üstündeydim. Daha önce hiç bir kitabın içine bu kadar girmemiş ve gerilmemiştim. Gerçek bir başyapıt. Şu an hâlâ çok gerginim ( evde çok şükür yalnız değildim yoksa gecenin bu saatinde bu kitapla kafayı yerdim , şu anda pek normal değilim ama olsun ) ve hâlâ kitabın içinde gibiyim...
Bıçak Sırtı
Bıçak SırtıMichelle Hodkin · Pegasus Yayınları · 20151,033 okunma
258 syf.
9/10 puan verdi
Fazlasıyla aç olan bir kurt sürüsü Henry ve Bill adında iki kişiyi kuşatmıştı. Henry ve Bill'in kızaklarını çekmesi için 6 büyük köpeği bulunuyordu. Kurt sürüsünün içinde bulunan dişi kurt, bu köpekleri cilvelerle kendisine çekerek yemeye başladı. Henry onları zincirle ağaca bağlasa da dişi kurta ulaşmanın bir yolunu buluyorlardı. Sonunda
Beyaz Diş
Beyaz DişJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202076,3bin okunma
"Ataması yapılmayan" bütün öğretmenlerime
Sanırım beni bu hayatta ayakta tutan yegâne şey "umudum" . Kimi zaman yırtık cebime koyduğum ama asla kaybetmediğim umudum... Ümitlerimizi yitirmeye çalışanlara inat her gün bir önceki günden daha dik duracağız. Hakkımızı son damlasına kadar alacağız ve çok istediğimiz mesleğimize kavuşup geleceğe ışık tutan nesiller yetiştireceğiz. Gün ola, devran döne, umut yetişe 💙
479 syf.
10/10 puan verdi
·
10 günde okudu
Seni sevmiyor. Sevseydi sen kitap okurken sırtını çevirip uyu­mazdı.
Bitti. Sanki kitap değil de hayat bitmiş, Çevirdiklerim sayfa değil de hayatın günleriymiş gibi... Gitti. Giderken beni bıraktı geride. En son Martin'in ardından böyle bakakalmıştım. Oysa ne diyordu rahmetli Erdal Tosun, "Vedalaşmak asıl kalana değil, gidene koyar." Öyle olmadı işte. En çok bana koydu bu gidişler. Varlıklarından
Tehlikeli Oyunlar
Tehlikeli OyunlarOğuz Atay · İletişim Yayıncılık · 202231bin okunma
Reklam
•|Kulu Muhammed'i bir gece Mekke'deki Mescid-i Harâm'dan Kudüs'teki Mescid-i Aksa'ya götüren Allah'a and olsun ki, 'bir Filistin vardı ve bir Filistin hep olacak..!' ...SON...
Son zamanlarda yaşadıklarımın ağırlığını hissettikçe fikirlerim de ayrışmaya başlıyor. Özüm iyi kal, dışım herkesi ve her şeyi parçala diyor. Bana ne oluyor diye düşünmekten günümü, dünümü unuttum. Anı kaçırıyor gibiyim. Hayatta sadece sorunlar ve sonuçlar vardır. Hangi sonuca çıkarım bilemiyorum. Sanki iki yolun sonunda dönüşeceğim kişi de tek bedende. Zaman geçtikçe dönüşmeyip, zamanla dönüşeceklerim bugünüme dönmüş gibi. Hayatımda ilk kez iki kişi olduğumu bu kadar derinden hissediyorum.
«Bir kavim ki, fertleri de, devletleri de çapulculukla palazlanmış. Hor görmüş alın terini. Haklıyla haksızı, iyiyle kötüyü ne yönetenler umursamış, ne yönetilenler. Yalnız kaba kuvvet saygı görmüş o ülkede. Medeniyetinin en parlak devrinde ahâlisinin kırkı köle biri hür. Genç sefihlerle, kart fâhişeler baçtâcı. Her yıl, tanrılara insanlar kurban edilmiş; binlerce çocuğun kanına girilmiş hergün. Bir kavim ki, bütün meziyetlere düşman: kaabiliyete, asâlete, servete… Kâh paralı asker, kâh haydut… Amacı tek: yağma. Her hayâsızlığı tanrılaştıran bu kavim üç şeyde birinci: kibirde, yalanda, fuhuşta. Ama bu meziyetleri (!) öyle ustaca kullanmış, öyle pazarlamış ki, iki bin yıl târihinin baş köşesine oturtulmuş… İnsanlık, en rezil çocuğuna düşkün çılgın bir anne. Roma, bu delice sevginin ilk sorumlusu. Kıyıcılıktan başka hüneri olmayan câhil ve kaba Romalılar, Yunan’ın ahlâksızlıklarını kemâlin son mertebesi sanmışlar.»
Sayfa 15 - Ötüken YayınlarıKitabı okuyor
Sağlam bir Müslüman, kendisine ve etrafındaki insanlara maddi ve manevi güç veren sağlam temelli bir imana sahiptir. Birkaç basit adımı takip ederek Allah sevgisi ve iyi bir Müslüman olma yolunda mesafe kat edeceksiniz. 1. Önce, her şeye kâdir olan Allah’ın varlığını ve onun vasıflarının bizim tahayyülümüzün ötesinde olduğunu kabul et. O, her
Reklam
320 syf.
·
Puan vermedi
Ahlam Mosteghanemi’nin ilk romanı ve üçlemenin ilki olan kitapta; Cezayir’in 132 yıl süren sömürge yönetiminden 8 yıl boyunca süren çatışmalar sonunda bağımsızlığına kavuşmasını ve kahramanımız Halid’in kurtuluş mücadelesinde tek kolunu kaybetmesini, sevdiği kadına olan duygularını ifade ederken aynı zamanda vatanı olan Konstantin'e aşkını, tutkularını derinden ifade edilmiştir. Halid’in hem asma köprülere hem memleketine hem annesine hem de sonradan aşkına duyduğu özlemini bir kadın yazarın gözünden erkek bir anlatıcı kullanılarak yazılmış olmasıyla beraber kitabın resim, şiir, edebiyat, müzik gibi sanatın ve kültürün bir çok alanına değinmesi çok çeşitli eserlere göndermelerde bulunması ve bunları da Arap kültürü ile birleştirilmesi kitabın derinliğini arttırmıştır. Osmanlı yönetimindeki Cezayir, Fransa'nın işgali sonrası çok zor zamanlar geçirir ve 1962’de bağımsızlıklarına kavuşmuş olsalarda günümüzde bile Fransa'nın üzerlerindeki etkilerinden dolayı kendi dillerinin yanı sıra Fransızcada yaygın olarak konuşulmaktadır. Kitaptaki renk betimlemesi ise bütün yaşananların özeti niteliğinde; beyazla başlayan hikaye siyahla son buldu. Keyifli okumalar…
Bedenin Hafızası
Bedenin HafızasıAhlam Mosteghanemi (احلام مستغانم) · Nemesis Kitap · 202144 okunma
Bir düşündüm de 3.5-4 senelik üniversite hayatımda sadece 2 kez cafe ye gitmişim. Ustadlarimdan ugrendigim üzere vaktin bir nimet olduğunun şuurunda olarak her planlamamı tertip ettim. Son 2-3 senem sahaflar kütüphaneler gezmekle geçti, yüzlerce kitap tahkik ve mütalea ettim. Pek çok hoca,arkadaş tanıdım. Gezmedigim şehir, tatmadigim lezzet(nimet) kalmadı. Madden ve manen çok terakki ettiğimi hissediyorum. (Yanlış anlaşılmaya mahal vermek istemem Tahdis-i nimet nev'inden söylüyorum) 1-2 ay içerisinde ismimin geçtiği ulusal bir bildirim yayınlanacak. Allah daim etsin inşallah.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
1944, Japonya, Fukuoka Hapishanesi… Hapishane’nin en gaddar gardiyanlarından biri olan Sugiyama öldürülür. Cinayeti araştırma görevi ise, henüz lise öğrencisiyken savaş sebebiyle askere alınıp sonrasında inzibat olarak hapishanede görevlendirilen, annesinin sahaf dükkanı sayesinde kitaplara tutkuyla bağlanmış olan Yuiçi Vatanabe’ye verilir. Vatanabe katili ararken tüm oklar hapishanedeki Kore’li siyasi suçluların olduğu 3. koğuşa çevrilir. Soruşturmanın başında ortaya çıkan bazı gerçekler dikkatleri Japon İmparatoru’na suikastten tutuklanan Çö Çisu’ya yöneltir ve kısa sürede suçu itiraf eden Çö Çisu ile olay kapanma noktasına gelir. Fakat Vatanabe için hala soru işaretleri vardır. Soruşturma kapansa da o araştırmaya devam eder ve bir başka Koreli hükümlü Yun Dongcu üzerinden Sugiyama’nın hikayesini ve ikisi arasındaki birlikteliği öğrenmeye başlar. Hikayenin derinine indikçe yeni detaylar ve sürprizlerle karşılaşır. İki şairin öyküsü üzerinden metaforlarla dolu, savaş, yaşam, özgürlük ve şiir üzerine şaşırtıcı ve çarpıcı bir roman ortaya çıkmış. 1945 yılında Fukuoka hapishanesinde ölen ve şiirleri ölümünden sonra yayınlanmış şair Yun Dongcu’nun son zamanlarına dair yürek burkan bir kurgu. Vatanlarını, özgürlüklerini, dillerini ve isimlerini kaybeden Kore’liler etrafında savaşın ve istilacı Japon İmparatorluğunun acımasızlığını anlatan bir eser.
Yıldızlara Değen Rüzgar
Yıldızlara Değen RüzgarJung-Myung Lee · Doğan Kitabevi · 202422 okunma
Müslümanlık geleneği, tarih boyunca insanlığa gönderilen 124.000 peygamber olduğuna ve bunların Adem ile başlayıp Muhammed ile son bulduğuna inanır. Kuran'da bu peygamberlerin sadece 25 tane­sinin adı geçer ve Müslümanlar da diğerlerinin kim olduğu konu­sunda yorumda bulunmazlar.
"klasik mitolojide bu tanrı ve tanrıçalar çoğunlukla mantıktan çok duygularin etkisiyle harekete geçerler ; bu da son derece dramatik sonuçlara yol açar."
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.