OYUNCULUK KÜLTÜRÜ
İnsanın ya da daha genel olarak canlıların ölümden başka bir derdi var mı gerçekten? Toplu halde intihar eden bazı cinsler elbette ki var. İnsanlardan da bir tanesini çok yakından tanıma ve dinleme şansım oldu. "Bazen nankör mü acaba bu herif!" Diyerek sızlandığım olmuştur. Meğer nankör değil, tahminimden daha fazla yalnızmış. En son yazdığı şarkılardan birinin nakarat bölümünde "Kurtar beni..." diyordu. Şuara suresinde bahsi geçen şairlerden sanmıştım onu. Öyle ya... dünyada bir tek ben vardım içinden ne geçiyorsa satar-satmaz oyununa girmeden söyleyen. Benim dışımda herkes ilgi çekmek için bunalım laflar ediyordu. Benim dışımda herkes para için, şöhret için "bu akşam ölüyordu." Yavuz Çetin artık yok. Keşkelerle Paris şişeye girermiş... Keşke son sözü sona saklasaydı.
Aydan Kurt

Aydan Kurt

@aydannkurt
·
22 May 01:38
Şuara Suresi (221-226)
"Haber vereyim mi size şeytanların kime iner olduğundan? Her bir iftiracı günahkar üzerine iner onlar. Kulak kabartırlar ama çoğu yalancıdır onların. Şairlere gelince, onlara da çapkınlar-sapkınlar uyar. Görmez misin onları ki, her vadide şaşkın-tutkun dolaşırlar. Ve onlar, yapmayacaklan şeyleri söyleyip dururlar."
Kendini unutmak:
Dünyana giden yolu bulmak için sevebilmek istiyorsun. Sevmek… Dile kolay! Ama hayat suyu sana soracak: Kimi? Yani insan öyle herhangi bir biçimde genel olarak sevemez. Oysa sen kendi ismin dışında her şeyi unutmuşsun. Ona yanıt veremezsem suyu içemezsin. Bunda da sana, yeniden bulacağın unutulmuş bir düş yardım edebilir ancak. Seni kaynağa götürecek bir resim. Ama bunun için hala sahip olduğun son şeyi de unutman gerekecek: Kendini. Buysa sıkı ve sabırlı çalışma demektir.
Reklam
Eğer empati tıpkı başımıza daha dün yerleştirdiğimiz bir peruk gibiyse, benim en büyük korkum bu peruğun yarın başımdan uçup uçmayacağı olacaktır. Empatinin, şu anki sıra dışı büyüklüğüne son birkaç milyon yılda ulaşmış olan beynimizin ön loblarıyla bağlantılı kılınması, bizim kim ve ne olduğumuzu büyük ölçüde yadsıyan bir girişim olacaktır. Oysa ben bunun tam tersini, yani empatinin memelilerin ortaya çıkışına kadar geri götürülebileceğini düşünüyorum. Empatinin beyin bölgeleriyle bağlantılı hâle gelmesi yüz milyon yıldan daha fazla bir süre önce meydana gelmiş olmalı. Empati yeteneği önce motor hareketleri ve duygusal geçişlilik şeklinde ortaya çıkmış ve daha sonra üstüne evrim tarafından günden güne yeni katmanlar eklenmiştir. Yeni katmanların eklenmesi, atalarımızın yalnızca başkalarının ne hissettiğini hissetmelerine kadar değil, başkalarının ne istediğini ya da neye gereksinim duyduklarını kavrayabilecek bir yapıya erişmelerine kadar devam etmiştir. Empatiyi tam kapasiteye eriştirecek bütün katmanlar tıpkı bir matruşka gibi iç içe geçmiş görünüyor. Empati matruşkasının merkezinde çok sayıda türde ortak olarak görünen otomatikleşmiş bir süreç bulunurken, onun amacını ve hedefini cilalayarak güzelleştiren diğer katmanlar, merkezi içine alacak şekilde genişlerler. Bu katmanların tamamı, bütün türlerde bulunmayabilir. Örneğin, bizim artık ustalaştığımız başkasının perspektifini alma özelliği türlerin yalnızca küçük bir kısmında vardır. Ancak matruşkanın en karmaşık ve süslü katmanları bile merkezle olan bağlantılarını asla yitirmezler.
Sayfa 319 - Akılçelen KitaplarKitabı okudu
“Bütün dogmatik dinler yanlışlarla doludur ve kendine saygısı olan bir kimse tarafından son gerçek olarak kabul edilmemelidir.”
291 syf.
8/10 puan verdi
Kim kimden kopya çekiyordu? Hayat mı kitaptan, ki­tap mı hayattan?
"Bugün 16 Kasım 1980. Saat on altı kırk iki. Sayın dinleyici­ler, burası Radyo Şarampol!" İlk aşkınızı hatırlıyor musunuz? İlk gençlik heyecanlarınızı, Lise yıllarınızı, ilk kopya denemelerinizi, Asla bitmeyecek dediğiniz dostlukları, Dikiş makinesi seslerini, Mektuplaşmaları, Defter kenarına yapılan süslemeleri, Radyo yayınlarını,
Burası Radyo Şarampol
Burası Radyo ŞarampolŞükran Yiğit · İletişim Yayınları · 2020768 okunma
376 syf.
·
Not rated
·
Liked
Harika Bir Hayat kitap yorumu
H. Hükümenoğlu @hikmeth benim bu yıl tanışmayı çok istediğim bir kalemdi. Kısmette ilk Harika ile tanışmak varmış. Ve ben bilmeden kronolojik olarak en doğru yerden başlamışım aslında. Çünkü yazar bu kitabıyla 1919-1960’lı yıllar arasındaki genç Türkiye’nin siyasal, sosyal, basın ve de edebiyat açısından değişim sancılarıyla birlikte tüm geçmişini
Harika Bir Hayat
Harika Bir HayatHikmet Hükümenoğlu · Can Yayınları · 2023875 okunma
Reklam
“Zeka bir insanın sahip olabileceği en büyük lütuflardan biri... Ama ne yazık ki, bilgi arayışı sevgi arayışını kapı dışarı ediyor. Bu da benim son zamanlarda keşfettiğim şeylerden biri. Size şunu hipotez olarak sunuyorum: Sevgi alma ve sevgi verme yeteneğinden yoksun olan zeka, zihinsel ve ahlaki çöküşe, nevroza ve muhtemelen psikoza bile yol açar. Ve ben-merkezci bir amaca odaklanan ve insan ilişkilerini dışlayan bir beynin, sadece şiddete ve acıya neden olacağını da eklemek istiyorum.
Koridor Yayıncılık
Kendini imha edecek ileti
sadece bi dışavurum olsun. son zamanlarda giderek iyileşiyorum ama hâlâ bazı düşünceler var beynimi kemiren. annemle aramız çok iyi şu sıralar. tek problem hayatımdakileri ve evlilik ile ilgili düşüncelerimi sürekli sormaya başlaması. sonra kardeşim tam olarak ergenliğin doruğunda kendi halinde isyanlarda. onunla zaman geçirmek ve onun yanında olmak istiyorum ama bazen enerjimin kalmadığını hissediyorum. yazmak istediğim çok şey var. aklıma gelen gece aydınlanmalarını kağıda veya notlarıma geçiremeden uyuyakalıyorum. ilaçlar yüzünden. şimdi mutluyum ama duygularım alınmış gibi. sanırım en güzel yanı kitap okumaya devam ediyor olmam.
Hislerimizi neden bastırırız?
Bazen hislerimizin bize getirilerine karşı sorumluluk almak istemeyebiliriz. Örneğin birine karşı kırgınlık hissedebiliriz ancak yüzleşmek istemek bu var olan soruna karşı bir şeyleri de devamında getirebilir. Örneğin kırgın olduğumuz kişi ile konuşmamız gerekebilir ya da bu mesele üzerine durmakla beraber gelen ruhsal sıkıntıyı üstlenmek gerekebilir. Fakat bunlara yer açmak sorumluluk gerektirir. Bunu yapmak istemeyebiliriz. Diğer bir sebep ise yaşadığımız, gördüğümüz, şahit olduğumuz ve kötü olarak algıladığımız dış dünya olaylarına nazaran kendi duygularımızı yaşama, kendimize temas etme konusunda duygularımızın varlığına o değeri vermek istemeyebiliriz. Örneğin " Şöyle şöyle kötü olaylar yaşanıyor. Benim üzüldüğüm şeye bak" gibi... Bir diğer sebep duygularımızı yaşayabileceğimiz ortam, kişi veya durumların olmadığı ya da olmadığını düşündüğümüz şartlarda var oluyorsak genelde erteleme veya maskeleme eğiliminde olabiliriz. Örneğin kendimizi rahatça açabileceğimiz aile bireylerimizin ya da arkadaşlarımızın olmadığını hissetmek, kişilere ve ortamlara dair aidiyet hissetmemek. Son olarak doğru duyguya temas edememe, doğru duyguyu fark edememe ve sürekli döngüye girip durma. Örneğin yas yaşamamız gerektiği bir dönemde öfke duygusunu ortaya çıkarmak ve olası olumsuz tepkiler nedeniyle öfkeyi bastırmaya çalıştıkça yeniden öfkenin çıkması ve bunun döngüye girmesi sonucunda asıl duguyu fark edememek ya da yüzleşmek istememek. Daha da çoğaltılabilir :))
517 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 108 days
Martin sen naaaaptın?!
Kitap incelemeyi pek becermem, birisi de bunu okuyacağını da sanmam ama bitirdikten sonra düşündüklerimi yinede yazasım var İlk olarak bu kitaba şöyle başladım; bir okur demişki Martin Eden, Dorian Gray den daha iyimiş. İkna olmak istedim ama yinede favorim Dorian Gray. Bir ressam Dorian Gray sever, bir yazar yada kitapsever Martin Edeni sever diye düşünüyorum İkisini de sevdim sonuçta. Martin sıfırdan başlayarak yazarlığa adım attı. Çok sevdiği Ruth için. Peki Ruthun bu süreçteki davranışı var ya… bişey demiyorum :) Herşeye rağmen Martin hiç değişmedi ve bu özellik, gerçek bir sanatçı ruhunun göstergesidir. Nolursa olsun bir sanatçı/yazar eski günlerini hiç unutmamalı ve hiç kibirli olmamalı. Öyle bir yansıma olma ihtimali olsa bile, kendini bilmeli. Martin hep hislerine güvenen birisiydi, aklı aşırı çalışkan. Gayreti takdiri şayan ama nereye kadar takdiri şayan? Mutlaka bu kitabı okurken bir kaç şarkı çalsın. Öyle yaptım ve artık o şarkılar Martin Edeni hatırlatacak Misal Evgeny Grinko Serenade Son bölümde Quartet No. 3 çalsın :))
Martin Eden
Martin EdenJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202391.6k okunma
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.