''Din kardeşlerim, varsıllık bir insanın sahip olduklarında değil; fakat, varsıllığı olmadan yaptıklarındadır. Tanrı'dan korkun! Tanrı'dan korkun! Yaşlandığınız zaman da, fakat gençken de O'ndan korkun! Güçsüz olduğunuz zaman O'ndan korkun, fakat güçlü olduğunuz zaman da O'ndan korkun! Güçlü olduğunuz zaman O'ndan daha da çok korkun, çünkü o zaman Tanrı daha da acımasız olacak. Ve şunu da bilin ki Tanrı'nın gözleri bir sarayın görkemli kapılarının ardında olanları da görür, bir kulübenin kerpiç duvarları arkasındakileri de. Sarayların duvarları arasında neler görüyor acaba?"
“Hayallerimizde bulutlara kadar yükselir ve yükseklere çıktığınızı zannedersiniz, uçsuz bucaksız bir denizi aştığınızda da müthiş mesafeler kat ettiğinizi sanırsınız, ama şunu bilin ki toprağa bir tohum ektiğinizde çok daha yükseklere erişmiş olursunuz; komşunuzu selamladığınızda aştığınız deniz, o denizden çok daha engindir.”
Reklam
"Ve şunu da bilin ki, Tanrı'nın gözleri bir sarayın görkemli kapılarının ardında olanları da görür, bir kulübenin kerpiç duvarları arkasındakileri de."
"Ey Kureyş topluluğu! Size, 'Bu dağın ardında veya şu vadide düşman atlıları var; sabaha veya akşama üzerinize hücum edecekler!' desem, bana inanır mısınız?" O âna kadar "Muhammedû'l-Emin" dedikleri, kendisinden yalan nâmına bir tek şey işitmedikleri, hakikatin dışında hiçbir şey duymadıkları Resûl-i Ekrem'e hep bir ağızdan, "Evet," dediler, "biz senin doğruluğunu tasdik ederiz. Çünkü, şimdiye kadar sende doğruluktan başka bir şey görmedik. Sen yanımızda yalanla itham edilmiş bir insan değilsin." Bu umumî hitabından sonra Resûl-i Ekrem, Kureyş kabilelerinin her birini kendi adlarıyla çağırdı ve konuşmasını şöyle sürdürdü: "Öyle ise, ben size, önünüzde gelecek büyük bir azabın bildiricisiyim! Yüce Allah, bana, 'En yakın akrabalarını âhiret azabıyla korkut.' emrini verdi. Sizi 'Allah bir, O'ndan başka İlâh yok.' demeye davet ediyorum. Ben de O'nun kulu ve resûlüyüm. Eğer dediklerimi kabul ederseniz, Cennet'e gideceğinizi taahhüd ve tekeffül edebilirim. Şunu da bilin ki, siz, 'Allah bir, O'ndan başka ilâh yok.' demedikçe, size ben ne dünyada, ne de âhirette bir faide temin edemem."245
Sayfa 182
Her şeyi
"Ve şunu da bilin ki Tanrı'nın gözlerin bir sarayın görkemli kapılarının ardında olanları da görür, bir kulübenin kerpiç duvarları arkasındakileri de. Sarayların duvarları arasında neler görüyor acaba?"
Sayfa 44 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Dinsel benzerlikler 29 (Yaratılış-Kuranı Kerim)
❝ Kur'an'da insanın yaratılışı çeşitli surelerde değişik tarzda geçiyor: Mü'minûn Suresi, ayet 12: "İnsanı süzme çamurdan yarattık." Rahman Suresi, ayet 14: "Allah insanı pişmiş çamura benzeyen balçıktan yarattı." Âli İmrân Suresi, ayet 19: "Allah'ın nezdinde İsa'nın durumu Adem'in durumu gibidir. Allah onu topraktan yarattı." Secde Suresi, ayet 7: "O ki, yarattığı her şeyi güzel yapmış ve ilk başta insanı çamurdan yaratmıştır." En'âm Suresi, ayet 2: "Çünkü bizi çamurdan yaratan, ölüm zamanmı takdir eden ancak odur." Hacc Suresi, ayet 5: "Ey insanlar! Şunu bilin ki, biz sizi topraktan, nutfeden, sonra pıhtılaşmış kandan, sonra hilkati belirsiz bir lokma et parçasından yarattık." Hicr Suresi, ayet 26: "Ant olsun ki, biz insanı (pişmiş) kuru bir çamurdan, şekillenmiş cıvık bir balçıktan yarattık." Bu ayetin diğer bir çevirisi de: "Ant olsun ki, insanı balçıktan, işlenebilen kara topraktan yarattık." ❞
Reklam
464 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.