Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
108. Allah’tan başka varlıklara tapanlara, O’nun yerine başkalarına yalvaranlara sövmeyin. Bizzat kendi şahıslarını aşağılamayın. Ayrıca; Onların Allah’tan başka yalvardıkları ve kutsal saydıkları putlarına, önderlerine, ilâhlarına da sövmeyin. Böylece onlar da cahillikle taşkınlık edip Allah’a sövmesinler. Çünkü onlar, doğruyu-yanlışı birbirinden
Ömer b. Abdulaziz, atadığı bazı yöneticilere şöyle mektup yazmıştır:
"Elinizde bulunan güç sizi kullara zulmetme fırsatı verir. Bir kimseye zulmetmeye yeltendiğiniz zaman Allah'ın(cc) sizin üzerinizdeki kudretini hatırlayın. Şunu da bilin ki insanlara ne yaptıysan o yaptıkların insanların hayatında geçip gider, ancak vebali senin üzerinde kalır. Yine şunu bilin ki Allah (cc), mazlumun hakkını zalimden alacaktır. Vesselam."
Reklam
156- Muaz b. Cebel'den rivayet edildiğine göre Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: 'Üç Şeyden kaçının: Alimin zellesinden, Kur'ân'la tartışan münafıktan, boynunuzu vurmaya sebep olacak dünyalıktan. Alimin zellesine gelince: Hidayet üzere dininizde onu (her şeyiyle) taklid etmeyin. Yanlış yaparsa da ondan ümidinizi kesmeyin. Münafığın Kur'ân ile tartışmasına gelince. Kur'ân'ın aynen yol işaretleri gibi işaretleri vardır. Bildiklerinize uyun bilmediklerinizi bilene havale edin. Boynunuzu kıracak dünyalığa gelince, şunu bilin ki Allah kimin gönlüne zenginlik koymuşsa asıl zengin işte odur. Taberání, el-Evsat no:8715
Sayfa 55
[Günahlardan Korunmak ve Şüpheli Şeylerden Sakınmak (Vera’)]
Numân b. Beşîr’in (ra) Resûlullah’tan (sav) şöyle dediğini işittiği nakledilmiştir: “Helâl bellidir, haram da bellidir. İkisinin arasında çoğu kimsenin bilmediği şüpheli şeyler vardır. Kim bu şüpheli şeylerden sakınırsa dinini (inancını) ve ırzını (iffetini, saygınlığını) korumuş olur. Şüpheli iş işleyenler, bir koruluk etrafında davarlarını otlatan bir çobanın sürüsünün oraya dalması gibi, çok sürmez harama düşer. Bilin ki, her hükümdarın bir korusu vardır. Unutmayın ki, Allah’ın korusu da haram kıldığı şeylerdir. Şunu da bilin ki, bedende bir et parçası vardır. O sağlıklı olursa bütün vücut sağlıklı olur. Eğer o bozulursa, bütün vücut bozulur. Bilesiniz ki bu et parçası kalptir.” (M4094 Müslim, Müsâkât, 107; B52 Buhârî, Îmân, 39)
68.Bâb, 589. Hadis
Peki bu öfkeyi kim yaratıyor? Siz! Çünkü, bu hayalleri zihninize koy­mayı siz tercih ettiniz! Şunu bilin ki, sizi çıldırtan kişi Timbuktu'da yaşıyor, belki de artık yaşamıyor bile. Öyleyse onun suçlu olması çok zor. Şimdi filmin yönetmeni ve yapımcısı sizsiniz ve daha kötüsü salondaki tek kişisiniz. Tüm canlandırmayı izlemek ve deneyimlernek zorunda olan kim? Siz! Sürekli dişleri sıkmaya, sırt kaslarının gerilmesine ve kan dolaşımına adrenalin hormonlarının taşmasına maruz kalan sizsi­ niz. Tansiyonu yükselen sizsiniz. Az ve öz olarak: Kendinize zarar veri­yorsunuz. Bunu sürdürmek istiyor musunuz?
• Eğer engelli çocuğunuz varsa şunu asla unutmayın: Durumu baştan kabullenin, duygusal yaklaşımlarla engeli görmezden gelmek çözüm değildir. Belki bir süre için kendinizi avutabilirsiniz ama sorun ortadadır ve böyle davrandığınız takdirde daha da büyüyecektir. Engelli çocuklarınızı asla evlere kapatmayın, onların eğitimine önem verin ve bilin ki bu çocukları kurtaracak olan eğitimdir. Onların hayata katılmalarına ve topluma karışmalarına fırsat tanıyın." •
Reklam
Siyaset … Hiç bir şey değişmemiş!
Atinalılar şunu iyi bilin ki, uzun süre önce siyasetle ilgilenmeye kalkışsaydım çoktan öldürülmüş olurdum ve ne kendime ne size yararım dokunurdu. Size gerçeği söylediğim için bana hiddetlenmeyin, çünkü sizi ya da başka kalabalıkları karşısına alarak kentteki haksızlıklarla, yasa dışı işlere içtenlikle karşı koyup onları engellemeye çalıştığında hiç kimse canını kurtaramaz. Adalet için mücadele etmek isteyen biri, yaşamını birkaç yıl daha sürdürmek istiyorsa özel işleriyle uğraşmalı ve kamusal görevlerden kaçınmalıdır.
Sayfa 51 - Türkiye İş Bankası YayınlarıKitabı okuyor
Eğer engelli çocuğunuz varsa şunu asla unutmayın: Durumu baştan kabullenin, duygusal yaklaşımlarla engeli görmezden gelmek çözüm değildir. Belki bir süre için kendinizi avutabilirsiniz ama sorun ortadadır ve böyle davrandığınız takdirde daha da büyüyecektir. Engelli çocuklarınızı asla evlere kapatmayın, onların eğitimine önem verin ve bilin ki bu çocukları kurtaracak olan eğitimdir. Onların hayata katılmalarına ve topluma karışmalarına fırsat tanıyın.
Şunu iyi bilin ki, gösteriş budalası insanlardan, gösterişli laflardan, gösterişin kendisinden hiç hoşlanmam, bu bir! Kibirden, kendini beğenmişlikten, bütün bu dağların ben yarattığım havalarından, süslü kişiliklerden nefret ederim, bu iki! Yalakalardan, yalaklıktan, yalakaca edilmiş laflardan ve davranışlardan da nefret ederim bu üç! Dördüncüsü; gerçeği, içtenliği, samimiyeti çok severim. Ve Dostoyevski şöyle anlatıyor: Gerçeğin, onun herşeyinin üstünde, zavallı egoların bile üstünde durmasını isterim. Arkadaşlığın karşılıklı, açık sözlü ve yalansız olanı için canımı veririm. Arkadaşlık, hassaslık ve incelik isteyen bir iştir. Öyle kabalığa, özensizliğe, alaycılığa gelmez..
Zamanlama manidar benim için
“İnsan gerçekten de mutsuz olabilir mi? Mutlu olma gücünü tatmışsam, üzüntümün, felaketimin ne önemi kalır? Şunu iyi bilin ki, ağacın önünden geçen bir insan nasıl mutluluk duymaz, ya da biriyle konuşurken onu sevmenin mutluluğunu tadamaz, anlamıyorum... Ah, ben söylemesini beceremiyorum... Her adımda öyle güzellikler görüyoruz ki insan, bunlara hayran olmasını bilmiyor! Bir çocuğa, güneşin doğuşuna, büyüyen ota bakınız, size bakan ve sizi seven gözlere bakınız..."
564 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.