Adaletsizlik, delilik ve sistem üzerine yazılmış harika bir hikaye.
Hikaye hayatı, hayatın tekdüzeliğini, varlığı, deliliği, sıradanlığı, cehaleti, toplumu sorgulatıyor.
Hayatın acımasızlığı ile hiç karşılaşmamış insanların, bu acıları sırtlayan ve mücadele eden insanlar ile empati kuramadığını ve onların yaşayışını anlayamadığını; tabii anladıklarında ise bazı şeyler için çok geç olduğunu anlatan bu hikaye beni etkiledi.
Tam olarak yaşadığımız bu dünyanın da bir "Altıncı Koğuşu" olup, çevremizde, çok yakınımızda kendini Altıncı Koğuşa kapatılmış hisseden Ivan Dimitriç'ler vardır.. Bizler de bir Andrey Yefimıç olmamak için bu hikayeden bir ders çıkarmamız gerekmektedir diye düşünüyorum.
Zaten kitap okunması kolay ve anlaşılır bir dilde yazılmış. Bir çırpıda okuyup bitireceksiniz fakat uzunca düşündürecektir.
Kitap okumak için sınırlı vakti olanlar dahil herkes için bu kitabı bir oturuşta okumalarını öneririm.
Keyifli okumalar dilerim.